Story Transcript
1
Abrul: Nisan ayı. Ahuru: Yatay. Ağlu: Bir evin önünde, arkasında, yanında bulunan açık alan. Ağrı : Yönünden, tarafından Ağşak: Yün eğirceği. Ağzı bek : Sır vermeyen. Ahiretlik : Yakın arkadaş.
2
Alaf: Hayvanların yemesi için hazırlanan mısır sapı. Aliya: Ağlıyor anlamında bir söz. Avu: Zehir.
Ano: Şaşkınlık bildiren bir söz. Anşa: Ayşe. Aralamak: Yer açmak. Aura: Orası.
3
Avara: Boş durmak, bir şey yapmamak. Aygaz: Üstünde yemek pişirilen, ısıtılan yer, ocak. Alaymatay: Hep beraber. Ayuk :Artık
4
Badal: Merdiven. Bayır: Dik, yamaç. Beş bıyık: Muşmula. Bertilme : Ezilme. Bıldır: Geçen sene. Bıyıl: Bu sene. Bibi: Hala.
5
Boyna: Sürekli. Bozo: İneğin yavrusu, dana. Böön: Bugün. Bööce: Bu gece. Bölce: Fasulye. Buağa: Baba. Buda: Ağacın dallarını kesmek.
6
Bura: Ön taraf. Buymak: Üşümek. Bürün: Yarından sonraki gün.
7
Ceyran: Elektrik. Cööz: Ceviz. Cıbır : Çıplak, züğürt kişi Cıbbık: Alkış. Cılga : Tek kişi geçebilecek yol. Cılgıdır: Zayıf. Cımbış : Eğlence.
8
Cıvık : Çok sulu. Cızık: Çizgi. Cızlavat: Lastik ayakkabı.
9
Çalı: Küçük, çatallı ağaççık. Çardak:Tarla ya da bahçede dört direk üzerine yapılan gölgelik. Çarık: Deriden yapılmış ayakkabı. Çekişmek: Ağız kavgası yapmak. Çevrük : Etrafı çevrili küçük bahçe. Çember: Baş örtüsü. Çimmek: Banyo yapmak.
10
Çise:İnce yağmur. Çit : Ağaçtan örme bahçe korumalığı. Çite: Örgü şişi. Çitimek : Yırtık ve delikleri örmek. Çor : Çok tuzlu. Çökelek: Ayranın kesilmesiyle yapılan peynir. Çuvaldız: Büyük iğne.
11
Dağnamak: Birinin arkasından konuşmak, birini ayıplamak. Dallama: Kara lahanayla yapılan bir yemek çeşidi. Daş: Taş. Daru: Mısır. Davun: Sİnirlenince söylenen bir söz. Veba hastalığından gelmektedir. Demlik: Çaydanlık.
12
Diyelmek: Bir yerde beklemek. Divan: Arkası olmayan divan. Dolak : Kaşkol. Döş: Göğüs, bağır. Döşek: Yatak.
13
Döşeme: Kara lahanayla yapılan bir yemek. Duvak: Gelinin başını ve yüzünü kapatmaya yarayan örtü. Dünürcü: Dünür için gidenler. Dürmek: Katlamak. Düve: Genç inek.
14
Een: Elbise. Eğiş : Ekmek veya köz çeviren demir. Eğleşmek: Oturmak. Elleme: Belki anlamında kullanılır. Emişik : Süt kardeşler. Emme: Ama, fakat.
15
Emmi : Amca. Entari: Kadın elbisesi. Enük: Köpek yavrusu. Erinmek : Üşenmek. Erincek : Tembel, üşenen. Etekçek: Etek. Eteklik: Etek.
16
Erük: Erik. Eşük: Kapı girişi. Evvel güz ayı: Geçen sene. Eymek : Acele etmek.
17
Ferik: Tavuklarda horoz olmayan piliç. Fındık ayı: Fındık toplama zamanı, ağustos ayı. Fırakdu: Bahçe çevresinde tahta korkuluk. Fırdolayı: Çepeçevre sarmak. Fısıradak: Herhangi birşeyin yerine rahatca olması. Fistan: Tek parça kadın giysisi.
18
Gafa: Kafa. Galbur: İri gözlü büyük elek. Ganca: Çengelli iğne. Ganaviz: Mavi renk. Garakış: Kış mevsiminin en zor günleri. Gartopu: Patates. Gaspane: Kasıtlı olarak. Gaşoo: Kaşağı. 19
Gaynar: Sıcak. Gelo: Büyük fare. Gazma: Kazma. Gı: Kız. Gıdık: Küçük sepet. Gıldır gıldır : Ağır ağır. Gırgır: Yük taşımak için kullanılan küçük taşıt.
20
Gidişme : Kaşınma. Gilik: Peynir kalıbı. Girebi: Ucu eğri küçük balta. Gocuk: Ceket. Goç ayı: Kasım ayı. Goğoz: Aralık bırakma. Goruk: Delik fındık.
21
Gopça: Düğme. Gostil: Patates. Göden: Kurbağa. Göcek: Fındık toplama kabı. Göğermek: Morarmak. Göğnümüş: Olgunlamış. Göze: Su kaynağı.
22
Gursak gaynaması: Mide yanması. Guz: Güneş almayan yer, kuzey. Guzine: Soba. Gübür: Pislik. Gücük: Şubat ayı. Güğüm: Bakır su kabı. Gülk: Kuluçkaya yatan tavuk. Güvermek: Yeşillenmek. 23
Hambar:Genellikle tahıl saklanan yer. Hayat: Evin giriş salonu. Hark : Küçük su karığı. Höselleme: Çok pişirmeme. Hatma: Fatma. Haral : Büyük çuval. Hışır: Eski, kullanılmaz.
24
Haral: Büyük çuval. Heç: Hiç anlamında kullanılır. Hışır : Eski, kullanılmaz. Hingirik: Oyalanma. bekleme. Holtak: Büyük.
25
Ikbal : Şans. Ilıncak: Salıncak. Ilıştırmak: Sıcak suya soğuk su koymak. Irganmak: Hareket etmek. Irak: Uzak. Işkın: Küçük fındık fidanı. İbrik: Su ve benzeri sıvıları koymaya yarayan, kulplu ve emzikli kap.
26
İkileme: Patatesin ikinci defa kazılması. İleen: Leğen. İlenger: Tava kapağı. İlmek: Düğüm, çözülebilir şekilde bağlama. İmece: Bir çok kimsenin toplanıp bir işi görmesi. İstavroz: Eylül ayı. İşmar: İşaret etmek.
27
Kartopu: Patates. Kara Baldırcan: Kef : Dağların eteğindeki yol, kenar, uç. Keltek: İyi davranmak. Kesmük: Meyvenin yenmeyen kısmı. Kevük: Mısırın koçanı. Keşik: Sırayla iş yapma. Keyf olmak: Mutlu olmak. 28
Kırmızı Baldırcan: Domates. Kiraz Ayı: Haziran ayı. Kopça: Düğme. Kuşluk: Sabah ile öğle arası vakit. Külek: Kürek. Kürümek: Temizlemek. Küt: Sakat, kötürüm. Kütmek: Tabure. 29
Mada: Mide, iştah. Mahna : Bahane. Methetmek: Övmek. Mık: Çivi. Mıkır: Cimri. Mil: Örgü örmeye yarayan alet. Musluk: Mutfak tezgahı. Muzur: Yaramaz. 30
Nöle: Nasıl. Nacak: Baltanın küçüğü. Ninük: Yemeği yapılan bir ot çeşidi. Niza : Dava, çekişme, kavga.
31
Ocak: Sobanın etrafı. Fındık topluluğu. Oğmak: Ayran yada süte ekmek doğrama sonucu meydana gelen yiyecek. Okarı: Yukarı. Orak Ayı: Temmuz ayı. Oturaklı : Ağır başlı kimse.
32
Öbek : Toplu halde. Öğner : Ekin tarlasında şahısların biçilmek üzere önlerine aldıkları kısım. Ökleme : Hayvanların yayılması için bağlama. Örs: Tırpan dövme aleti. Öton: Önceki gün. Öteki yanı: Öteki taraf.
33
Palan :Eski. Panca: Kara lahana. Pasa: Sürekli. Pee: Duvar, taş yığını. Petek: Çeşme. Penye: İnce, uzun kolu elbise. Peşkir: Havlu.
34
Pıtırak : Dikenli bir çeşit yabani ot. Pıtlak: Mısır. Pilla Böcük: Uğur böceği. Pisik : Kedi. Pontol: Pantolon. Porsuk: Saçı dağınık.
35
Puar: Çeşme. Pünnek: Kümes.
36
Sacayak : Ocakta kazan altına konulan demir ayak. Sadır: Sidik. Sal: Tabut. Samanlık: Hayvanların yiyecek saklama yeri. Sarı Baldırcan: Domates. Saruncalı: Eşek arısı. Saray: Sera.
37
Sayfan: Çardak. Sazak : Bataklık. Seben: Üstünde yufka açılan tahta. Sekmen: Tabure. Setme: Susmak anlamında kullanılır. Seyirtmek : Koşmak.
38
Sıçan: Fare. Sıyırma: Soymak. Silkeleme : Ağacı sallamak, armutları toplamak. Sine: Sofra. Sivişmek : Saklanmak, kaybolmak.
39
Sitil : Büyük bakır bakraç. Soğukluk : Soğuk içecekler. Soluğan: Soluk soluğa kalma. Sora: Sonra. Sömek: Pasaklı, pis. Su ter içinde kalmak: Terlemek.
40
Şaplak : Şamar, tokat. Şilek : Şapak. Şire: Pekmezin pişmemiş hali. Şüpe: Musluk.
41
Taa Aura: Orası. Talla :Tarla. Tam: Hayvanların kaldığı yer. Tavan: Evin üst bölümü. Terek : Raf. Teyp: Radyo. Tıkıl :Yuvarlak.
42
Tırmık : Harman aleti. Tiyen: Sincap. Tokmak: Çarpmak. Tomman: Pijama. Tor: Acemilik. Tömentö: Ot yığını. Tömzek: Hayvan kemresi atılan yer.
43
Tutak : Tencereyi iki tarafından tutmaya yarayan bez. Tünemek : Tavukların uyuması. Türlü: Sebze yemeği.
44
Uğduma: Sebze yemeği. Uğra: Gelmek anlamında kullanılır. Uğmaç: Un çorbası. Ukarsı: Yukarı. Umuk : Ilık. Urası: Orası.
45
Übrük: Su koymaya yarayan kap. Ümük : Gırtlak. Üssün: Hüseyin.
46
Yal: Artık yemek. Yalak: Çukur. Yan: Sağ, sol anlamında kullanılır. Yama : Dik yer, yokuş, yamaç. Yamalık: Bez. Yapoo : Koyun yünü, yapağı.
47
Yavan : Yağsız, kuru. Yayuk: Tereyağı yapılan kap. Yaylım : Hayvanların otlak yeri. Yazlık: Salon. Yeykin: Kızıl ağaç. Yelemük: İnce elbise.
Yelikmek: Şımarmak.
48
Yıpıl yıpıl etmek: cismin ya da görüntüsünün periyodik olarak sallanma ya da gidip gelme hareket. Yiğrenç: Çok çirkin. Yoka :Sığ,derin olmayan. Yumuk : Kapalı. Yummak: Gözleri kapatmak.
Yunmak : Çimmek, banyo yapmak. 49
Zahra : Zahire, tahıl ürünleri. Zaanç: Nazlanmak. Zay: Boş. Zebella: İriyarı.
Zefil : Bakımsız. Zemheri: Aralık ayı. Kışın en şiddetli zamanı. Zopa: Dayak. 50
51