9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI MİKRO KONU TARAMA TESTLERİ Flipbook PDF

9. SINIF TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI MİKRO KONU TARAMA TESTLERİ

27 downloads 105 Views

Recommend Stories


DL.1 JORGE MANRIQUE ( )
DL.1 JORGE MANRIQUE (1440-1479) l Las coplas o poemas de Jorge Manrique a la muerte de su padre se han convertido en la Literatura castellana en la me

Story Transcript

Lise

OK00-09.05KT018

9. Sınıf Türk Dili ve Edebiyatı AYRINTILAR Konu Tarama No

Konu Tarama Adı

01

Edebiyat Nedir? - Edebiyatın Bilimlerle ve Güzel Sanatlarla İlişkisi

02

Metinlerin Sınıflandırılması

03

Nasıl Yazmalıyız? Niçin Yazıyoruz?

04

İletişim

05

Dil Nedir? - Dille İlgili Bazı Kavramlar

06

Hikâye Nedir? Hikâyede Yapı Unsurları

07

Hikâyede Tema ve Konu, Çatışma, Anlatıcı

08

Hikâye Türleri - Hikâyede Kullanılan Anlatım Teknikleri

09

Hikâye Yazma - Sunu Hazırlama ve Sunma

10

İsim (Ad)

11

Yazım Kuralları

12

Noktalama İşaretleri - I

13

Noktalama İşaretleri - II

14

Şiir Nedir? - Şiirde Nazım Birimi ve Biçimi

15

Şiirde Ahenk Unsurları

16

Edebî Sanatlar (Söz Sanatları)

Ünite Adı

Türk Dili ve Edebiyatına Giriş

Hikâye

Şiir 17

Konularına Göre Şiir Türleri

18

Sıfat (Ön Ad) - I

19

Sıfat (Ön Ad) - II

20

Masal - Fabl

21

Masal ve Fabl Yazma - Etkili Dinleme

22

Edat - Bağlaç - Ünlem

23

Roman Nedir? - Romanın Yapı Unsurları

24

Romanda Bakış Açısı, Dil ve Anlatım, Çatışma

25

Romanda Anlatım Teknikleri

26

Roman Türleri Roman ve Hikâye Arasındaki Farklar - Hazırlıklı Konuşma

27

Zamir (Adıl)

28

Tiyatro Nedir? - Tiyatronun Yapı Unsurları

29

Tiyatro Türleri

Masal - Fabl

Roman

Tiyatro 30

Tiyatro Terimleri - Kısa Oyun Yazma

31

Zarf (Belirteç)

32

Biyografi - Otobiyografi

33

Biyografi, Otobiyografi, Öz geçmiş ve Portre Yazma

34

Fiil (Eylem) - I

35

Mektup - E-Posta

36

Mektup, Dilekçe, Tutanak ve E-posta Yazma - Açık Oturum

37

Fiil (Eylem) - II

38

Günlük - Blog

39

Günlük ve Blog Yazma

40

Çatılarına Göre Fiiller

Biyografi Otobiyografi

Mektup E-Posta

Günlük Blog

9

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

01

C E VA P L A R

8

7

6

5

4

Soru

3

2

1

AD SOYAD

0

Numara

9. Sınıf

A B C D E

Soru

A B C D E

Soru

1 2

6 7

11 12

3

8

13

4 5

9 10

14 15

A B C D E

EDEBİYAT NEDİR? - EDEBİYATIN BİLİMLERLE VE GÜZEL SANATLARLA İLİŞKİSİ 1.

Aşağıdakilerin hangisinde bilgi yanlışı vardır?

4. Aşağıdaki parçaların hangisi sanatsal bir nitelik taşımaktadır?

OK00-09.05KT018

A) Kişinin duygu ve düşüncelerini, estetik ölçüler çerçevresinde ve okuyucuda güzel duygular oluşturmak amacıyla anlattığı dil ürünlerine edebî eser denir.

A) Her dönemin sanat eseri, kendi toplumunun bir ürünüdür. Sanat eseri, yer yer "teorik" bir yaşam tarzı sürer, onun yaşanılır kılınmasını öngörür. Kimi zamansa toplumun yaşam biçimi, sanat eserinin niteliğini belirler.

B) Sanat eserlerinde genel olarak güzellik, etkileyicilik, evrensellik, yaratıcılık gibi nitelikler bulunur.

Lise

C) Sanat, millete özgüdür ve sanat eserinin çerçevesi milletin sahip olduğu değerler ölçüsünde çizilmelidir.

B) Akide şekerinin kökeni yeniçeri âdetlerine dayanır. Üç aylıklarını aldıkları ulufe divanı günü saray avlusunda yeniçerilere bir yemek verilir. Sadrazam ve Divan-ı Hümayun üyeleri yemeği tattıktan sonra kendilerine ağalar tarafından tabaklar içinde şeker sunulur. Akide adı verilen bu şekerler, askerin bağlılığına işarettir.

D) Edebiyatın ana malzemesi dildir; duygu, düşünce ve hayaller dil ile anlatılır. E) Dokumacılık, kuyumculuk, kunduracılık meslekleri birer zanaattır; bunlar, insanların maddeye dayanan gereksiniminden doğmuştur.

C) Yaklaşık 30 yıllık uydu verileri, nisan ile ekim ayları arasında buz örtüsü alanlarındaki erime bölgelerinin miktarında hızlanma eğilimini ortaya çıkarıyor. Yılın geri kalan dönemlerinde ise buz örtüsü donmuş hâlde kalıyor.

2. Aşağıdakilerin hangisinde sözü edilen ürün verilen sanat dalıyla ilgili değildir?

D) İçeri girdi, iki yol sandığı hazırlanmıştı. Demek Grazya yolculuğu düşünüyordu. Burayı ilk defa görüyormuş gibi duvarlara, perdelere, möblelere, eşyalara bakıyor; hayret ediyordu. Bütün bu muhitte Türk hayatına, Türk ruhuna ait bir gölge bile yoktu.

A) Bir araştırma görevlisinin folklor alanında yaptığı bir çalışma - Edebiyat B) Bir mimarın dönemin padişahının isteği üzerine yaptığı cami - Mimari C) Bir sanatçının, halkının yaşadığı sıkıntıların etkisiyle yazdığı notalar dizisi - Müzik

E) Grönland, Vikinglerin Orta Çağ'da bu toprakları kolonileştirmelerine yol açan sıcak iklime geri dönerken dış dünyadan soyutlanmış ve dışa bağımlı halk da yeşil tarlaların, otlakların ve tabii ki bunun altından çıkacak petrolün hayalini kurmaya başlamıştı.

D) Bir kişinin diyaloglarla geliştirdiği olay örgüsünü sahnede canlandırdığı eser - Tiyatro E) Bir sanatçının gözlemlerini renkler ve çizgilerle betimlediği eser - Resim

3.



İnsanoğlu hayatı boyunca güzeli işlemiştir. Sözcüklerine ve yazısına ----, sesine ----, kullanabildiği renklere ----, yaşadığı mekâna ---- güzellik vermek insanoğlunun yaşam felsefesi olmuştur. Bu da güzel sanatlar dediğimiz alanları oluşturmuştur. Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir? A) müzikle - edebiyatla - resimle - mimariyle B) edebiyatla - müzikle - mimariyle - heykelle C) müzikle - edebiyatla - heykelle - mimariyle D) tiyatroyla - müzikle - resimle - heykelle E) edebiyatla - müzikle - resimle - mimariyle

5.

Bir edebî eserde yani sanatsal bir metinde - - - - aranmaz; yazarın serbest düşüncesiyle oluşturulur sanatsal metinler. Yazarın amacı -- - - değil, estetik haz uyandırmak, etkilemektir.



Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir? A) öğreticilik - somutlaştırmak B) nesnellik - öğretmek C) toplumsallık - sadelik D) düşünce - sanat yapmak E) doğallık - gerçekçi olmak

EDEBİYAT NEDİR? - EDEBİYATIN BİLİMLERLE VE GÜZEL SANATLARLA İLİŞKİSİ 6.



Kişi okuduğu edebî metinlerdeki karakterlerle dost olur, onlarla bütünleşir. Edebiyat, insanın yaşadıklarının ve hissettiklerinin en güzel aktarımı olduğundan kişinin hissettiği duyguların başkasının ağzından bu denli güzel aktarıldığını görmesi, ona başkalarının da onunla birlikte olduğu hissini verir.

9. Sınıf / Türk Dili ve Edebiyatı

01

9.

Matbaanın bulunması; edebî eserlere ulaşmayı kolaylaştırmış, gazetelerin çıkmasına zemin hazırlamış, bu da gazete çevresinde gelişen edebî metinlerin oluşmasını sağlamıştır.



Bu parçada edebiyatın aşağıdakilerden hangisiyle ilişkisinden bahsedilmektedir?

Bu parçaya göre edebiyat insana aşağıdakilerden hangisini kazandırır? A) Hayal gücünü geliştirmeyi

A) Tıp

B) Sosyoloji

C) Bilim ve teknik

D) Felsefe



B) Empati duygusunu güçlendirmeyi

E) Psikoloji

C) Yalnızlık duygusundan kurtulmayı D) Estetik zevkini geliştirmeyi E) Eğlenceli ve hoş vakit geçirmeyi

10. Bir metnin edebî özellik gösterebilmesi için aşağıdaki özelliklerden hangisine sahip olması gerekmez?

7.



A) Sanatsal kaygıyla yazılma

Edebiyat bir anlatım biçimidir. Düşünce ve duyguları güzel ve etkili bir biçimde anlatma sanatı olarak da tanımlanır. İnsan yaşantılarını anlatan her metin edebiyat yapıtı değildir. Asıl amacı estetik tat vermek değil, bilgi vermek ya da inandırmak olan yapıtlar (teknik ve bilimsel kitaplar, gazete yazıları, reklam metinleri, propaganda yazıları vb.) genellikle edebiyatın kapsamı dışında bırakılır. Bir metnin edebiyat yapıtı sayılması için sanat değeri taşıması gerekir.

B) İşlenmiş bir dile sahip olma C) Orijinal bir konuyu ele alma D) Özgün olma E) Dilin göndergesel işleviyle yazılma

Bu parçaya göre edebiyatla ilgili olarak, I. Duygu ve düşüncelerin ifade araçlarındandır.



II. Bilgi verme öncelikli amacı olamaz.



III. İnsanda estetik haz uyandırmayı amaçlar.



IV. Toplumu ilgilendiren konuları içermesi gerekir.



ifadelerinden hangileri söylenebilir? A) Yalnız I

B) Yalnız III

D) I, II ve III

C) II ve III

E) I, II, III ve IV

11. Dil, insanların birbiriyle anlaşmalarını sağlayan en etkili ve önemli araçtır. Edebiyatın malzemesi de dildir; halkın sosyal, folklorik vb. zenginliği dil ile gelecek kuşaklara aktarılır.

Bu parçada edebiyatın aşağıdakilerden hangisiyle ilişkisine değinilmiştir? A) Kültür

8.

B) Psikoloji

D) Felsefe

C) Sosyoloji

E) Folklor

Aşağıdakilerden hangisi edebiyata konu olamaz? A) Pencereye değen çiçekli badem dallarının hissettirdikleri B) Gökyüzünü kaplayan ve her biri ayrı birer varlığa benzeyen bulutlar C) Okula yeni başlayan öğrencilerde görülebilecek psikolojik sorunlar D) Uzun zamandır ülkesinden ayrı kalmış bir insanın yurt ve aile özlemi E) Güneş batarken gökyüzünde oluşan kızıllığın insanda uyandırdıkları

12. Aşağıdakilerin hangisi güzel sanatların genel niteliklerinden biri değildir? A) Evrensellik

B) Etkileyicilik

C) Yaratıcılık

D) Özgünlük



E) Toplumsallık

9

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

02

C E VA P L A R

8

7

6

5

4

Soru

3

2

1

AD SOYAD

0

Numara

9. Sınıf

A B C D E

Soru

A B C D E

Soru

1 2

6 7

11 12

3

8

13

4 5

9 10

14 15

A B C D E

METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI I. Tezhip, eski süsleme sanatlarındandır. Tezhip kelimesi Arapçada "altınlama, yaldızlama" anlamına gelir. Ama tezhip yalnız altınla değil, boya ile de yapılır. Daha çok el yazması kitapların sayfalarını, hat levhalarının kenarlarını süslemede kullanılmıştır. Türklerde tezhibin geçmişi Uygurlara kadar uzanır.



II. İki dakika sonra elinde fenerle yeniden göründü. Kapı açıldı. Bir başka pencerede de ışık yandı. Araba avluya girdi ve karanlıkta güçlükle görülebilen küçük bir evin önünde durdu. Pencereden sızan ışıkla evin ancak yarısı aydınlanıyor, evin önünde ışığın aydınlattığı bir su birikintisi görünüyordu.



Numaralanmış metinlerle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?

Lise

OK00-09.05KT018

1.

3. Aşağıdaki metinlerden hangisi, edebî bir metinden alınmış olabilir? A) Doğa korumacıları, Harran'daki susuzluk tehlikesine dikkat çekmek için bu ay bir kampanya başlatıyorlar. Ulusal Ajans'ın da desteğiyle tarımda yanlış su kullanımı konusunda köylerde eğitim verilecek. B) Abdülhak Hamit'in piyeslerindeki en büyük kusur, hiç şüphesiz, dilde ve üsluptaki düzensizliktir. İlk piyeslerinde konuşma diline ve üslubuna çok yaklaşmış olduğu hâlde sonrakilerde bu dilden yavaş yavaş uzaklaşmıştır. C) Gelişmiş ülke diye tanımlanan ülkeler, gelişmemiş veya az gelişmiş olarak nitelendirilen Asya ve Afrika ülkelerinin kaynaklarını kendi çıkarları için kullanıyor.

A) I. parça öğretici bir metinden, II. parça ise edebî bir metinden alınmıştır.

D) Ev her zamankinden sesliydi. Sanki tüm elektrikli aletler çalışıyordu. Dışarıdan gelen gürültüler de cabasıydı. Yalnızca insan sesi yoktu içeride. Bağıra bağıra şarkı söylemeye başladı. Ev susmuştu, bir tek onun sesi duyuluyordu.

B) I. parçada kurgusal bir anlatım yokken II. parça kurgusal bir yapıdadır. C) Her iki parçada da olay anlatımı öne çıkmıştır. D) I. parça bir ders kitabından, ansiklopediden vb.nden alınmış olabilir, II. parça ise bir roman veya hikâyeden alındığı izlenimini vermektedir.

E) Cumhuriyet'in ilk yıllarında yayımlanan bilim dergilerinin incelenmesi, bilim tarihimiz ve genel tarihimiz açısından önem taşıyor. Bununla beraber erken Cumhuriyet'in bilim ve teknoloji tarihi ne yazık ki yeterince araştırılmamıştır.

E) I. parçada bilgi verme, II. parçada ise yaşamdan bir kesit sunma amaçlanmıştır.

2.

Edebî metinler, farklı amaçlarla ve yöntemlerle oluşabilir. Bir olay veya durum etrafında yer, zaman, kişi belirtilerek olayları okurun zihninde canlandırmaya dönük olanlara -- - - adı verilir. ---- ise canlandırma sadece zihinlerde sınırlı kalmaz; bu metinler bir topluluk önünde sahnelenir.



Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir? A) anlatmaya dayalı metinler - Göstermeye bağlı metinlerde B) göstermeye bağlı metinler - Anlatmaya dayalı metinlerde C) olay çevresinde gelişen metinler - Anlatmaya dayalı metinlerde D) öğretici metinler - Göstermeye bağlı metinlerde E) öğretici metinler - Olay çevresinde gelişen metinlerde

4.

Ağır ağır çıkacaksın bu merdivenlerden Eteklerinde güneş rengi bir yığın yaprak Ve bir zaman bakacaksın semaya ağlayarak...



Bu dizelerden hareketle edebî metinlerle ilgili olarak,



I. Estetik zevk ve duygu vermek amacıyla yazılırlar.



II. Benzetmelerden, mecazlardan yararlanılır.



III. Dil sanatsal işlevde kullanılır.



IV. Bir olay ya da durum çerçevesinde gelişirler.



yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız III

B) Yalnız IV

D) II ve III

C) I ve IV

E) III ve IV

METİNLERİN SINIFLANDIRILMASI 5.

Aşağıdakilerden hangisi öğretici metinlerle sanatsal metinlerin benzer özelliklerinden biridir?

9. Sınıf / Türk Dili ve Edebiyatı

02

7.

Okyanuslardaki dev denizanası nüfusunun giderek arttığını söyleyen araştırmacılar, bu artışı aşırı balık avlanmasına ve insanlardan kaynaklanan diğer etkilere bağlıyor. Bilim insanları, balıkların normal koşullarda denizanası popülasyonunu kontrol altında tutabildiğini belirtiyorlar. Balıklar küçük denizanalarıyla besleniyor ve denizanaları ile ortak besinleri tüketiyorlar. Aşırı avlanma ile balıklar tüketildiğinde denizanalarını kontrol eden düzen de ortadan kalkıyor. Denizanaları ayrıca balık yumurtaları ve larvalarıyla da beslendiği için artan nüfusları balıkları daha da çok etkiliyor.



Bu metinle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?

A) Okura mesafeli bir dille, nesnel bir anlatımla yazılmaları B) Olay veya durum anlatımının söz konusu olması C) Yer, zaman, kişi unsurlarının bulunması D) Genellikle, açıklayıcı ve tanımlayıcı anlatım biçimlerinden faydalanılması E) Belli bir plana göre kaleme alınmaları

A) Konu, neden-sonuç ilişkisi çerçevesinde ele alınmıştır. B) Öğretici metinlere özgü nitelikler taşımaktadır. C) Kurmaca özellik göstermektedir. D) Dolaylı anlatıma başvurulmuştur. E) Üslupta, nesnellik ağır basmaktadır.

6.





I. Kedi ve yavrularını hemen hemen her gün, aynı saatlerde, o kapıyı çalarken görmeye alışmıştı. Kedi hep "Tııııs!" diye sesler çıkarıyordu yavrularına bir zarar vereceği korkusuyla. Bu kediyle barışmanın yolunu bulmalıydı. Yine bir akşam, kapıyı çaldığında kedi bir arabanın altında başını gösterdi ve her zamanki sesi çıkardı: "Tııııs!" Kapıyı çalmayı sürdürdü, kedi de tıslamayı... Kapı açılmadı. Uzun uzun çaldı ama açılmadı. Bir daha ne o kapıyı çaldı ne de kediyi gördü. Sorun kendiliğinden çözülmüştü. II. Dünyada bilgisayar klavyeleri ile ilgili bir standart bulunmamakta, değişik diller için değişik klavyeler üretilmektedir. Fransa için üretilen klavye A harfi ile başlar ve soldan ilk altı harfi A, Z, E, R, T, Y'dir. İngilizce klavyenin birinci sırasında soldan ilk altı harf; Q, W, E, R, T, Y'dir. İlk harfi dolayısıyla bu klavye de Q klavye olarak adlandırılır. Türkiye için üretilen klavyede ise ilk sırada F, G, Ğ, I, O, D harfleri bulunmaktadır.

8. Aşağıdakilerin hangisi öğretici metinlerin yazılma amaçlarından biri olamaz? A) Bir konuda açıklama yapmak B) Kendi doğrularını okuyucuya benimsetmek C) Okurun düşünce dünyasını zenginleştirmek D) Çağrışım yönü zengin bir metin oluşturmak E) Bir eser, kişi, durum veya olayla ilgili değerlendirme yapmak

9.

Aşağıdakilerin hangisi metinlerin sınıflandırılmasında göz önünde bulundurulan niteliklerden biri değildir? A) Yazarın sanat anlayışı B) Gerçekliği ele alış şekli

Numaralanmış parçalarla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?

C) Yazılış amacı

A) I. parça edebî bir metinden, II. ise bilimsel bir yazıdan alınmıştır.

E) Dil ve anlatım özelliği

D) Kullanılan dilin işlevi

B) I. parça olay ağırlıklı bir metinken II. parçada bir açıklama söz konusudur. C) I. parçanın yazılış amacı, okuyucuyu olay içinde yaşatmak; II. parçanınkiyse bilgi vermektir. D) I. parçada öznel, II.de nesnel bir üslup söz konusudur. E) I. parçada bir plana bağlı kalınmamıştır, II.de belli bir plan söz konusudur.

10. Aşağıdakilerin hangisi metinlerin sınıflandırılmasında ötekilerden farklı bir grupta yer alır? A) Hatıra

B) Fabl

D) Biyografi

C) Eleştiri

E) Haber yazıları

9

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

03

C E VA P L A R

8

7

6

5

4

Soru

3

2

1

AD SOYAD

0

Numara

9. Sınıf

A B C D E

Soru

A B C D E

Soru

1 2

6 7

11 12

3

8

13

4 5

9 10

14 15

A B C D E

NASIL YAZMALIYIZ? NİÇİN YAZIYORUZ? Jean Paul Sartre, "Sözcükler" adlı yapıtında, yazarlığa yöneliş dönemini anlatırken büyük babasının kendisine verdiği şu öğüdü anıyor ve özetle şunları söylüyor: "Yalnız gözlere sahip olmak yetmez, onlardan yararlanmayı da öğrenmeli insan." Peki ya, Maupassant'ın küçüklüğünde, Flaubert'in ona ne yaptığını biliyor musunuz? Onu bir ağacın önüne oturtup ağacı anlatması için ona iki saat zaman veriyordu.



Bu sözler, yazmaya hazırlığın hangi özelliğini vurgulamak için söylenmiş olabilir?

Lise

OK00-09.05KT018

1.

A) Planlama

B) Özet çıkarma

C) Not tutma

D) Gözlem yapma



4.

Üzerinde yazı yazacağımız veya konuşma hazırlayacağımız her konuyu salt gözlem ve yaşantılarımıza dayanarak açıklamamız imkânsızdır. Yeryüzündeki olaylara, sorunlara ilk bakan biz değiliz kuşkusuz. Bizden önce nice kişiler, birçok konuya bakmış, birçok soruna eğilmiştir. Onlarla ilgili düşüncelerini, duygularını tasarılarını kâğıda dökmüşlerdir. Hatta ilginç saptamalarda da bulunmuşlardır. Bütün bunlar, söyleyeceklerimizi besleyen birer kültürel kaynaktır.



Bu parça, bilgi toplamayla ilgili aşağıdakilerin hangisini yapmayı öne çıkarmıştır?

E) Dinleme

A) Okuma

B) Dinleme

C) Planlama

D) Gözlem



2.

Şiir, her şeyden önce bir hüner ve işçilik gerektirir. Ata binmek, ok atmak, elbise dikmek, kundura yapmak, oya yapmak vb. faaliyetler nasıl belli beceriler gerektiriyorsa şiir de öyle... En zengin malzeme bile onu iyi kullanamayan birinin elinde berbat olup gider. Harikulade bir kumaşın kötü bir terzi elinde heba olup gitmesi gibi...



Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisi yoktur? A) Karşılaştırma

B) Tanımlama

C) Örneklendirme

D) Benzetme



E) Açıklama

E) Alıntı

5.

Farklı birçok kitabı yüzeysel bir biçimde okumaktansa aynı kitabı birçok defa okumayı tercih ederim. Çünkü bir kitabı ilk okuyuşumda yazara, söyleyişe, konuya yabancıyımdır. Kafamda kitapla ilgili ön yargılar vardır. İlk okuyuş, ancak bunları kendi bakış açımla şekillendirmemi sağlayan bir ön hazırlıktır. İkinci okuyuş ise kitaptaki gizemlerin kapısını araladığım, kitaptan lezzet aldığım, yorumlar yaptığım okuyuştur. Ünlü bir yazarın dediği gibi, "Asıl okumalarım; kendi sesimin sustuğu, kitabın sesinin yükseldiği anda başlar."



Bu parçanın anlatımıyla ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenebilir? A) Gözlemlerden faydalanılmıştır.

3.



Soğuk ve uğultulu bir mart rüzgârı; yüksek yayladaki sabah pusunu dağıtarak üç deveyi, iki atlıyı, bir köpek ve bir dizi koyunu gözler önüne seriyor. Atlıları selamlıyorum. Çin'in kuzeybatı köşesindeki bu toprakları karış karış gezen küçük kervanlarını bana doğru yönlendiriyorlar. Develerin sırtında turuncu ahşap tabureler, kırmızı ve mavinin iç içe geçtiği yünlü kilimler, göçebe yurtlarının keçe bölümleri ve direkleri yüklü. İlkbahar ve yazı geçirmek için taze çayırlara göçüyorlar.

B) Tanımlamaya başvurulmuştur. C) Örneklemeler yapılmıştır. D) Tanık göstermeye başvurulmuştur. E) Nesnel bir anlatım vardır.

6.

Konunun açıldığı, örneklendiği, ana fikrin açılarak yardımcı fikirlerin ve ayrıntıların verildiği, konuşmanın veya yazının temel bölümüdür. Bu bölümde konu çeşitli yönleriyle ele alınır, açıklanır, tartışılır. İspatlar, örnekler, belgeler yine bu bölümde yer alır. Olaya dayanan yazılarda düğüm bu bölümde atılır.



B) Varlıkların ayırt edici özelliklerini anlatmaya

Bu parçada yazının hangi bölümünden bahsedilmektedir?

C) Alıntılara yer vermeye

A) Planlama

D) Varlıkları hareket hâlinde anlatmaya



Bu parçanın anlatımında aşağıdakilerden hangisine başvurulmamıştır? A) Olay anlatımına

E) İşitsel ögelerden faydalanmaya

B) Gelişme

D) Giriş

C) Hazırlık

E) Bilgi toplama

NASIL YAZMALIYIZ? NİÇİN YAZIYORUZ? 7.



Konu insan davranışları olduğunda, yansız bir değerlendirme yapabilmek çok güç. Davranışlarımızın arkasındaki etkenleri açıklamaya çalışanları incelediğimizde kendi kişilik özelliklerinin, geliştirdikleri kavramlara yansımış olduğunu açık bir biçimde görebiliriz. Söz gelimi Freud’un, insanı saldırgan ve yıkıcı bir varlık olarak tanımlaması ile onun karamsar kişiliği arasında bir paralellik vardır.

9. Sınıf / Türk Dili ve Edebiyatı

10. Düşünceyle sanatın, kalın çizgilerle ayrılmış olduğunu söyleyenler yanılıyorlar. Gerçek yapıtlarda düşünceyle sanat barışıktır. Büyük yazarların eserlerine bakıldığında bunlarda, - - - - görülür .

Bu parçada boş bırakılan yere düşüncenin akışına göre aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) topluma belli düşüncelerin aktarıldığı

Yazar bu parçada, düşüncesini inandırıcı kılmak için özellikle aşağıdakilerden hangisine başvurmuştur?

B) toplum sorunlarının anlatıldığı

A) Örneklendirme

B) Tanık gösterme

D) dilin başarıyla kullanıldığı

C) Karşılaştırma

D) Betimleme

E) sanatla düşüncenin iç içe geçtiği



03

C) evrensel değerlerin öne çıktığı

E) Benzetme

8.

Meydana getirilecek eser ne olursa olsun, insan öyle bir plan dâhilinde harekete mecbur olmalıdır ki o plan ne kadar mümkünse o kadar işlenmiş olsun, onun dışına çıkmak imkânsız olsun. Şimdi böyle ayrıntılı bir plan tasarlandıktan sonra bir kere işe başlandı mı önce kabul edilen ölçütler gözetilmelidir. Çünkü o ölçütler, üstünde defalarca düşünülerek kabul edilmiştir. Planda amaç, taşkınlıklara meydan vermemektir. İnsan ne kadar çok yazar, ne kadar çok araştırırsa bu gerçek üzerinde o oranda kuvvetli bir kanı oluşur. İyi bir plan; bir eserin sağlamlığına, değerine, üslup kadar hizmet eder.



Bu parçada yazma süreci ve planlamayla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisine değinilmemiştir?

11. Denizcilikle uğraşan dayanıklı çiftçilerin yok olması, iklim değişikliklerinin en becerikli toplumlar üzerinde dahi yarattığı tehlikeye sarsıcı bir örnek oluşturuyor. Vikingler Grönland’a istisnai bir sıcak dönemde yerleşti. Yine aynı sıcak dönem Avrupa’da tarımın yayılması ve büyük katedrallerin inşasıyla karşılığını buldu. Ancak 1300’lere gelindiğinde Grönland çok daha soğuk bir döneme girmiş ve burada yaşam her zamankinden daha zor hâle gelmişti. Vikingler kuzeye doğru giderken, aynı dönemde Kuzey Kanada’dan gelip Grönland’ın batı kıyılarından geçip güneye yönelen İnurtler onlardan daha başarılı oldular.

A) Üslup kadar bir yapıtın değerli ve tutarlı olmasında önemli bir başka şey de planlamadır.

Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi yanlıştır? A) Öğretici bir metinden alınmıştır.

B) Yazılacak her eserde mutlaka bir plan olmalı ve bu planın dışına çıkılmamalıdır.

B) Karşılaştırmalara başvurulmuştur.

C) Plan yapmanın gayesi, eserde meydana gelecek aşırılıkları ortadan kaldırmaktır.

D) Nesnel bir anlatım ağır basmaktadır.

C) Benzetme yapılmıştır. E) Bir konuda açıklama yapmak amaçlanmıştır.

D) Çok yazan bir yazarın planın önemini anlamaması mümkün değildir. E) Plansız yazılan bir eserin başarılı olması düşünülemez.

9.

İnsan içinde akan ırmağın akış yönünü, akış hızını değiştiremiyor. Elimden başka türlüsü gelseydi, inanın, öyle yazardım. Gelgelelim, yoklukların bağrında doğmuştum, böyle bir yerde büyümüştüm. Damarlarıma bu topraklardan sızan oksijen hep canımı biraz yakmıştı.



Bu parça, aşağıdaki yargıların hangisiyle çelişir? A) Yazarlar, kalemlerini kontrol etme gücüne sahiptir. B) Hiçbir yazar, yaşadığı çevreden tümüyle soyutlanamaz. C) Yazarların yazgıları, yaşadıkları coğrafyanınkinden pek farklı değildir. D) Bir yazarın eserlerinde ülkesinin kaderini görmek mümkündür. E) Bir yazarın kendisini değiştirmesi mümkün olmayabilir.

12. Bu yazıları dergide yayımlayacağım. Dergide yayımlanınca bunların, birçok insan tarafından okunacağını da biliyorum. Aklımdan geçenleri yazamıyorum bu yüzden. Oysa böyle mi yazılmalı bunlar? Beni, kişiliğimi, aklımdan geçenlerin tümünü yansıtması gerekmez mi bu yazıların? Elbette gerekir ama yayımlanacak olması, her şeyi açıkça yazmamı engelliyor.

Yazar, bu sözleriyle aşağıdakilerden hangisini vurgulamak istemektedir? A) Yazarken düşündüklerini ifade etmekte zorlandığını B) Okuyucuların kendisini gereği gibi anlayamadığını C) Yazma sürecinin gereğinden fazla uzun sürdüğünü D) Okuyucuların dergilerde çıkan yazıları önemsemediğini E) Yazacaklarına sınırlamalar getirmek zorunda kaldığını

9

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

04

C E VA P L A R

8

7

6

5

4

Soru

3

2

1

AD SOYAD

0

Numara

9. Sınıf

A B C D E

Soru

A B C D E

Soru

1 2

6 7

11 12

3

8

13

4 5

9 10

14 15

A B C D E

Lise

OK00-09.05KT018

İLETİŞİM 1.

Kişi ve çevresi arasında iki yönlü paylaşımı kapsayan, dinamik, devamlı ve değişken sürece ---- adı verilir.



Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilebilir? A) dil

2.

B) sosyalleşme D) ileti

5.

I. Amacı olmayan, kendiliğinden gerçekleşen (dere suyunun azalması gibi) doğal göstergelerdir. (Belirtke)



II. Uzlaşmaya dayalı ve daha çok soyut durumların somutlanmasını sağlayan (zeytin dalı gibi) görsel biçimlerdir. (simge)



III. Gösteren ile gösterilen arasındaki bire bir benzerliğe dayalı (harita gibi) göstergelerdir. (Görsel gösterge / ikon)



IV. Toplumu oluşturan bireylerce anlam değeri belirlenen, kendi dışında bir konuyu ifade eden (trafik işaretleri gibi) göstergelerdir. (Belirti)



Yukarıda numaralanmış cümlelerle birlikte verilen ayraç içindeki ifadelerden hangilerinin yeri değiştirilirse yanlışlık giderilmiş olur?

C) kültür

E) iletişim

Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır? A) İletişim, en az iki kişi ile gerçekleşen bir etkileşimdir. B) İletişim kuran kişiler arasında ortak ve kalıcı yaşantı alanı oluşur. C) İletişim yalnız sözlü veya yazılı kanalla değil, davranışlarla da kurulabilir.

A) I ve II

D) Alıcı ve gönderici arasında ortak dil veya yaşantı alanı bulunmadığı durumlarda iletişim gerçekleşemez.



B) I ve III

D) II ve III

C) I ve IV

E) III ve IV

E) İletişim bir süreçtir; bu süreci başlatan ve mesaj gönderen ögeye kanal denir.

3. Aşağıdakilerden hangisi farklı özellikte bir göster-

6.

Bir futbol maçı esnasında topun taca çıktığını belirtmek için yan hakem elindeki bayrağı havaya kaldırır.



B) Ağaçların yapraklarının sararmaya başlaması

Bu olayda hakem aşağıdakilerin hangisiyle iletişim kurmuştur?

C) Ormanlık alanlarda bulunan çarpı işaretli ateş resmi

A) Belirtiyle

B) Simgeyle

D) Hastane koridorundaki sus işareti yapan hemşire fotoğrafı

C) Dönütle

D) Sözlü kanalla

gedir? A) Elektrik trafosu üzerindeki tehlike işareti



E) Kırmızı renkli trafik ışığı

E) Belirtkeyle

4. Bir panelin sonunda, salonda bulunan öğrencilerden Semih, panelist yazarlardan birine: "Yeni kitabınız ne zaman yayımlanacak?" diye sorar. Yazar: "Önümüzdeki sonbaharda." der.

Bu iletişimle ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

7.

Aşağıdaki eşleştirmelerden hangisi yanlıştır? A) Vücut ısısının yükselmesi - Doğal gösterge

A) Semih gönderici durumundadır.

B) Ansiklopedi - Dil göstergesi

B) Yazarın sözleri dönüt ögesini oluşturur.

C) Üç gün boyunca yağan kar - Sosyal gösterge

C) İletişim kanalı panelin yapıldığı salondur.

D) Dumanın yükselmesi - Doğal gösterge

D) Yazar alıcı konumundadır.

E) Trafik ışıkları - Sosyal gösterge

E) İletişim yüz yüze gerçekleşmiştir.

İLETİŞİM 8.

Akın, kütüphaneye girdi. Görevli, önündeki bilgisayardan gözünü ayırmıyordu. Akın:

9. Sınıf / Türk Dili ve Edebiyatı

04

11. I. Alıcının, göndericiye dönütte bulunması

II. İletişim kanalının açık, gürültüsüz olması



– Merhaba, bu kitapları iade etmek istiyorum, diyerek elindeki üç kitabı uzattı ve ekledi:



III. Alıcı ve göndericinin ortak yaşantı alanlarının bulunması



– Almak istediğim başka kitaplar var.



IV. İletinin, alıcının açık olduğu kodlarla düzenlenmesi



V. Alıcı ve göndericinin aynı mekânda bulunması



Yukarıdaki numaralanmış ifadelerin hangileri iletişimin gerçekleşmesi için gerekli değildir?



Görevli, bilgisayardaki işine devam ederken başını salladı ve eliyle "bir dakika" işareti yaptı.



Bu parçada anlatılan iletişim süreciyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?

A) I ve III

A) İletişim süreci, tümüyle sözlü olarak gerçekleşmiştir.



B) I ve V

D) I, II ve V

C) II ve IV

E) II, III, ve IV

B) İletişim bağlamı kütüphanedir. C) İletişim iki kişi arasında kurulmuştur. D) Akın, gönderici yani kaynak; onun ifadelerinin tamamı da iletidir. E) Kütüphane görevlisinin başını sallayıp "bir dakika" işareti yapması iletişimin dönüt ögesini oluşturmuştur.

12. Elif, Türk dili ve edebiyatı dersi 1. yazılı sınavında şu soruyla karşılaşır: "İletişimin ögelerini bir örnekle gösteriniz." Soru on beş puan değerindedir ve Elif bir süre düşündükten sonra "Annem: 'Yemek hazır!' diye seslendi. Ben de ona 'Geliyorum anne!' diye cevap verdim." örneği üzerinden iletişimin ögelerini açıklar.

9.

Aşağıdakilerin hangisinde bir iletişimden söz edilemez?



Bu parçada anlatılanlardan hareketle aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Elif ve öğretmeni arasında bir iletişim süreci gerçekleşmiştir.

A) Bir gencin sevdiği bir şiiri tekrar tekrar okuması B) Trafik polisinin, emniyet şeridini kullanan bir sürücüye eliyle "Dur!" işareti yapması

B) Gönderici, "İletişimin ögelerini bir örnekle gösteriniz." ifadesini bir ileti olarak alıcıya ulaştırmıştır.

C) Markette şekerlere uzanan bir çocuğa annesinin parmağını sallaması

C) Elif'in kâğıdına yazdığı iletişim örneği olan cümleler, öğretmeniyle kurduğu iletişimin dönüt ögesidir.

D) Ders çalışırken gürültüden rahatsız olan gencin pencereyi kapatması

D) İletişimin bağlamı yazılı kâğıdı, iletişimin kanalı yazılıdır.

E) Kapı zilini duyan birinin içeriden "Geliyorum!" diye seslenmesi

E) Elif'in annesi ile kurduğu iletişimde, anne, alıcı; Elif, gönderici durumdadır.

10. Aşağıdaki cümlelerin hangisinde dil, diğerlerinden farklı bir işlevde kullanılmıştır? A) Ellerindekileri yandaki kutunun içine bıraksınlar. B) Konuşmaları dinlerken not alın mutlaka. C) Kimseye bir şey söyleme bu konuyla ilgili. D) Uykusuzluk, insan bedenini ve zihnini yaşlandırır. E) Bu saatte burada gürültü yapmayın.

13. Kendisi dışında bir şeyin yerini alabilen; bir başka şeyi düşündüren nesne, kelime, olgu ve şekle - - - - adı verilir.

Bu cümlede boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisini getirmek gerekir? A) gösterge

B) ileti D) bağlam

E) dönüt

C) imge

9

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

05

C E VA P L A R

8

7

6

5

4

Soru

3

2

1

AD SOYAD

0

Numara

9. Sınıf

A B C D E

Soru

A B C D E

Soru

1 2

6 7

11 12

3

8

13

4 5

9 10

14 15

A B C D E

DİL NEDİR? - DİLLE İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR

Lise

OK00-09.05KT018

1.



Bir bahar günü kör bir adam dilencilik yapıyormuş. Dizlerinin dibine bir tabela koymuş, üzerinde "Doğuştan körüm." yazılıymış. Herkes dilencinin önünden öylece geçip gidiyormuş. Dili güzel kullanan biri bunu görmüş. İçlerinden biri dilenciyi fark edince durmuş, tabelayı alıp bir şeyler yazmış ve aldığı yere bırakmış. Ne olduysa olmuş... Gelip geçen ve tabeladaki yeni yazıyı okuyan herkes, başlamış dilencinin önündeki şapkaya para atmaya. Bir cümle yetmiş onca kişiyi etkilemeye ve dilencinin şapkasının kısa sürede para ile dolmasına: "Her şeyin pırıl pırıl parladığı güzel bir bahar günü ama ben bunları göremiyorum."

3. Aşağıdakilerden hangisi dilin özelliklerinden değildir? A) Bir anlaşma aracıdır. B) Her dilin kendine özgü kuralları vardır. C) Temeli, bilinmeyen zamanlarda atılmıştır. D) Değişmez, olduğu gibi kalır. E) Kültürün taşıyıcısıdır.

Bu parçadan hareketle dille ilgili olarak, I. Sürekli değişim hâlindedir.



II. Duyguları harekete geçirir.



III. İnsan davranışlarını yönlendirir.



IV. Kullanım şekli, etkisini artırır veya azaltır.



yargılarının hangilerine ulaşılabilir? A) Yalnız I

B) I ve III

D) I, III ve IV

C) II ve III

E) II, III ve IV

2.

• Bir dilin, izlenebilen tarihî dönemlerinde ondan ayrılmış koludur.



• Genellikle eğitimsiz kimseler tarafından kullanılan dildir.



• Toplumsal ve kamusal alanda, resmî yazışmalarda bu dil kullanılır.



• Dilin, tarihsel, bölgesel, siyasal sebeplerden dolayı kendisinden ses, yapı ve söz dizimi farklılığı gösteren dil koludur.



Yukarıda özelliği veya tanımı verilmeyen kavram aşağıdakilerden hangisidir? A) Argo

B) Lehçe

D) Standart dil

E) Jargon

C) Şive

4.

MÖ V. yüzyılda Herodot kitabında (1973, s. 103) dilin doğuşu konusunda Mısır hükümdarının yaptığı bir deneyi anlatır: 7. yüzyılda Mısır Hükümdarı Psammetikos, hiçbir şey duymadan büyüyen bir insanın niçin ve hangi dilde konuştuğunu merak etmiştir. Bunu öğrenmek için de bir çobana, rastgele iki tane yeni doğmuş çocuk verir, bunların ağıla konmasını ve büyütülmesini emreder. Çocukların yanında kimse ağzını açıp tek söz söylemeyecek, çocuklar ayrı bir odada kendi başlarına büyüyeceklerdir; çoban, belli saatte keçileri alıp yanlarına götürecek, süt içirip iyice doyuracak, sonra kendi işlerine bakacaktır. Yine bir gün çocukların karınlarını doyurmak için odaya giren çoban önünde diz üstü duran iki çocuğun ellerini uzatarak "Bekos!" diye bağırdıklarını görür. Bu durum birkaç gün daha böyle devam edince çoban, çocukları hükümdarın huzuruna çıkarır. Psammetikos da çocukların "Bekos!" dediğini duyar. "Bekos" Phrygia (Frigya) dilinde "ekmek" demektir.



Bu parçada dilin doğuşunda aşağıdakilerden hangisinin etkisinden söz edilmektedir? A) Gereksinimleri karşılama arzusunun B) Paylaşma, anlatma isteğinin C) Sosyallik kazanma amacının D) Yalnızlıktan kurtulma isteğinin E) Bilgi aktarımını sağlamanın

DİL NEDİR? - DİLLE İLGİLİ BAZI KAVRAMLAR 5.

İnsanın nasıl, ne zaman, hangi dili konuştuğu; ilk önce hangi sözcüğü söylediği hep merak edilmiştir. Bu soruların yanıtlanması çok zordur. Yazılı metinler ancak yakın bir geçmişin aydınlatılmasına olanak vermektedir. En eski belgeler sayılan Sümerce metinler bile bundan 5500 yıl öncesine ışık tutmaktadır. İlk insanlar ise bundan daha önceki dönemlerde yaşamışlardır. Zaten ilk önce dilin birinci kolu sayılan konuşmanın doğduğu, sonra bunun simgesel göstergesi olan yazının kullanıldığı güçlü bir varsayımdır.



Bu parçadan hareketle,



I. Dilin ne zaman, nasıl doğduğu tam olarak bilinememektedir.



II. Konuşma dilinin tarihinin yazı dili tarihinden daha eski olduğu düşünülmektedir.



III. Sümerce metinlerin insanlık tarihinin en eski yazılı kaynakları olduğu ispatlanmıştır.



IV. Yazılı metinlerden hareketle bile dilin uzak geçmişine dair kesin bilgilere ulaşılamamaktadır.



yargılarından hangilerine ulaşılamaz? A) Yalnız I

B) Yalnız III

D) III ve IV

9. Sınıf / Türk Dili ve Edebiyatı

05

8.

Dil; kalıplaşmış, değişmez, durgun (statik) bir yapıya sahip değildir. Aksine, kendi yapı ve işleyişinin gerekli kıldığı özelliklere, tarihî, sosyal ve kültürel şekillenmelere bağlı olarak, zaman içinde az çok değişip gelişerek yol alan sürekli bir akış hâlindedir. Ünlü dilbilimci, Wilhelm Von Humboldt, bu gerçeği dilin bir eser değil, bir faaliyet olduğu şeklinde dile getirmiştir. Eğer dil, bir eser olsaydı, bir kere oluştuktan sonra bir daha hiç değişmemesi, olduğu gibi kalması gerekirdi. Hâlbuki dil, bir değişme ve gelişme gücüne sahiptir. Bu gücü dolayısıyla dilbilimciler tarafından sürekli olarak yenilikler doğuran bir kaynağa benzetilmiştir. Tarih boyunca akıp giden bu değişme ve gelişmeler sebebiyle, ister istemez dillerin tarihlerinde de birbirinden farklı safha ve dönemler ortaya çıkmıştır. Türkiye Türkçesinin; Selçuklular, Beylikler, Osmanlı, Tanzimat, Servetifünun ve Millî Edebiyat dönemleri arasındaki farkları, bu durumun sonuçlarıdır. Türkçenin 8. yüzyıla ait kullanımı ile bugünkü kullanımı arasında da ses bilgisi, şekil bilgisi ve söz varlığı bakımından birtakım ayrılıklar bulunmaktadır.



Bu parçada dilin aşağıdaki özelliklerinden hangisi vurgulanmıştır?

C) II ve III

A) Kültürü taşıyıcı bir unsur olması

E) I, II ve IV

B) İletişimi sağlaması C) Canlı, değişen, gelişen bir varlık olması D) Sosyal bir kurum özelliği taşıması E) Kendine özgü kurallarının bulunması

6.



"Mektep çocuğu"nun, "acemi, toy"; "arakçı"nın, "hırsız"; "bal kabağı"nın "aptal, kafası çalışmayan" anlamında kullanılması, herkesin değil, yalnızca belli bir toplulukta bulunan insanların anlayabileceği kullanımlardır. Böyle özel ve zaman zaman kaba sözcüklerden oluşan dile - - - - denir. Bu parçadaki boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) argo

B) jargon

D) lehçe

9.

"Doğum günün kutlu olsun." cümlesinin Azerbaycan Türkçesinde "Ad gününüz mubarek.", Kazak Türkçesinde "Tughan kuninmen.", Kırgız Türkçesinde "Tulgan kunum menen." şeklinde söylenmesi, Türkçenin pek çok - - - - olduğunu gösterir.



Bu cümledeki boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

C) ağız

E) şive

A) ağzının

7.



Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dildir. "Kâğıt tavan yaptı." cümlesi buna örnektir. Çünkü bu ifade borsacılar için ortak bir anlam taşır ve hisse senedinin, gün içinde ulaşabileceği en yüksek değere ulaştığını her borsacı anlar. Bu parçada anlatılan kavram, aşağıdakilerden hangisidir?

B) lehçesinin

D) standart dilinin

toplumdan öğrendiği, bilinçaltına inen ve kişilerle toplum arasındaki en güçlü bağı oluşturan dildir.

Bu cümlede tanıtılan kavram, aşağıdakilerden hangisidir? A) Resmî dil

B) Konuşma dili D) Ana dil

A) Argo

B) Jargon

C) Ölçünlü dil

D) Ağız



E) Şive

E) yazı dilinin

10. İnsanın doğup büyüdüğü, aile ve soyca bağlı olduğu

C) Ağız



C) şivesinin

E) Lehçe

9

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

06

C E VA P L A R

8

7

6

5

4

Soru

3

2

1

AD SOYAD

0

Numara

9. Sınıf

A B C D E

Soru

A B C D E

Soru

1 2

6 7

11 12

3

8

13

4 5

9 10

14 15

A B C D E

HİKÂYE NEDİR? - HİKÂYEDE YAPI UNSURLARI 1.

Hikâye ile ilgili aşağıdaki bilgilerden hangisi yanlıştır?

5.

Büyük bir bahçe... Ortasında köşk biçiminde yapılmış bembeyaz bir ev... Sağ köşesinde her zaman oturduğumuz beyaz perdeli oda... Sabahları annem beni bir bebek gibi pencerenin kenarına oturtur, dersimi tekrarlatır, sütümü içirirdi. Bu pencereden görünen avlunun öbür yanındaki büyük toprak rengi yapının camsız, kapaksız bir penceresi vardı. Bu siyah delik beni çok korkuturdu. Yemeklerimizi pişiren, çamaşırlarımızı yıkayan, tahtalarımızı silen, babamın atına yem veren, av köpeklerine bakan hizmetçimiz Abil Ana'nın her gece anlattığı korkunç, bitmez hikâyelerdeki ayıyı bu karanlık pencerede görür gibi olurdum. Bu korkuyla her sabah anneme uydurduğum rüyaları anlatır, ondan bu rüyaları yorumlamasını isterdim. Zavallı annem, rüya dinlemeye ve yorumlamaya ne kadar meraklıydı!



Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

OK00-09.05KT018

A) Kişiler, zaman ve mekân sınırlı biçimde ele alınır. B) Olaylar çok yönlü incelenmez, yalnızca bir kesit olarak anlatılır. C) Yaşanması mümkün olan hayalî olaylara yer verilebilir.

Lise

D) Sınırlı imkânları sebebiyle çatışmalar içermez. E) Birinci tekil ya da üçüncü tekil şahısların ağzından anlatılabilir.

2. Aşağıdakilerden hangisi hikâyenin yapı unsurlarından biri değildir? A) Kahraman

B) Üslup

D) Yer

C) Olay

A) Gözlemci bakış açısıyla yazılmıştır.

E) Zaman

B) Bir hikâyenin giriş bölümü olabilir. C) Yalın bir anlatımı vardır.

3.



(I) Her edebî tür gibi hikâye de belli bir plan dâhilinde oluşturulur. (II) Genellikle, üç bölümden oluşan hikâyenin ilk bölümüne "serim" adı verilir ve bu bölüm hikâyeye giriş bölümüdür. (III) İkinci bölüm olan "düğüm" bölümünde ise hikâyedeki olaylar anlatılır ve kahramanlar psikolojik yönden detaylı şekilde incelenir. (IV) "Çözüm" yani hikâyenin son bölümünde ise düğüm bölümündeki olaylar bir sonuca bağlanır. (V) Bununla beraber bazı yazarlar, hikâyenin okuyucu tarafından tamamlanmasını istedikleri için çözüm yani sonuç bölümüne yer vermezler.

E) Olayın geçtiği mekân belirtilmiştir.

6.

Modern anlamda hikâyenin Türk edebiyatına girişi - - - Dönemi'nde olmuştur. Hikâyenin karşılığı olarak niteleyebileceğimiz - - - - ise divan edebiyatında uzun olayların anlatıldığı bir nazım biçimidir. Servetifünun edebiyatında - - - - tarafından Batılı tarzda örnekleri yazılmaya devam edilen hikâye, Millî Edebiyat'ta - - - - ile yeni bir boyut kazanmıştır.



A) Çoğu zaman uzun cümleler tercih edilmez.

Bu parçada boş bırakılan yerlere sırasıyla aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir?

B) Kahramanlar; ait oldukları çevrenin, kültürlerinin diliyle konuşturulur.

A) Tanzimat - mesnevi - Halit Ziya Uşaklıgil - Ömer Seyfettin

C) Çok uzun tasvirler gerektiren durumlar, benzetme ya da imgelerle anlatılabilir.

B) Halk - mesnevi - Halit Ziya Uşaklıgil - Ziya Gökalp

D) Kısa yazılar olduğu için deyim ve atasözlerine yer verilmez.

D) Fecriati - destan - Ahmet Mithat Efendi - Reşat Nuri Güntekin

E) Dilin, kurgunun gerektirdiği şekilde, farklı işlevleriyle kullanılması mümkündür.

E) Servetifünun - gazel - Halit Ziya Uşaklıgil - Ömer Seyfettin

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır? A) I

4.

D) Betimlemeye yer verilmiştir.

B) II

C) III

D) IV

E) V

Aşağıdakilerden hangisi, hikâyenin dili ile ilgili yanlış bir bilgidir?

C) Tanzimat - destan - Namık Kemal - Ömer Seyfettin

HİKÂYE NEDİR? - HİKÂYEDE YAPI UNSURLARI 7.

Aşağıdakilerin hangisinde bir bilgi yanlışı vardır?

insanların nelere üzüldüğünü, ne zaman yüzünü ekşittiğini, ne zaman gülümsediğini bilmen lazım. Bir otobüse bindiğin zaman etrafındaki insanları gözlemle, kimin yüzünde bir farklılık sezdin, işte o senin çıkış noktan olsun. Bu insan niçin üzülüyor diye düşün, yanından ayrılınca neler olabileceğini hayal et. İşte o zaman anlattıklarının gerçek veya gerçeğe yakın olmasını sağlayabilirsin.

B) Boccacio'nun Decameron adlı eseri, dünya edebiyatında hikâye türünün ilk örneği kabul edilir.

D) Modern anlamda hikâye türüyle henüz tanışmamış Klasik Türk edebiyatında hikâye anlatma ihtiyacı mersiye adlı eserlerle karşılanıyordu.

06

10. Yazmadan, öncelikle yaşadığın yerleri gözlemlemen,

A) Tanzimat Dönemi hikâyelerinde olduğu gibi hikâyede tamamen hayalî olaylara yer verilebilir.

C) Türk edebiyatında Batılı anlamda ilk hikâye örneklerinden birini Letaifi Rivayat adlı eseriyle Ahmet Mithat Efendi vermiştir.

9. Sınıf / Türk Dili ve Edebiyatı



Bu parçada verilen tavsiyeler, aşağıdaki edebî türlerden hangisini yazmaya yönelik olabilir? B) Anı

A) Masal

E) Dede Korkut Hikâyeleri, Türk edebiyatında, destandan hikâyeye geçiş ürünüdür.

D) Otobiyografi

C) Hikâye

E) Deneme

11. Anlatmaya bağlı roman, hikâye gibi metinlerde, ait olduğu toplumsal sınıfın veya zümrenin tüm özelliklerini üzerinde taşıyan, kendi özellikleriyle ortaya çıkmayıp genel bir görünümü yansıtan kişilere -- - - adı verilir. Örneğin R. Mahmut Ekrem, Araba Sevdası'nda, dönemin Batı'ya özenen, züppe kişilerini bu özelliklerini temsilen kurguladığı Bihruz Bey adlı roman kişisi üzerinden eleştirmiştir.

8. Elini balığa doğru uzatmak üzere eğildi. Ama ötekilerden, baş parmağına irisinden bir tane dülger balığı takmış birisi, kocaman çizmeli ayağını balığın sırtına bastı:

– Ne o, dedi, hemşerim dur bakalım. Dağdan gelip bağdakini kovmayalım.



Adam elini çekti, bir şey söylemedi. Söyleyemezdi. Söyleyecek hâlde değildi. Rıhtım kahvesine doğru yürüdü. Dışarıdan, kahvenin önündeki seyircilerden biri seslendi:



– Bırak yahu! O adam da çalıştı.Veriver bir tane ne olur? Kalkmış, nerelerden gelmişler!



Bu parçayla ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez?



Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerden hangisi getirilmelidir? A) başkahraman

B) tip

C) karakter

D) kahraman



E) anlatıcı

A) Anlatımında günlük konuşma dili kullanılmıştır. B) Olaylar üçüncü kişinin ağzından anlatılmıştır. C) Bir hikâyenin serim bölümüdür.

12. Annem, içinde yaşadığımız darlıktan çok sıkılır ve mutlaka kocasına söyleyecek iğneli sözler, sinsi ve üstü kapalı sitemler bulurdu. O vakit zavallı adam bana pek dokunan bir hâl alırdı. Açık elini, yoktan bir ter siliyormuş gibi alnından geçirir ve hiç karşılık vermezdi. Ben onun elinden bir şey gelmediğine üzüldüğünü anlardım. Her şeyden kısılırdı. Dükkân artığı ucuz yiyecekler alınırdı. Kız kardeşlerim giysilerini kendileri dikerler ve otuz santimlik bir şeridin fiyatı üzerine uzun uzun çekişirlerdi.

D) Birden fazla kahraman söz konusudur. E) Balık almak için uğraşan birine balığın verilmeyişi anlatılmaktadır.

9.



Köyünün uçsuz bucaksız düzlüklerinde boy veren altın renkli başaklar arasında göğe doğru başını kaldırmış duran armut ağaçları, toprağımı yeşerten alın terime şahitlik ediyor. Dedem dikmişti bu ağaçları, tarlada çapa yaparken kendisine şahitlik etsin de emeğini evlatlarına hatırlatsın diye. Artık köyde kimse kalmadı, herkes terk etti buraları. Bir ben, bir Davut Ağa, bir de ağaçlar kaldı. Bu parça aşağıdaki edebî türlerin hangisinden alınmış olabilir? A) Eleştiri

B) Gezi yazısı D) Hikâye

C) Fıkra

E) Biyografi



Bu hikâye kesitiyle ilgili olarak aşağıdakilerin hangisi söylenemez? A) Yapı unsurlarından "kahraman" ögesinin öne çıktığı bir bölümdür. B) Zaman ve mekân ögeleri belirtilmemiştir. C) Gözlemlere dayalı anlatım yapılmıştır. D) Anlatım gerçekçidir, olağan dışı unsurlara yer verilmemiştir. E) Kahramanların hepsi karakter özelliği göstermektedir.

9

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

07

C E VA P L A R

8

7

6

5

4

Soru

3

2

1

AD SOYAD

0

Numara

9. Sınıf

A B C D E

Soru

A B C D E

Soru

1 2

6 7

11 12

3

8

13

4 5

9 10

14 15

A B C D E

HİKÂYEDE TEMA VE KONU, ÇATIŞMA, ANLATICI Gerçekten de iyi yazarlar, fena hâlde üstüme gelir, cesaretimi kırarlardı benim. Hani bir ressam varmış, kötü horoz resimleri yapar ve uşaklarına, dükkâna hiç canlı horoz sokmamalarını sıkı sıkı tembih edermiş. Ben de öyle... Hatta çalgıcı Antigenides'in bulduğu çare de benim daha çok işime gelirdi. Antigenides, bir parça çalacağı zaman kendinden önce ve sonra halka uzun süre kötü şarkılar dinletirmiş.



Bu parça için aşağıdakilerden hangisi söylenebilir?

Lise

OK00-09.05KT018

1.

A) Olayın geçtiği yer bellidir. B) Anlatıcı gerçektir.

4.

Roman, hikâye gibi türlerde metnin içeriği söz konusu olduğunda iki kavramla karşılaşılır: - - -- ve - - - - . Bunlardan ilki, metne hâkim duygu ve düşünceyi ifade eder; daha geneldir, kapsamlıdır, geniştir ve soyuttur. Bunun sınırlandırılmasıyla ikincisi oluşur. Diğer bir ifadeyle, ikinci kavram; daha sınırlı, daha belirgin ve özel bir anlamı ifade eder. Örneğin bir hikâyede işlenen "ayrılık öyküsü", ilkine örnekken bu öykü, Almanya'ya giden bir işçinin duyguları üzerinden anlatılarak sınırlandırılır ve ikinciye dönüştürülür.



Bu parçada boş bırakılan yerlere aşağıdakilerin hangisinde verilenler sırasıyla getirilmelidir?

C) Kurmaca bir türden alıntılanmıştır.

A) Tema - konu

D) Bir hikâyenin çözüm bölümü olabilir.

B) Ana fikir - mesaj

E) Bir olay örgüsü söz konusudur.

C) Mesaj - ana fikir D) Konu - tema

2.



Sabahattin Ali'nin "Kafa Kâğıdı" adlı hikâyesi, 1950'de yol vergisini ödemeyen bir yaşlının hapse düşmesini anlatır. Bilindiği gibi yol vergisi bu tarihe kadar uygulanmıştır ve kişi başına beş lira olan bu vergiyi ödemeyenler, yol inşaatlarında taş kırarak bir ay boyunca ücretsiz çalıştırılmışlardır. Kafa Kâğıdı adlı hikâyede de seksen yaşındaki Mehmet Dede yol vergisini ödemediği için hapse düşmüştür.





5.

Reis ile Kocabaş adını taktıkları uzaylı yaratıkların birbirlerini tanıma adına giriştikleri çabada Reis bir sürprizle karşılaşır ve kendisi gibi Kocabaş'ın da haritacı olduğunu öğrenir. Kocabaş kendini şöyle tanıtır: "Ben evren gezginiyim, uzay gezginiyim. Göğün yedi katını, yetmiş katını bilirim. Sizin bu yeryüzü dediğiniz yuvarlağın da yer iklimini, dört kuşağını bilirim. İşte açık söylüyorum Reis. Acunun bir damlası, güçlerin tutsağı, yaşamın bir ögesi, yoksulun birisiyim. Yedi kat gökyüzünün ve uçmakların ve tamuların ve gezegenlerin ve uyduların ve saman- yolunun ve patlayan yıldızların ve sönmüş güneşlerin haritacısıyım ben." Aldığı bu cevap karşısında şaşıran Reis, kendisinin de haritacı olduğunu ve dünyadaki her çeşit haritayı topladığını söyler. Kendisinin de harita çizdiğini anlatan Reis, Akdeniz'i çizdiğini ancak bu kadar çeşit harita toplamadaki amacının, "bir mapa mondo yani bir dünya haritası çizmek" olduğunu ifade eder.



Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır?

Yukarıda anlatılanlar, hikâye ile aşağıdakilerden hangisi arasındaki ilişkiyi gösterir? A) Mekân

3.

E) Konu - kurgu

B) Zihniyet

D) Tema

C) Yapı

E) Üslup

Kaynağı ne olursa olsun ----; karakter gelişimi ve inanılır bir hikâye kurulmasında ana unsurdur. Çoğu hikâye, merkezde bunun üzerinde döner. Mesela bir cinayet gizemi... Katil kimdi? Amacı neydi? "İyi" komiser onu yakalayabilecek mi? Mesela bir bilimkurguda... Kahramanımız yaratık ordusunu yenebilecek mi? Hikâye, roman, senaryo gibi metinlerde dengeli olarak kullanılırsa bu unsur, gerilim yaratır ve seyircisinin öyküyü takip etmesini zorunlu kılar.

A) Öğretici metinlere ait özellikler taşımaktadır.

Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

B) Olağan gerçeğin dışına çıkılmıştır.

A) kurgu

B) olay örgüsü

D) Düşsel anlatıma ait özellikler taşımaktadır.

C) mizansen

D) çatışma

E) Sanatsal metinlere ait yapı unsurlarına sahiptir.



E) tema

C) Sözcükler, genellikle, gerçek anlamıyla kullanılmıştır.

HİKÂYEDE TEMA VE KONU, ÇATIŞMA, ANLATICI 6.

Bir roman veya hikâyede, olayların okuyucuya, kimin gözünden ve ağzından ulaştığı sorusuyla ilgili kavramdır. Birer anlatım sanatı olan roman ve hikâye anlatılacak bir olaylar zinciri ile bunu kendi sözcükleriyle okuyucuya sunacak bir anlatıcıdan oluşur. Bu yüzden anlatıcı, roman ve hikâyenin bir parçasıdır. Baştan sona konuşma biçiminde geçen roman ve hikâyelerde bile bir anlatıcı bulunur. Onun niteliği, edebî türlerin bütün anlatım özelliğini etkiler.



Bu parçada, anlatımdaki hangi öge üzerinde durulmuştur? A) Üslup

7.



B) İçerik

D) Bakış açısı

Trene daha bir buçuk saat vardı. Bütün kafile, istasyonun arkasında büfe vazifesini gören bakkal kulübesinin hemen eşiğinde alçak iskemlelere oturmuş, içeride hazırlanan çayı bekliyordu. Hepsinin yüzünden son üç günün yorgunluğu akıyordu. Uykusuzluk, mahmurluk bütün yüzlerde sert, ince, sanki tutkaldan bir maskeye benziyordu. Bununla beraber hepsi yine uyanık, canlı, birbirine karşı az çok nazik ve bu son fırsatların anını kaçırmamaya azimli idi. Hemen hepsi bir lahza bir uykuya iner gibi hafızasına dalıyorlar, bir şey unutup unutmadığını düşünüyorlar, icabında küçük defterlere, paltonun, ceketin ceplerinde telaşla araştırdıkları kâğıtlara bakıyorlar, sonra yanı başındakinin kulağına ve bakışlarına kısa fısıltılarla akıyorlardı. Bu baş başa fısıltılar dışında, arada bir verilen küçük kaş göz işaretleri, hatırlatan, ısrar eden, şüpheyle düşünen yahut vadeden bakışlarla uzaktan uzağa, şüphesiz birincisinden biraz daha dağınıktı.



Bu parçanın anlatımı ile ilgili olarak aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

E) Dil

(I) Hikâyelerde anlatım farklı şekillerde olabilir. (II) Hikâye kahramanlarının birinin ağzından yapılan anlatım, birinci kişili anlatımdır. (III) Yazarın ağzından anlatılanlar ise üçüncü kişili anlatımdır. (IV) Örneğin "Oradan trene binerek hemen Eskişehir'e gittim." cümlesinin geçtiği bir hikâyede üçüncü ağızdan anlatım seçilmiştir. (V) "Sevim, bu olayın sonuçlarını kestirmeye çalışıyordu." cümlesinin geçtiği bir hikâyede ise birinci ağızdan anlatım vardır.

A) I ve II

B) II ve III

D) III ve IV

A) Bir tren istasyonunda beklemekte olan insanlar anlatılmıştır. B) Güçlü bir çatışma ögesi görülmemektedir. C) Zaman ve mekân ögesi belli ölçüde bulunmaktadır. D) Herhangi bir kahraman öne çıkarılmamıştır. E) Gözlemci anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır.

10. Bu adam; Giton, dolgun yüzlü, yanakları şişkin, dik bakışlı, kendine güvenir, omuzları geniş, göbekli, bakışı sağlam, yürüyüşü sert biridir. Konuşurken de kendine pek güvenir fakat karşısındakini hemen hemen hiç dinlemez. Ona sözlerini tekrar tekrar söyletir. Mendili kocamandır, burnunu gürültüyle siler, bağırarak hapşırır. Gündüz uyur, derin derin, herkesin içinde de olsa horlayak uyur. Yemekte, arabada yeri herkesten çok yer kaplar. Gezintilerde hep ortadadır, o durursa durulur, yürüyünce yürünür. Ona uyar herkes, isterse konuşanın sözünü keser. Fakat onun sözü kesilmez, o istediği kadar söyler ve söylediği kadar dinlenir. Herkes onun düşüncesindedir. Verdiği haberler doğrudur. Oturunca koltuğa gömülür. Bacak bacak üstüne atar, kaşlarını çatar, şapkasını birden arkaya atarsa bu; iddialı, kendini beğenmiş, küstah bir alnı ortaya çıkarıyor demektir. Öfkelidir, sabırsızdır, iddiacıdır, şakacı, küstah, inatçı, gevşek, ahlak konusunda zayıftır. Kahkahalarla güler, politikacıdır, gizli işleri vardır; kendisinin değerli olduğuna inanır.

C) II ve IV

E) IV ve V

8. Aşağıdaki parçaların hangisinde anlatıcı, olayları ilahi (hâkim) bakış açısıyla aktarmıştır? A) Durmadan yağan yağmur, çabuk yürümesine engel oldu. Geçtiği dağlarda kaynaklar sel olmuş; dereler, ırmaklar hâline gelmişti. Yolcu, değneğine dayana dayana ırmağın kenarına geldiğinde karşısına yıkık bir köprü çıktı. B) Nikoli'nin oltasının yemini kuyruğuyla sarsmakta olan Sinagrit Baba, Nikoli'nin bir kusurunu arıyordu. "Onda kusur mu yok?" diye düşündü. Evvela acımasızdı. Sonra ahlaksızdı. Kendini düşünürdü ama cesurdu. C) Bir gece benim sıramdı. İlk önce aşağıdan, Köse Hüseyinlerin tarlasından, tüfek atıldı. İki domuz vurmuşlar. Sonra Zekeriya bir el attı. Gece yarısı horozlar öttü. D) Gecenin karanlığında derenin şırıltısı, baykuş seslerine karışıyordu. Birkaç saat önce yaktıkları ateş neredeyse sönmüştü. Genç adam dışında herkes uykuya dalmıştı. E) İçeride geçitler kızıl meşale ışığıyla aydınlanmıştı ve muhafızlar dönen, birbirini kesen, yankılı patikalarda uygun adım yürürken şarkılar söylemekteydi.

07

9.

C) Biçem

Yukarıdaki parçada numaralanmış cümlelerin hangilerinde bir bilgi yanlışı yapılmıştır?

9. Sınıf / Türk Dili ve Edebiyatı



Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez? A) Kahramanın kişiliği ve çevresindekilere karşı tutumu üzerinde çatışma oluşturulmuştur. B) Bir olay örgüsü henüz oluşmamıştır. C) Zaman ve mekân ögeleri belirtilmemiştir. D) Hâkim anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır. E) Konusu, kibirli ve uyumsuz bir adamın yalnızlığıdır.

9

TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI

08

C E VA P L A R

8

7

6

5

4

Soru

3

2

1

AD SOYAD

0

Numara

9. Sınıf

A B C D E

Soru

A B C D E

Soru

1 2

6 7

11 12

3

8

13

4 5

9 10

14 15

A B C D E

HİKÂYE TÜRLERİ - HİKÂYEDE KULLANILAN ANLATIM TEKNİKLERİ 1. Durum ve olay hikâyeleriyle ilgili olarak aşağıdaki-

4.

Yine öyle iri kasketli ve iri belli, iri kara gözlü, kocaman gövdeli dağı andıran adamlar, istasyonda buğday çuvallarını sırtlayacaktı. Bu sinsi yağmur, kasımpatıları parlatmıştır. İstasyon bahçesinde masalar, sandalyeler kalkmıştır. Yalnız o düşünceli ihtiyar akasyalar... Madenî ışıltılar yayarak uzanan raylar arasında kömür toplayan, burunlarını ve bol pantolonlarını çekerek, esmer yüzlerinde beyaz dişlerini göstererek aniden gülüveren çocuklar olacak mıydı? Bir fayton kiralamalıydı. O kemikleri çıkmış sıska atları, eski ve buruşuk körüğü, iki yanında asılı asırlık kandilleri ve tütün sarısı bıyıklarını burup mütevekkil bekleyen sürücüleri görmeliydi.



Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerden hangisi söylenemez?

lerden hangisi söylenemez? OK00-09.05KT018

A) Olay hikâyeleri olay ağırlıklıyken durum hikâyelerinde hayatın bir kesiti yer alır. B) Durum hikâyelerinde hikâye sona erdiği zaman her şey bitmiş sayılmaz çünkü hikâyenin sonucu çoğu zaman okurun hayal dünyasına bırakılır.

Lise

C) Her iki hikâye türünde de giriş, gelişme, sonuç bölümleri mutlaka bulunur. D) Durum hikâyeleri, yoruma açık olduğu için her okur üzerinde farklı çağrışım ve izlenim uyandırılabilir. E) Olay hikâyelerinde güçlü çatışmalar yaratılırken durum hikâyelerinde çatışma ögesi öne çıkarılmaz.

A) Örneklerle konu zenginleştirilmiştir.

2.

I. Olay, kişi, zaman ve mekân, anlatımın esas unsurlarıdır.



II. Bir olay çevresinde gelişir.



III. Okuru bilgilendirme ve aydınlatma amaçlanır.



IV. Anlatımda ilahi, kahraman ve gözlemci anlatıcının bakış açısı kullanılabilir.



V. Varlıkların göz önünde canlandırılabilmesini amaçlar.



Yukarıda verilenlerden hangileri öyküleyici anlatımın özelliklerinden değildir? A) I ve II

3.



B) II ve III

D) III ve V

C) II ve IV

B) Betimleyici anlatımdan yararlanılmıştır. C) Eylem cümleleri kullanılmıştır. D) Benzetmeye yer verilmiştir. E) Kişileştirmeden faydalanılmıştır.

5.

Gümüş gibi parlayan bu güzel kaşağının dişlerine baktım. Çok keskin, çok sivriydi. Biraz köreltmek için duvarın taşlarına sürtmeye başladım. Dişleri bozulunca yeniden denedim. Gene atların hiçbiri durmuyordu. Kızdım. Öfkemi sanki kaşağıdan çıkarmak istedim. On adım ilerdeki çeşmeye koştum. Kaşağıyı yalağın taşına koydum. Yerden kaldırabildiğim en ağır taşı bularak üstüne hızlı hızlı indirmeye başladım. İstanbul'dan gelen, üstelik Dadaruh'un kullanmaya kıyamadığı bu güzel kaşağıyı ezdim, parçaladım. Sonra yalağın içine attım.



Ömer Seyfettin'in Kaşağı adlı hikâyesinden alınan bu metinde olduğu gibi, hikâyelerde aşağıdaki anlatım türlerinden en çok hangileri kullanılır?

E) IV ve V

Varlıkları görünür kılma, onları sözcüklerle canlandırmadır. Özellikle öykü ve roman türlerinde yaygın olan bir anlatım biçimidir. "Yüzünde acı bir gülümseme ve çalışmaktan doğabilmiş hafif bir kırmızılık vardı." diye başlayan bölümde haksızlığa uğrayan bir insanın durumu anlatılıyor. Adamın haksızlık karşısında duyduğu şaşkınlık, acı, zavallılık, yüz ifadesi elle tutulurcasına canlı ve etkili bir biçimde veriliyor. Bir ressamın çizgileriyle veya bir fırça darbesiyle yaptığı canlandırmayı bir yazar da burada olduğu gibi sözcüklerle yapıyor. Sözcüklerle çarpıcı, sarsıcı bir tablo çiziyor. Bu parçada açıklaması yapılan anlatım biçimi aşağıdakilerin hangisidir?

A) Kanıtlayıcı anlatım - açıklayıcı anlatım B) Destansı anlatım - düşsel anlatım C) Öğretici anlatım - emredici anlatım

A) Kanıtlayıcı anlatım

B) Öyküleyici anlatım

D) Öyküleyici anlatım - betimleyici anlatım

C) Açıklayıcı anlatım

D) Tartışmacı anlatım

E) Öğretici anlatım - mizahi anlatım



E) Betimleyici anlatım

HİKÂYE TÜRLERİ - HİKÂYEDE KULLANILAN ANLATIM TEKNİKLERİ 6.

“Anlamıyor musun? Yalnız gürültü istiyorum.”



“Pekâlâ beyim.”



Sonra diğer subaylara döndü:



“Siz de bütün askerlerinizi savaş düzeniyle bunlara yaklaştırın. Mümkün olduğu kadar çok gürültü yaptırın ‘Heya, mola…’ çektirin. Angarya naraları attırın. İş türküleri söylettirin.”



9. Sınıf / Türk Dili ve Edebiyatı

8.

Hikâye ve romanlarda, olay akışı "anlatıcı" tarafından sağlanabileceği gibi kahramanların aralarında konuşmalarıyla da sağlanabilir. İşte anlatmaya bağlı edebî metinlerde, olay akışının olayı yaşayanların söyleşmeleriyle gerçekleştirilmesine dayalı tekniğe - - - - tekniği adı verilir.



Bu parçada boş bırakılan yere aşağıdakilerin hangisi getirilmelidir?

İhtiyar topçubaşı gibi subaylar da çavuşlar da bu emirden bir şey anlamadılar. Fakat onlar anlamadan yapmasını pek iyi bilirlerdi.

A) bilinç akışı B) monolog



“Baş üstüne, baş üstüne…”

C) diyalog



“Haydi ama çabuk…”

D) betimleme



Hepsi iki adım ayrılınca sisin içinde görünmez oldular. Arslan Bey tepinen atına binince yuları tutan kâhyasına: “Sen de koş, yanına bir adam al, gerideki Değirmenli Çiftliği’nde biriktirdiğim elli mandayı hemen buraya sür. Burca giden yolun yanında hazır tut… Orada beni bekle. Haydi!”

E) öyküleme



“Baş üstüne…”



“Ama çabuk…”



Bu hikâye kesitinde, aşağıdaki anlatım tekniklerinden hangisi öne çıkmıştır? A) İç diyalog

B) Diyalog

C) Öyküleme

D) Betimleme



08

9.

Atını çevirip aşağı ovaya baktı. Bir geniş yayla parçası, bazı yerlerde yeşilimsi, bazı yerlerde sarımtırak ve ufuklara doğru mor renklerle dalga dalga olabildiğine uzanıyor, yayılıyordu. Göz, ilk bakıştan itibaren bu toprak dalgalarını takip etmekten yoruluyor ve yüreğe bir gurbet acısı çöküyor. Selma Hanım'a da öyle oldu ve başını Ankara'dan yana çevirdi. Ankara, taş ve toprak yığınlarından yapılmış bir kabataslak barakayı andırıyordu.



Bu parçanın anlatımı için aşağıdakilerin hangisi söylenemez?

E) Gösterme

A) Öyküleyici anlatım özelliği vardır. B) Varlıkların ayırt edici özelliklerine yer verilmiştir. C) Karşılaştırma yapılmıştır.

7.



Kadın pencerenin önüne oturmuş, ay ışığında tenha mezarlık yollarını seyrediyor ve bir yandan ağlayıp bir yandan dua ediyordu. Şerbetçiden sevinç içinde ayrılmış, yolda "kara bir günümüz olursa" diye koynunda sakladığı iki buçukluğu bozdurmuş, günlerdir kursağına doğru dürüst bir şey gitmeyen o maviş Semahatçiği, o küçücük kızı için, kömür, pirinç, salata, yağ almıştı. O hızla eve gelmiş, odanın harap tahtalarını gıcır gıcır silmiş, eski konsolun çatlak aynasını parlatmış, toz içindeki koca taşlığa kova kova suları devirip sıkıca süpürgelemiş, bahçeyi sulamıştı.

D) Benzetmeye başvurulmuştur. E) Somut ifadelere yer verilmiştir.

10. Neden susuyorum ki... Bencil ve sorumsuzsun desem, tıpkı onun benim kusurlarımı pervasızca yüzüme yüzüme söylemesi gibi ben de ona söyleyiversem! Önce duraksar herhâlde, şaşırır çünkü. E, normal tabii, ben hiç böyle şeyler yapmadım ki... Ama, eminim, kendini hemen toparlar ve asla kabul etmez söylediklerimi. O zaman konuşmamın bir anlamı var mı? Var tabii! Neden kendini kusursuz sansın ki?

Bu parçanın anlatımı için aşağıda verilenlerden hangisi yanlıştır? A) Olay akışında geriye dönüş söz konusudur. B) Hâkim anlatıcının bakış açısıyla yazılmıştır. C) Öyküleyici anlatımdan yararlanılmıştır.

Bu hikâye kesitinde öne çıkan anlatım tekniği aşağıdakilerin hangisidir?

D) Kimi varlıkların ayırıcı özellikleri verilmiştir.

A) İç diyalog

B) Gösterme

E) Diyalog tekniğinden faydalanılmıştır.

C) Betimleme

D) Öyküleme





E) Diyalog

Get in touch

Social

© Copyright 2013 - 2024 MYDOKUMENT.COM - All rights reserved.