Demet-iz Flipbook PDF


60 downloads 104 Views 14MB Size

Recommend Stories


Porque. PDF Created with deskpdf PDF Writer - Trial ::
Porque tu hogar empieza desde adentro. www.avilainteriores.com PDF Created with deskPDF PDF Writer - Trial :: http://www.docudesk.com Avila Interi

EMPRESAS HEADHUNTERS CHILE PDF
Get Instant Access to eBook Empresas Headhunters Chile PDF at Our Huge Library EMPRESAS HEADHUNTERS CHILE PDF ==> Download: EMPRESAS HEADHUNTERS CHIL

Story Transcript

1 SÜRELİ EDEBİYAT VE FİKİR DERGİSİ OCAK 2023 demet Batıkent Şehit Demet Sezen KAİHL Ortaokulu Fikir & Edebiyat Dergisi Geleceğe İZ bırakıyoruz. Serap ŞANLI Begüm YOLDAŞ Belemir ARSLAN Ceyda POTURNAK Zübeyda DİŞLİOĞLU Sümeyye UYAR Merve AKTAŞ Elif Neva HASTAOĞLU Eflal Zümra KARACA Elif UÇKUN İbrahim ÖZERDEM Elif SELİMOĞLU Reyyan Zeynep KARAKOYUNLU Zeynep Zülal KINACI Zeynep Simay COŞKUN Zeynep Sema KARAGÖZ Betül SEYREK Asya Mina DOLAŞ Zeynep EROL Fatma AYHAN Hatice Serra TAMA Hurilay ALTUNAY Hifa GÜL Hurilay ALTUNAY Hatice Kübra ÖZTEKİN Ayşe GÖKMEN Hatice Rümeysa SERTKAYA Berranur AKDOĞAN


1 SÜRELİ EDEBİYAT VE FİKİR DERGİSİ OCAK 2023 Her hakkı saklıdır. Bu dergide yer alan yazı, şiir ve fotoğrafların elektronik ortamda dahil olmak üzere çoğaltılması Batıkent Şehit Demet Sezen KAİHL'in iznine tâbidir. Yazılı izin olmadan kullanılmaz. DEMET-İZ B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K A İ H L O R T A O K U L U F İ K İ R & E D E B İ Y A T D E R G İ S İ İbrahim ÖZERDEM Türkçe Öğretmeni [email protected] TASARIM&GRAFİK KENTKOOP MAH. 1867 CAD. NO5/1 YENİMAHALLE / ANKARA http://batikentsehitdemetsezenkaihl. meb.k12.tr ADRES İbrahim ÖZERDEM GENEL YAYIN YÖNETMENİ Serap ŞANLI Elif UÇKUN Fatma AYHAN Ceyda POTURNAK İbrahim ÖZERDEM Mehtap ÖZARTAN Burcu Sabuncu GÜRGEN Ayşe GÖKMEN YAYIN EKİBİ Selam kelimesi dünya ve ahirette sıkıntılardan kurtulmak , esenliğe kavuşmak anlamına gelmektedir. Efendimiz şöyle buyurmuşlardır: “İman etmedikçe cennete giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olamazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir işi size haber vereyim mi? Aranızda selamı yayınız. (Müslim , İman 93) Selam, karşılıklı iyi niyet, kardeşlik ve sevecenlik duygularını uyandırır. Tarih boyunca her milletten her dinden insan selamlaşmanın kendince bir yolunu bulmuştur. Nisâ suresinde geçen “Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeli ile mukabele edin veya verilen selamı aynen iade edin. “ ayetinde iyi niyet, karşılıklı iletişimin önemi ve kardeşlik duyguları yine perçinlenmiştir. Birbirimizi anlamak, ortak değerlerde buluşmak, muhabbete davet etmek, selama icabet etmek hem içinde bulunduğumuz sosyal hayatın hem de dinimizin gereğidir. Sizi en derin sevgi ve muhabbetimizle selamlayarak , kalbimizden kalemimize akanları paylaşmaya davet ediyoruz. Her daim sevgiyle… Selamlama Serap ŞANLI Türkçe Öğretmeni


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Bismillahirrahmanirrahim. Sözlerime kendimi bilip, anlayıp da ilk hatırladıklarımla başlayacağım. Allah’ın rahmetiyle sunulan göz ve gönül penceresinden bakmayı öğrendiğimde, dünyanın en güzel insanlarını -ailemi- gördüm. Rabbime hamd ediyorum ki bana nasip ettiği, beni mükafatlandırdığı aile ile giderek kendimi daha iyi tanıyıp hissettiklerime bu sıcak yuvada anlam buldum. Namazı tam da orada tanıdım, sevdim ve onları taklit ederek namaza başlamaya niyet ettim. Zaman içerisinde fark ettim en doğruyu. Ve yine zaman içerisinde öğrendim eksik kalan her şeyi. İmam hatipli olmanın da etkisiyle farkına vardığım tüm gerçekleri önüme kattım. İşte o zaman namaz gönlümdeki yerini buldu. Anladım ki namaz, Allah’ın huzuruna geçip onunla konuşmakmış meğer. Bu konuşma belli bir edep ve adap üzerine olmakla birlikte gönülden hissetmeyi de gerektirirmiş. Bakara Suresinin 45. ayetinde buyurulduğu üzere namaz, “Allah’a duyduğu derin saygıdan kalbi ürperenlere ağır gelmez.” ve başımı secde ile buluşturduğum her vakit bilirim ki Rabbimin derin şefkati ısıtır yüreğimin her zerresini. Yine Ankebut Suresi 45. Ayet buyurur, “Namazı dosdoğru kılan hayasızlıktan ve kötülükten korunmuştur.” Bu ayet ile daha da iyi anlıyorum ki, Rabbim bana namazı hediye ederek her zaman varlığını hissettiriyor, huzuruna her çıkışımda kalbimi yumuşatıyor, beni ve sevdiklerimi her türlü kötülükten sakındırıyor. Peygamber Efendimizin Hz. Muhammed’in (sav.) “Beş vakit namazın misali, sizden birinizin kapısı önünden akıp giden ve her gün içinde beş defa yıkandığı bol sulu bir ırmak gibidir.” sözü ile namazı hayatımın baş köşesine koymanın beni tertemiz bir kul yapacağını çok iyi anlıyorum. O halde, beni Rabbim ile buluşturan, konuşturan her türlü sıkıntıma derman olan, beni doğru yoldan ayırmayan çocukluğuma, gençliğime tüm hayatıma en güzel şekli vermemi sağlayan ve bana iki cihan saadetini yaşatan yüce Allah’ımın en güzel hediyesi, gönül sözüm ruh özüm, huzurumun anahtarı namazı hiç bırakmamalı, alnımı secdeden ayırmamalıyım. Elif SELİMOĞLU N A M A Z H U Z U R U N A N A H T A R I "Namaz" konulu kompzisyon yarışması birincisi .


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Namaz Başladım tekbir ile namaza. İlk adımı attım O'nunla. Aldım tespihimi bir yana. Kavuştum yüce Mevlaya. Gönüllerin ilacı Gönül evinin direği Yüzlerin nuru Cennetin anahtarıdır namaz Nefsini koruyan Eşitliği sağlayan Huzuru getiren Allah'a uzanan yoldur, namaz. Müminler namaza başlayınca Gönüller huzurla dolunca Sevaplara ulaşınca Kapanır tüm borçlar Açılır tüm kapılar Dolar tüm kalpler Allah'a ulaşınca Hurilay ALTUNAY Hurilay ALTUNAY VAKTİ KUŞANMAK


O halde şunu diyebiliriz, bu geminin kaptanı sizlersiniz. Aklın ve bilimin gemisi mürettebat ve yelkenlerin kusursuz uyumu ile hep ileriye gider. Böylece sorunsuz yolculuğunuz başlamış olur. Hepinize yaşamınız boyunca rüzgarın doğru yerden esmesini yolculuklarınızın kusursuz olmasını temenni ederim. B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U YOLCULUK CEYDA ÖĞRETMEN'DEN İLETİ Duygularınız ve düşünceleriniz, yolculuğunuzdaki en mühim yardımcılarınızdır aslında. Akıl ve bilim gemisinin büyük dalgalardan ve fırtınalardan etkilenmemesinin anahtarıdır bir noktada. Yolculuğunuz sırasında, ruhunuzda beslediğiniz ve büyüttüğünüz size rehberlik eden duygularınız mürettebatınızın uyumu açısından önemlidir, unutmayın! İyi ahlak ve imanı yüreğinde taşıyan herkes duygu ve düşüncelerinde de tutarlıdır. Tutarlı olmak ancak uyum ile mümkündür. O vakit, yelkenleri açıp mürettebatınızın yardımı ile gemiyi yürütme vakti gelir. Ancak yelkenlerinizi yani duygu ve düşüncelerinizi tam rüzgara doğru çevirirseniz- burada anlatmak istediğim özünüzdeki duygulardan ve düşüncelerden uzaklaşırsanız- yelkenleriniz pırpır etmeye başlar, tekneniz yavaşlar ve sonunda geri hareket etmeye başlarsınız. Sevgili Öğrenciler, Hayat uzun bir yolculuk, bu yolculukta her zaman en iyiye ve doğru olana ulaşmayı hedeflemek hem insani hem de akademik yaşantılarınız açısından çok kıymetlidir. Yolculuklarınız sırasında size eşlik eden her unsur çok önemli ve kritiktir. Şimdi düşünelim öyleyse, aklı ve bilimi bir gemi olarak hayal edin. Edep, adap ve iman ise geminizin mürettebatı olsun. Yelkenler sizin duygu ve düşüncelerinizdir. Tüm bunlar bir uyum içerisinde olursa ancak o zaman yolculuğunuz da yolunuz da keyifli hâle gelir. Akıl ve bilim gemisinde başlayan yolculuk, iyi ahlak ve imanın yardımı ile varacağı noktaya ulaşır. Bir şeyi atladık sanki değil mi? Evet, dediğinizi duyar gibiyim. Ceyda POTURNAK Türkçe Öğretmeni


Gelecege Bir B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Soğuk ve nemli bir sonbahar sabahı erken de sayılabilecek bir saatte uyandım. Yaşadığım küçük dairede pek de iyi bir durumda olmayan yatağımdan kalkıp, yüzümü yıkamak ve dişlerimi fırçalamak için lavaboya yöneldim. Daha sonra mutfağa gittim ve cebimden çıkardığım bir miktar parayı buzdolabımın para bölmesine yerleştirdim. Bölmeye koyduğum para ile alabileceğim tek yiyecek bir tosttu ama en azından su bedavaydı, böylece tostu su ile yiyebilecektim. Kahvaltımı yaptıktan sonra üstümü giyip bir iş bulma ümidiyle dışarı çıktım. Dört senedir işsizdim ve bir iş bulmam gerekiyordu. Devletin bana verdiği maaş giderek yetmemeye başlamıştı. Metroya bindim, yolculuk sırasında metroda benim gibi birçok insan olduğunu fark ettim. Hepsi teknolojinin vahşice gelişmesinden ileri gelen işsizlikten muzdaripti. Metroyu süren robotun daha önce bu metroyu süren insanı nasıl işsiz bıraktığı konuşuluyordu. Açıkçası insanlar bu robot teknolojileri hakkında başlarda insanların rahatını artırdığını düşünerek çok olumlu düşünüyorlardı ve mutluydular. Aslında birçok kişi hala robotları savunuyordu ve onlarla uyum içinde yaşıyordu ancak bunlar zengin ve iş-güç sahibi kimselerdi. Benim gibi işleri robotlar tarafından alınıp sefil bir hayata sürüklenen insanlar, bazen isyan ediyordu ancak bu çabalar robot polisler tarafından şiddet kullanılarak bastırılıyordu. Şimdi robot deyince aklınıza gri renkli basit robotlar gelmiş olabilir ama robotlar insanlar ile aynı görünüyor, yıllar geçtikçe görünüşleri değişiyor yapay olsa da mutluluk, kızgınlık gibi basit duyguları gerçekleştirebiliyorlardı. Onların robot olduğunu anlamak üzere üzerlerine düğmeler konulmuştu. Metrodan indim ve her zaman yaşamak istediğim hayatı yaşayan insanların bulunduğu bölgeye geldim Burada bazı tanıdıklarım da vardı ve birçoğu iş sahibi olmuş ve güzel bir hayat yaşıyorlardı. İçimde her ne kadar kıskançlık duygusu hissetsem de havada uçan arabalar ve kaykaylar dikkatimi dağıttı, ışınlanma portalları gibi birçok ilginç teknolojiler artık hayatımızdaydı ama maalesef onları kullanamazdım. İş aramaya başlamak için çarşıya gittim… Eve geldiğimde pek de mutlu değildim uzun bir süre iş aramama rağmen bir iş bulamamıştım. Yatağıma uzandım ve aklıma buralara nasıl geldiğim geldi . Sanırım ortaokulda iken Türkçe öğretmenimiz İbrahim Hoca bir hikaye yazmamızı istemişti. 2035 yılına ait bir hikaye ve ben bu zamanda yaşadıklarım gibi bir hikaye yazmıştım. Nereden bilebilirdim ki bu yazdıklarımın gerçekleşeceğini. 19 yaşımda iken sıradan bir iş yerinde bilgisayar mühendisi olarak az bir maaşla çalışmaya başladım. 21 yaşına kadar çalıştım ancak işim daha ucuza mal edilen ve sürekli çalışabilen bir robot ile son buldu. İnsanlık birçok şey geliştirdi. Mesela artık birisiyle görüntülü konuşmak için bilgisayarlara ve telefonlara ihtiyaç bulunmuyordu. Hologramlar ile görüşülebilirdi. Bazen devlet artık eski sürüm olan cihazları ucuza dağıtırdı. Gardırobumu ve buzdolabımı buradan aldım mesela . Uçan ayakkabılar ile dünya turu yapan insanların videoları ünlüydü , neredeyse ölmek üzere olan bir kişi için robotik organlar kullanılabilirdi ve bunun gibi birçok teknolojik gelişme vardı. Yataktan kalktım ve buz dolabına yöneldim. Devletin işsizlere verdiği maaş yatmıştı. Parayı yerleştirdim ve 1 tabak çorba ve ekmek aldım 1 bardak su ile yemeye başladım . Yemek bittikten sonra üstümü değiştirdim ve yatmaya hazırlandım , gözlerimi kapatmadan önce ise okuduklarınızı yazıyorum . Umarım yarın öncekilerden daha iyi bir üne uyanabilirim. Begüm YOLDAŞ İSTİLA


farkli bakis B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U 24 Eylül 2035 'te penceremden süzülen güneş ışığıyla ve robotum Simona' nın "Günaydın!" diyen sesiyle uyandım. Kahvaltımı her sabah olduğu gibi Simona hazırlamıştı. Kahve kapsülüm, yumurta kapsülüm ve su kapsülüm kahvaltımın vazgeçilmezleriydi. Sevimli robotum Simona kahvaltı saatimi asla kaçırmaz. Simona sahibine son derece sadık ve becerikli bir ev robotudur. Ona gerçekten çok alıştım. Yatağımı tek bir tuşla topladım. Çalışma masasına dönüşen yatağımda biraz çalıştım. Hızlıca giyindim ve odamdan çıkıp Simona'yla vedalaşıp yürüyen merdivenle uçan pembe arabamın yanına çıktım. Uçan pembe arabam oldukça konforlu tek bir komutla beni ofisime götürüyor. Bu aracın keyfini çıkarmayı başaramadan ofisime varıyorum. Hava trafiği yok denecek kadar az ve uçan aracım öyle hızlı ki ışık hızıyla iş yerimdeyim. Benim büyük bir fabrikam var. Fabrikamda çok ağır işler yapılıyor, ama çok az çalışan insan bulunuyor. O yüzden işlerin ne kadar ağır olduğu da ne kadar çok çalışıldığı da çok mühim değil. Bütün bu işlerimizi teknolojik makinalar ve robotlar yapıyor. Benim iş yerimde çok fazla insan gücüne ihtiyaç olmuyor. Sadece makinaları ve robotları yönetecek birkaç elemanla işleri hızlı ve kolay halledebiliyoruz. Fabrikada insanlığa fayda sağlayacak tıbbi cihazlar üretiyoruz. Bu cihazlar, eskiden çok zor tedavi edilen hastalıkların bile hızlıca şifasına vesile oluyor, hastaların gereksiz acılar çekmesini ve zaman kaybetmemelerini sağlıyor. Bu sayede insanlar hızlıca tedavi olup, hızlıca da iyileşiyorlar. Bu gün çalışırken aklım çok eski zamanlara gitti. 2022 yılında Batıkent Şehit Demet Sezen Kız AİHL Ortaokulunda 7. sınıfta okuduğum o güzel günlerimi hatırladım. Türkçe öğretmenimiz İbrahim Hoca tam da bu yılları hayal edip bir metin yazmamızı istemişti. Sanki o gün şimdiki yaşantımı görmüştüm. Bir sürü hayaller kurup onları yazmıştım. O hayallere ulaşmam çok kolay olmadı tabii ki. Daha ortaokuldayken derslerime çok çalıştım, başarılı olmak için çok emek harcadım. Allah'ın da dilemesiyle hayallerime ulaştım. Bu sayede güzel bir işe sahip oldum. Arkadaşlarımın pek çoğuyla artık daha rahat görüşüyoruz. Herkes başka şehir ve ülkelere gitmiş olsa da teknoloji sağ olsun. Işık hızı sayesinde istediğimiz zaman görüşebiliyoruz. Yine de okulumu ve o günleri çok özlüyorum. Ah o günler ne güzeldi... Öğrencilik yıllarımda canımı sıkan ve çözüm aradığım bir şey de her arzu edenin Hac ibadetini yapamamasıydı. Herkes başvuru yapsa da yoğunluk sebebiyle sınırlı sayıda insan gidebiliyordu. Tabii sonraları teknoloji buna da çözüm üretti. Yıllar önce karayolu daha sonra hava yoluyla gidilen hac ziyaretleri artık teknolojinin ilerlemesiyle ışınlanarak yapılabiliyordu. Ben de işlerimi yoluna koydum ve hayallerimi gerçekleştirme vaktim gelmişti. Öyle heyecanlı bir süreçti ki. Göz açıp kapanmadan oradaydım. Buranın mis gibi bir kokusu vardı. Kabe'nin etrafını kimi insanlar yürüyerek, kimileri de gökyüzünde uçarak tavaf ediyordu. Herkes çok mutluydu, çünkü bir zamanlar hayallerimiz olan ziyareti böyle bir teknolojiyle rahatça gerçekleştirebiliyorduk. Belemir ARSLAN


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Rahmetle anılmak, ebediyyet budur amma, Sessiz yaşadım, beni kim nereden bilecektir? Edebiyatın güzellikleri her dönem farklılıklar arz etse de eserlerin kaynağı aynı olduğundan hep aynı anlamı dile getirmişlerdir. Şiirlerinde bazen aşkı, bazen kederi, bazen dostluğu, kardeşliği, vatan sevgisini dile getiren bu kadim geleneğin geçtiğimiz yüzyıldaki en güçlü temsilcisi hiç şüphesiz Milli Şairimiz Mehmet Akif Ersoy'dur. 'Hayal ile yoktur alışverişim, ne gördüysen onu söylemişim' diyen Mehmet Akif kadar, hayatı şiirine, şiiri de hayatına aksetmiş pek az şair bulunur. Nitekim Nurettin TOPÇU da Akif hakkında “Büyük adam, eseriyle hayatını birleştiren adamdır. Devirlere, zaruretlere, cemiyetlere göre değişmez, muhitine uymaz; muhiti kendine uydurur, uyduramazsa çarpışır. Cemiyetten daha kuvvetlidir; cemiyetin sürükleyicisidir. Onun bu iradesinin sebebi, demirden bir iradeyi ahenkdar bir ray üzerinde yürüten İslam terbiyesi ve Allah’ a imanıydı.” diyerek onun inandığı gibi yaşadığını dile getirmiştir. Akif için neslin eğitim ve terbiyesi çok mühimdi ve değişimin ancak gençlik ile mümkün olacağını savunurdu. Sıratı Müstakim dergisinde eğitim hakkındaki fikirlerini şöyle dile getirmişti: "Bizim adam olabilmemiz için çocuklarımızı okutmaktan, îcab-ı asra göre terbiye etmekten başka çare olmayacağını anlamayan ya hiç yoktur, ya pek azdır. Kendimiz ister okumuş, ister okumamış, ister iyi bir terbiye görmüş ister görmemiş olalım artık maziye karışmış sayılacağımız için bu gün düşüneceğimiz bir şey varsa o da istikbâldir, evlatlarımızdır." Akif'ten ilhamla, bizler de gençlerimizi en iyi eğitim ortamları ile buluşturup medeniyetlerin gıpta ile baktığı bir nesli inşa etmenin arzusu ile çalışıyoruz. Gençlerimizden de Asım olma gayretini her daim sürdürmelerini bekliyoruz. Milli şairimiz, sessiz yaşamış, son nefesini de Mısır Apartmanı'ndaki soğuk ve mütevazi dairesinde yine sessizce vermiştir. Milletimiz milli şairini baş tacı etmiş, vefatından sonra da onu daima hürmetle, minnetle hatırlamıştır. Soğuk bir kış gününde gençlerin omuzlarında ebediyete uğurladığımız Mehmet Akif Ersoy'u bir kez daha rahmetle hürmetle yad ediyorum. Milli şairimizin ruhu şad, makamı âli, mekânı cennet olsun. Mehmet Akif'i her zaman hafızalarda canlı tutmak adına ilçemizde bir anma programı düzenledik. Onu, onun şiirleriyle salonu dolduran herkese ona yakışır bir program yaparak misafirlerin hafızasında hoş bir seda bırakmak istedik. İbrahim ÖZERDEM Türkçe Öğretmeni Oku, şâyed sana hisli bir yürek lazımsa, Oku, zira onu yazdım, iki söz yazdımsa.


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Yaz tatilinin yedinci haftasında sıradan bir gündü. Maggie’nin bütün arkadaşları tatilde olduğundan evde canı çok sıkılıyordu. Daha önce izlediği diziyi on sekizinci kez izlerken bir anda uyuyakaldı. Garip bir rüya görüyordu, sanki bir olayı uzaktan izliyormuş gibi. Ama renksizdi, sadece kendisi. Sonra bir anda karşısında köpeği Çıngır’ı gördü. Heyecanla Çıngır’ın yanına koştu bağırarak, “Çıngır,Çıngır ben buradayım” koşmaya devam etti. Fakat Çıngır onu görmüyordu. Sonra hızla beyaz bir araba geldi ve Çıngır’a çarpıp hızla uzaklaştı. Maggie hızla Çıngır’ın yanına koştu hala yaşıyordu ama çok yaralıydı. Maggie uyanmak istiyordu artık bu kabustan. Sarsılıyordu ve birden terler içinde uyandı annesi onu uyandırmaya çalışıyordu deminden beri. Annesi hâlâ tedirgin ve meraklıydı “Ne oldu kızım ne gördün de bu kadar terledin?” Maggie cevap vermeden dışarı fırladı. Hemen Çıngır’ın yanına koştu, hâlâ yaşıyordu. Maggie sevinçle Çıngır’a bağıdı “Çıngııır,Çıngır ben buradayım!” Çıngır onu duymuş olacak ki yanına doğru gelmeye başladı. Maggie rüyası gerçek olmadığı için o kadar mutluydu ki… Ama bu mutluluğunu bozacak bir şey oldu, ansızın hızla gelen beyaz bir araba Çıngır’a çarpıp hızla uzaklaştı. Maggie bir şok içerisindeydi. Ne yani rüyası gerçek mi olmuştu? Olanlara bir anlam veremiyordu. Şoku atlatınca hemen Çıngır’ın yanına koştu. Çıngır aynı rüyasındaki gibi, yaralıydı ama hâlâ yaşıyordu. Maggie ağlayarak, “Çıngır, Çıngır ne olursun beni bırakma lütfen ÇINGIR!” ama bir işe yaramamış olacak ki Çıngır son kez gözlerini yumdu. Maggie Çıngır’ı sarsabildiği kadar sarsıyordu ama boşuna. Babası geldi sonra yanına, Çıngır’ı arka bahçeye gömdüler. Maggie akşama kadar mezarının başında durup ağladı. Yemek yemedi, hâlâ Çıngır’ı düşünüyordu. Artık gece olmuştu yatağına sokularak yorgunlukla uykuya daldı. Yine bir rüya görüyordu. Savaş gibi bir şeye hazırlık yapan bir örgüttü bu. Maggie planlarını duydu. Örgüt onların köyüne saldıracaktı. Maggie bunun sebebini tam öğrenirken annesi onu uyandırdı. R Ü Y A İ Ç İ N D E Reyyan Zeynep KARAKOYUNLU


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Namaz bu dünyada bizleri huzura kavuşturan dertlerimizi dökebileceğimiz secde edip Allah'tan bir istekte bulunabileceğimiz de yaratana kulluğumuzu göstereceğimiz farz ibadetlerden birisidir. Bu ibadet bizlere dünya ve ahiret hayatını kolaylaştırır. Biz Allah'ın kulu isek ve Allah'ı sevdiğimizi iddia ediyorsak Rabbimizin bizlere farz kıldığı ve rızasını kazanacak işler yapmalıyız. Hatice Kübra ÖZTEKİN Allah’ın sizce bizim ibadetimize ihtiyacı var mıdır? Elbette yoktur. İbadetler yalnızca Allah’a yapılır ve ibadetler yalnızca yapana fayda sağlar. Bence ömür boyunca beş vakit namazla sorumlu olmamızın bir sebebi Rabbimize karşı olan sadakatimizin göstermemiz gereğidir. Öğrendiğime göre ikindi vakti insanların çoğunlukla işine yoğunlaştığı hayatın en cezbedici vaktiymiş. Allah bizi ikindi vaktinde ibadete çağırıyor ve aslında sadakatimizi ölçüyor. Aslında dünya işlerine en çok daldığımız o vakitte ona bağlılığımızı test ediyor. Sabah namazı için de aynı durumdan bahsedebiliriz. Uyku mu daha kıymetli gelecek Yaratanın çağrısı mı? Tüm mesele burada kendini gösterecek galiba. Sabahın erken saatlerinde namazını kılan genç büyük bir sevinç ve huzur duyacaktır. İnsan o sessiz vakitlerde ellerini gönülden semaya açarak kimseyle paylaşmadığı tüm dertlerini, sırlarını Rabbiyle paylaşır. Hakkında en hayırlısı neyse onu ister Rabbinden. Namaz boş zamanların ibadeti değildir ve hayatın tüm anlarında bizimle olmalıdır. Daha gençken namazın tadını alarak her anımızı onunla taçlandırmalıyız. Piknikte, tatilde, yolculukta, okulda, alışverişte kısacası er yerde ve her anda namaz hayatımızda olmalı. Namazla ile Allah’a olan sadakatimizi en güzel haliyle ispatlamalıyız. SADAKAT


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Fatma AYHAN Türkçe Öğretmeni Dil, duygu, düşünce, tarih, kültür gibi unsurları yaşatan, ayakta tutan, bir ulusun geçmişi ile geleceği arasında köprü görevi yapan tek varlıktır. Geçmişin kültürünü geleceğe aktaran bu köprünün sağlam olması, alabileceği her türlü darbeye rağmen sarsılmadan nesiller arasındaki bağlantı kurma görevini yerine getirmesi gerekmektedir. Bu başarıldığı takdirde bu dili kullanmış olan insanlar ve onların kültürü ile günümüzde de aynı dil ve kültüre sahip olan kişiler arasında her açıdan birlik, bütünlük sağlanmış olur. Böylece dil ve kültür erozyona uğramadan gelecek nesillere sağlam bir şekilde aktarılır. Bir insan topluluğunu “millet” yapan etmenlerin başında dil gelmektedir. Türkçe bizim ses bayrağımızdır. Kullandıkça, işlendikçe gelişecek ve daha da güzelleşecektir. Karamanoğlu Mehmet Bey 746 yıl önce “Bugünden sonra divanda, dergâhta, çargahta, mecliste ve meydanda Türkçeden başka dil kullanılmayacaktır.” fermanıyla asırlar öncesinde Türkçemize sahip çıkmıştır. Günümüzde ise maalesef güzel Türkçemiz batı dillerinin etkisinde kalıyor. Bilgisayar kompüter, hava yastığı air bag, pekalayı, oluru okey, çarpıcı, önemli haberleri Flaş haber, yıldızları star, itibarı, saygınlığı prestij, büyüğü mega, küçüğü mikro, sonu final, iş hanımızı plaza, sergi yerlerimizi center room şeklinde sözlü ve yazılı ifadelerimizde kullanmamız dilimizin batı dillerinin etkisi altında kaldığını açıkça gösteriyor. Teknoloji, küreselleşme, iletişim alanındaki hızlı gelişmeler, yeni yeni oluşan davranış biçimleri ve değişen ölçüleri dili dar bir boğaza, sürüklemektedir. Bu değişmelere, dil bilicilerimizce zamanında bu değişim ve buluşlarla ortaya çıkan kavramlar ile adların Türkçe karşılıkları bulunarak kullanıma sokulmadığından dilimiz yabancı sözcük ve kavramlarla yozlaştırılıyor. Bizler de Türkçe karşılığı olan kelimelerde dahi İngilizcesini kullanarak bu yozlaşmayı artırıyoruz. Bu yüzden, kişi konuşurken ve yazarken Türkçeyi doğru etkin olarak kullanıyorsa, ulusuna ve diline karşı üzerine düşeni yapıyor demektir. Eğer insan kendi ülkesinde, kendi diline ikinci sınıf bir dil muamelesi yapıyorsa dilimize en büyük kötülüğü yapmış olur. Başta tüm öğretmenlerimiz olmak üzere, geleceğimizin güvencesi olan çocuklarımızın da bu konuda model olmaları, Türkçeyi doğru kullanmaları ve kullandırmaları geleceğimiz için önemlidir. Her alanda olduğu gibi bu alanda da sorunun çözümünün tek anahtarı eğitimdir. Tüm olumsuzlukların ve karanlık kapıların tek anahtarının eğitim olduğu gibi bu konuda da en büyük görev eğitime ve eğitimcilere düşmektedir. Dilimizdeki bozulmanın önüne geçilmesi, doğru ve etkili kullanılması için her okur üzerine düşeni yaparsa eminim ki geleceğe umutla bakabilir, daha sağlam adımlarla ilerleyebiliriz… DİLİMİZİ KORUYALIM


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U B İ Z İ M C A M İ İ Camii herkeste bir çağrışım yapar. Biz Müslümanlar camiye girdiğimizde Allah’a sığınmış ve bağışlanmış hissederiz ve o kapıdan girerken Allah’ın huzuruna adım atıyormuş hissiyatıyla içeri gireriz. Biz bağışlanacağımızı ümit ederek hareket eder ve vaktimizi en kıymetli iş ile değerlendiririz. “Hakkı uzaklarda arama, hakkın durağı gönüldedir.” der Yunus Emre. Bu sözüyle hak yol, doğru yol Allah adını anmak ve bu işi yapabilmek için Allah yoluna gönülden inanmaktır mesajını verir bize. O yola gönülden inanmazsan tövbe edersin. İnsan için bu dünyada iki ayrım vardır ömür boyu ceza çekmek mi, yoksa bu dünyanın cefasına katlanmak mı? Beş vaktini seni yaradan kişi için ayırmak mı? Allah her kulunun iyiliğini ister bu yüzden kulları için en doğru kuralları, yasakları belirler ve sevaplar koyar karşısına. Bir insan Kur'anKerim okumasaydı muhtemelen Allah’ının varlığından haberdar olamazdı. Mümin namaz kılmasa, bu dünyada Allah'ın huzuruna çıkmasa günahlarından arınamazdı. Namaz demek müminin şarj olması, dertlerinden gün içindeki sıkıntılarından kurtulması, pürü pak bir şekilde Allah’ın huzuruna çıkıp tövbe dilemesidir. Ezan, günlük zamanı planlı şekilde değerlendirmemizi, camii de müminler ile bir araya gelmemizi yani sosyalleşmemizi sağlar. Aslında bizler için cami bir sığınak, hayatın yükünden kurtulmak için bir mekandır. Bütün inananların Allah’a birlikte tövbe etmesi Rahman ve Rahim olan rabbimizin çok hoşuna gider. Müslüman pozitif olmalı, bir caminin önünden geçerken huzur bulmalı, namaz kılarken pürü pak nur gibi imanı parlamalı. Hadis-i Şerifte “Rükuları ,secdeleri ve vakitlerine dikkat ederek namazı kılmaya ve bu beş vakit namazın Allah katından gelen emr-i hak olduğunu kabul eden kimse cennete gider.” (İbn Hanbel). Müslüman bir öğrenci olarak camiler bana hep rahatça girip çıkabileceğim bir ev gibi gelmiştir. Mümkün oldukça camilerde vakit geçirmeli ve bu yerlerle olan bağımızı korumalıyız. Zeynep Zülal KINACI


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Yaşadığımız dünyada var olan her canlının olduğu gibi gelecek nesillerin ve canlıların da haklarına girmemek için harcadığımız havadan suya kadar her şeyi bu bilinçle kullanarak hiçbirini incitmemeliyiz. Alemlere şefkat ve merhamet peygamberi olarak gönderilen Hz. Muhammed (s.a.v) Efendimiz hayatı boyunca kaynakların israf edilmemesi, doğaya zarar verilmemesi gerektiğini bizlere tavsiye etmiştir. Bizler de Peygamberimiz ve onun gibi zarif insanların gösterdiği hassasiyeti dünyanın içindeki tüm varlıklara gösterebilirsek gelecek nesillere emaneti incitmeden bırakmış oluruz. Bu sebeple çevremizi temiz ve düzenli tutup tüm canlılara karşı hassas davranmalıyız. Hatice Serra TAMA Dünya, Allah’ın biz insanların ve canlıların yaşayabilmesi için yarattığı en güzel gezegen. Dünyadan başka yaşayabileceğimiz bir gezegen yok halihazırda bildiğimiz. Üstelik sadece şu zamandaki canlılar için değil, geçmişteki ve gelecekteki tüm canlılar için Dünya, yaşanabilir tek yer. Atalarımızı bize devrettiği bu güzel dünyayı gelecek nesillere şair Abdurrahim Karakoç’un dediği gibi incitmeden devretmeliyiz. Üstat şiirinde şöyle diyor: Gölgesinde otur amma Yaprak senden incinmesin Temizlen de gir mezara Toprak senden incinmesin. İNCİTME


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Zeynep Simay COŞKUN "Bugün nasıl görünüyorum acaba?” dedi bana. Daha sonra aynanın karşısına geçti. Ve kendine baktı. Bu böyle her gün devam etti. Her gün aynı aynanın karşısına geçer fakat ayna ona her gün farklı bir sürpriz yapıyordu. Bir gün Lotta'nın yeni taşındığı evindeki kutulardan biri gözüne çarptı. Bu kutular evin eski sahibinden kalmıştı. Kutuyu açmak istedi ona göre bir sakınca yoktu. Kutuyu bir maket bıçağı yardımıyla açtı. İçinde kocaman bir poşet vardı, üstünde dikkat kırılabilir yazıyordu, oldukça ağırdı ve poşeti açtığında içinden bir ayna çıktı fakat bu aynada bir sorun vardı. Aynanın etrafında değişik şeyler vardı: kağıt parçaları, yapraklar, dal parçaları, kumaş gibi eski yerde bulunan şeylerin minik bir kısmını andırıyordu Lotta’ya. Aynanın arkasını çevirdiğinde ise yazılar gördü. Yazılanlar şöyleydi; “Anı Aynası” aynen böyle yazıyordu. Biraz daha altına baktığında ise koordinatları gördü. Lotta böyle sırları çözmeye bayılırdı. Fakat anı aynası da neyin nesiydi, doğrusu hâlâ bir şey anlamamıştı. Daha sonra saat gözüne çarptı artık çok yorulmuştu. Zaten saat de geç olmuştu. Gerisine de yarın bakmaya karar verdi. Ve odasına doğru yürümeye başladı. Sonra da derin bir uykuya daldı. Uyandığında kan ter içindeydi korkunç bir rüya görmüştü. Rüyasında ayna bir anda konuşmaya ve çoğalmaya başlamıştı. Her neyse şimdi bunları düşünecek değildi elbette. Hemen sabah rutinini uygulayıp kutuların başına geçti daha sonra kapının zili çaldı. Kapıyı açmaya gitti fakat kimse yoktu sadece bir kutu ve de üstünde bir not vardı kutuyu açtığında içinden bir kedi çıktı ama oyuncak olanından. Kediyi eline aldığında kafası kopmuştu. Elyaflar ise kutunun içine doluşmuştu. Lotta oyuncağın gövdesine elini sokmuştu ki eline bir kağıt hissi geldi ve sonra kağıdı çekip çıkardı, üstünde bazı sayılar vardı ve işin doğrusu başta bunu anlamamıştı. En sonunda onların koordinat olduğuna dair son kararını verdi. Ve araştırma işlemine geçti, onu gizem dolu bir şey bekliyordu. Aradan belli bir süre geçti. Lotta artık bu koordinatların nereyi tarif ettiğini anlamaya başlamıştı. O gün eşyalarını toplayıp belli ulaşım araçlarına binerek yola çıktı. Son metrodan da indikten sonra belli bir süre boyunca yürümesi gerekiyordu. Bu yürüyüş çok da uzun sürmedi artık karşısında tatlı bir müstakil ev duruyordu. İçeri adımını attığı an kendini gördü daha doğrusu aynayı, aslına bakarsak her yer ayna ile kaplıydı, evdeki ayna gibi hepsinin yanında belli belirsiz şeyler yapıştırılmıştı. Daha sonra karşısındaki aynada annesini ve babasını gördü ve bir anda kayboldular. Ardından arkasındaki aynada belirdiler ve klasik alarm sesi Dın Dın Dın... Hemen ardından "Uyan artık!" sesleri gözleri araladı. Ne! Evdeydi. Hani o etrafı değişik şeylerle kaplanmış aynalar hani annesi ve babası, hani neredelerdi hepsi? Galiba hepsi basit bir rüyadan ibaretti. AYNA


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Zeynep EROL Sokakta yürüyordum. Sokağa çıkma yasağı vardı. Dünyayı saran pandemi şartları bizim ülkemizde de devam ediyordu. Sadece markete gitmek için izin vardı. Ekmek almaya gitmiştim. Sokaklar sessiz ve ıssızdı. Evimin yolu ara sokaktan geçiyordu. Yolun her yanında yasaktan dolayı kullanılmayan arabalar vardı. Hepsi renk renk yollara dizilmiş öylece duruyorlardı. Yolda yürürken çok anormal bir şey oldu. Kırmızı soluk renkte olan bir arabanın üzerinde bir kedi vardı ve gözlerini dikmiş bana bakıyordu. Aslında bana olan bakışlarından korkmuştum. Sonra atlayarak yere indi. Ortaya birden bire bir müzik çalar çıktı. Kedi müzik çaları biraz kurcaladı ve birden erik dalı çalmaya başladı. Bu ses tüm mahalleye yayılıyordu. Herkes kendi balkonuna çıkıp ban ve kediye bakmaya başladı. Herkesin kafasında soru işaretleri vardı. Herkes böyle bir şey nasıl olabilir diye düşünüyordu. Daha ilginç olanı kedi kendini kopyalamaya başladı. Herkesin balkonuna ışınlandı. Birden ortalıkta binlerce kedi ortaya çıkmıştı. Hepsi bir ağızdan erik dalı söylüyordu. Gülme krizine girmişti insanlar. Sonra insanların evleri kedilerle dolmaya başladı. Kedilerin kanatları ortaya çıktı. Beni kollarımdan tuttular ve uçurdular. Herkes erik dalı oynayarak beni izliyordu. Ben de havada oynuyordum tabi ki. Beni evime doğru götürdüler. Ailem beni şaşkınlıkla izliyordu. Bense hâlâ gülüyordum. Biraz sonra irkilerek uyandım. Elbette bu bir rüyaydı. Ama oldukça gerçekçi olan bu rüya beni epey etkilemişti. Çok komik bir rüya olduğu kesindi, aklıma geldikçe hâlâ gülüyorum. ÇILGIn KEDİ


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Vatan elden gidiyor gözümün önünde, Bir hal çare gerekiyor bu millete. Birinci Alay, Beşinci Tabur demeden, Koşuyor aslanlar cepheden cepheye Ama bilmiyor, Bir aslanı kafese koyamaz ne İngiliz ne Anzak, Mehmetçiğin ağzında tekbir, Ardından diyor “Önce vatan!” Kanım kırmızı kefenim beyaz, Kırmızı beyaz hep Türk kalacak. Adım şehit, soyadım Türk, Milletimi durduramayacak hiçbir güç. Ne Birinci Dünya ne Sakarya ne de 1.İnönü, Türkün hür olduğunu tüm dünya gördü! Zeynep Sema KARAGÖZ KURTULUŞ Zeynep Sema KARAGÖZ


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U DÜŞÜN Kİ Düşün ki kuşların cıvıltısı her yerde İnsanların neşesi yüzlerinde Sosyal medyayı bırakmış Birbirine bağlanmış bir şekilde Düşün ki gözler ışıl ışıl Kalpler pırıl pırıl Dünya temizlenmiş sanki Kötülüklerden arınmış gibi Fikirler özgür İnsanlar özgür Dış görünüş önemli değil Empati duygusuna herkes sahip. Sümeyye UYAR Sümeyye UYAR


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U ÖZGÜRLÜK Özgür olmak ne güzeldir şimdi Canım bir tutam özgürlük çekti Kuşlar gibi uçabilsek Belki kendimizi daha özgür hissedebilirdik Özgür olmak ne güzel Bir böcek olsak Çiçeğin güzel kokusunda yaşasak Bu sefer kendini özgür hisseder misin? Gökyüzüne baktığında Kuşlar gibi uçarım Yere baktığımda Böcekler gibi küçülürüm Ben kendimi böyle özgür hissederim. Berranur AKDOĞAN ÇOCUKLUK Çocuğum ben daha Sense çok büyüksün Daha hazır değilim ben ama Geçmişe gidebilir miyim acaba? Öyle bir bağırmak istiyorum Bütün çocuklar duysun sesimi Öyle bir koşmak istiyorum Bütün kuşlar uçsun benimle Bulutların arasında süzülmek istiyorum Anılarım geliyor aklıma Yine buradasın Ama ben daha çocuğum Gelme üstüme ŞEFKAT Sevgili ağaç senin de kolların var mı? Yoksa kabuğun bana batar mı? Senin de duyguların var mı? Sevgili bulut sen beni sever misin? Şefkatle beni sarar mısın? Yoksa sis olup gider misin? Sevgili kuş benimle konuşur musun? Yoksa bana şarkı mı söylersin? Senin de hayallerin var mı? Benimki gibi uçup gider mi?


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Zübeyda DİŞLİOĞLU Ben küçükken bazen soruyorlardı Düşünmeden: ‘Ne var bu kitaplarda?’ Aslında bilmeden üzüyorlardı. Nedense cevabı yok hatırımda. Benim arkadaşımdı onlar, Hayatımdaki renklerdi onlar. Birçok şey öğrendim onlardan Sevgi ne demek, hayal ne demek, umut ne demek Kimi bilinmeyen diyarlara götüren, Kimi umulmadık dostlar edindiren, Kimi yalnız bilgi vadeden, Bir dolu dünyamdı benim. Şimdi küçüklüğüme dönsem, Bu soruyu soranlara desem; Bu kitaplarda altından, inciden, elmastan değerli, En ünlü sarraflarda bulunmayan bilgi. Kİ TABIM Zübeyda DİŞLİOĞLU


HELAL LOKMA KALİTELİ HAYAT B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Kainatı ve insanı yaradan Rabbimiz; eşrefi mahlukat (yaratılmışların en şereflisi) dediği insanın emrine kainatı vermiştir. Kusursuz evren; kusursuz yaratılan insan için sunulmuş, onun hizmetine verilmiştir. İnsan kusursuz yaradılışının yanında bir o kadar ihtiyaçlıdır da. İnsan olarak yaşamını sürdürmesi için günlük bir dizi rutinle donatılmış. Uyuma ,sıcaktan, soğuktan korunma, yeme içme gibi... Kuşkusuz Rezzak olan Rabbimiz bu ihtiyaçlar ile dünyada insanı yalnız bırakmamış, her ihtiyacı için en güzel karşılık var etmiştir. Uyuma ihtiyacındaki insana geceyi, geçimlik için gündüzü yarattığı gibi hayatta kalmanın temel taşı olan yeme-içme için de binbir türlü nimet yaratmıştır. Aynı topraktan çıkan bu nimetlerin; kokularının, şekillerinin, vitaminlerinin, tatlarının, renklerinin de çeşit çeşit olması hayrete şayandır. Evrenin her köşesine bakıldığında, Rabbin mükemmelliğini gösterdiği gibi, O'na binlerce teşekkür sıralamanın da en önemli sebebidir. İnsan hayatının her alanına bir düzenleme getiren yüce Kur'anımız; canlılığımızın temel unsurlarından biri olan beslenme hususunda da düzenlemeler getirmiştir. Rabbimiz; gerek beslenmenin kaynağı, gerekse insanın ruh ve bedeninde bıraktığı etkilerin büyüklüğü bakımından bu konuya önemli bir önem vermiştir. Bunun üzerine Yüce Allah "Allah'ın size rızık olarak verdiklerinden helal, iyi ve temiz olarak yiyin ve kendisine inanmakta olduğunuz Allah'a karşı gelmekten sakının" buyurarak bu konuyu kendisine kulluk bağlamında ele aldığını göstermiştir. Yine başka bir ayette "Ey insanlar! Yeryüzünde helal ve temiz nimetlerden yiyin, şeytanın adımları ardınca gitmeyin. Çünkü o sizin için apaçık bir düşmandır"(Bakara 168) buyurarak yeme eylemine haramı karıştırmayı , şeytanın adımları ardınca gitme olarak tanımlamıştır. Kur'an'ı Kerim 'e baktığımızda , yaşam nimetinin ve bu nimetin bekası için sunulan sayısız nimetin lütfedicisinin Rabbimiz olduğunu görürüz. "İnsan yediği yemeğe bir baksın. Biz yağmuru bol bol yağdırdık. Sonra toprağı iyiden iyiye yardık. Böylece sizin ve hayvanlarınızın yararlanması için orada taneler ,üzümler, yoncalar, zeytinler hurmalıklar, sık ağaçlı bahçeler, meyveler ve otlaklar ortaya çıkardık" (Abese27) Bu ve bu gibi bir çok ayette , gerçek anlamda yediren içirenin de Yüce Yaratıcı olduğu vurgulanmıştır. O, size ölüyü (hayvan leşini), kanı, domuz etini ve Allah’tan başkası adına kesilmiş olan (hayvan)ı kesin olarak haram kıldı. Fakat kim muztar (zaruret ve mecburiyet durumunda) muhtaç kalırsa, taşkınlık yapmamak ve haddi aşmamak şartıyla (bunlardan yemesinde) ona bir günah yoktur. Gerçekten Allah, Bağışlayandır, Esirgeyendir.(Bakara173) ayetiyle, birçok helal gıdaya karşılık az sayıda haram olan gıdaya işaret etmiş, insan hayatının önceliğini de vurgulamıştır. Allah adı anılmadan kesilen hayvan etinin haram olmasının yanında; Allah Rasulü de birçok hadisinde, besmele ile yemeğe başlanılmasının ve sağ elle yemenin önemi üzerinde durmuştur. Yine Tur Suresi 22. ayetiyle Rabbimiz, dünyada yeme içme eylemini hangi sırayla yapacağımız konusunda bize yol göstermiştir. Ayet meali şöyledir: "Onlara (cennette)canlarının istediği meyve ve etten bol bol verdik." Şu anda modern tıp yemekten önce aç iken meyve yenilmesi gerektiği gerçeğini açıklar olmuştur. İnsan için vazgeçilmez bir gereksinim olan yeme içme konusunda en dikkat çeken noktalardan biri de ne kadar yenilip içileceğidir. Bu konuda Allah resulü şöyle buyurur: “Hiç bir insan midesinden daha tehlikeli bir kap doldurmamıştır. Hâlbuki kişiye, kendisini ayakta tutacak bir kaç lokma yeter. Şayet bir kimsenin mutlaka çok yemesi gerekiyorsa, midesinin üçte birini yemeğe, üçte birini içeceğe, üçte birini de nefesine ayırsın!” (Tirmizî, Zühd, 47) Hayatımızda altın kıymetindeki bu bilgilere dikkat ettiğimizde, yaşamımızın gözle görülür bir şekilde kalitelendiğini fark ederiz. Ayşe GÖKMEN DKAB Öğretmeni


Zübeyda DİŞLİOĞLU & Merve AKTAŞ & Elif Neva HASTAOĞLU & Eflal Zümra KARACA B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U ANADOLU'NUN ÇİLEKEŞ LEZZETİ "İÇLİ KÖFTE" Merhaba Sevgili Okur, Bu sayıda senin için tarihin en güzel mutfaklarından, Osmanlı zamanından, günümüze kadar gelen, çekmediği dert, çile kalmamış bol etli, çok içli yiyenin bitirdikten hemen sonra rüşvet teklif ederek tarifini almaya çalıştığı bir yemek olan "içli köfte" tarifini vereceğiz. Osmanlı'nın has torunu güzel kardeşim, haydi durmayalım da tarife geçelim. Köftemiz kadar içli olan soğanları ince ince doğruyoruz. İçimize dert olup da ağlayamadığımız ne varsa aklımıza getirip hıçkıra hıçkıra ağlayıp suçu Bursa soğanına atıyoruz. Doğradığımız soğanları ayaz yemiş köy çocuğu yanağı gibi al al olmasa da pembeleşinceye kadar Denizli yöresine ait has granit tavamızda kavuruyoruz. Daha sonra Ayaş kuzusundan kıymayı ilave ederek yaklaşık 5 dakika kavuruyoruz. Kavrulan kıymaya yemeklerimizin olmazsa olmazı baharatlarımızı ve hayat kadar acı biber salçasını ilave edelim. Bahçemizden topladığımız ince kıyılmış maydanozları da ekledikten sonra güzelce karıştırıp soğumaya bırakıyoruz. Lıkır lıkır su içtiğimiz bardakla bir tam bir de yarım bulgur alıp üzerine soğuk suyumuzu ilave ediyoruz. Suyu çekilince irmik, salça ve baharat yolundan gelen baharatlarımızı ekleyip karıştırıyoruz. Elleriniz yorulana kadar azar azar su ekleyip yoğuruyoruz malzemeleri. Değirmenden binbir emekle üretilen eve kadar getirdiğimiz unu ekleyip birazcık daha yoğuruyoruz. Eğer karışım elinize aldığınızda dağılmıyorsa siz bu işi kaptınız demektir. Dışı sert, içi yumuşak olan ceviz gibi parçalar alıp beş parmağın beşi de aynı olmadığından içlerinden baş parmağımızı kullanarak ince şekilde açıyoruz. İçine soğumaya bıraktığımız acılı içimizi ekleyip tıpkı limon gibi yukarı doğru uzatarak kapatıyoruz. Yağda kızartarak yapmak istiyorsanız bir bardak yağı iyice kızdırınca köfteleri içine atarak kızartmaya başlayabilirsiniz. Eğer "Aman efendim ben diyetteyim." diyorsanız, kaynayan bol suya tuz ekleyerek köftelerimizi de suya bırakarak pişirebilirsiniz. Afiyet olsun yurdumun güzel insanları. Bir dahaki tarifte görüşmek ümidiyle, hoşça kalın.


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U SOLDAN SAĞA 1)Abartma sanatı.Yapma, etme anlamındaki kelime.2)Kendini Allah’a adamış olduğu için benliğinden sıyrılmış kimse.Söz, laf anlamındaki kelime.3) Birbirine selam vermek, esenleşmek.4)Protein içeren bir besin maddesi.İman, itikat anlamındaki kelime.5)”Sabrın en güzeli” anlamındaki kız ismi.Bir nota.Akıl anlamındaki kelime.6)Mersin’in bir ilçesi.Bir nota. Keskin bir şeyle veya bir vuruşla vücutta oluşan derin kesik.7)Kırşehir’in bir ilçesi.İlave anlamındaki kelime.8)Duyuru anlamındaki kelime. Futbolda bir oyuncunun topu kaleye sokmak için ayağıyla yaptığı sert ve hızlı vuruş.9)Geniş olmayan anlamındaki kelime.Allah’a yakarmak anlamındaki kelime.İtalya’da bir nehir.10)Uzak kelimesinin eş anlamlısı.İsteme, istek anlamındaki kelime.11)Karada, denizde, gölde veya akarsularda evcil olmayan hayvanları vurma veya yakalama işi anlamındaki kelime.Ayağa giyilen günlük eşya ismi.12)Teşbih sanatı.Dokuma maddelerinin bükülmüş liflerinden yapılan bağ anlamındaki kelime. YUKARIDAN AŞAĞIYA 1)Atasözü anlamındaki kelime.Parayı bulan uygarlık.2)İmalat anlamındaki kelime.Bir nota. Ve benzeri anlamındaki kısaltma. 3)İnsan bedeninde göğüsle karın, sırtla kalça arasında daralmış bölüm anlamındaki kelime.Aşağı karşıtı. 4)Anayurt anlamındaki kelime.Bir geyik türü. 5)Rusça’da evet anlamındaki kelime. 6) Akılla ilgili, akla dayanan, akılsal anlamındaki kelime.Selamun aleyküm anlamındaki kısaltma.Hem düğüm hem de giderilmesi çok zor olan mesele anlamına gelen kelime.7)Saniye anlamındaki kelime.Yapı kurma, yapı yapma anlamındaki kelime.Bir besin maddesi.8)Sabah karşıtı.Dram kelimesindeki sessiz harfler.9)Güvenlik anlamındaki kelime.Ve anlamındaki bağlaç.10)Bir hastalığı iyi etmek veya önlemek için kullanılan madde.Beyaz kelimesinin eş anlamlısı.Lityum elementinin kısaltılması.11)Bir nota.Tümör anlamındaki kelime.Tamam anlamındaki kelime.12)Amaç niteliği yönünden, amaç taşıyan anlamındaki kelime.Yay vasıtasıyla atılan ucu sivri ya da özellikle ucuna metalden sivri başlık takılan çubuk anlamındaki kelime. 1. 2. 3. 4. 5. 7. 6. 8. 9. 10. 11. 12. BULMACAYI DOGRU OLARAK TAMAMLAYIP GELEN ILK ÖGRENCİMİZ KİTAP ÖDÜLÜNÜN SAHİBİ OLACAKTIR. Elif UÇKUN Türkçe Öğretmeni Vakti var, abdesti var, rekatı var, secdesi var, tüm İslam alemine Miraç'ta gelen hediye nedir?


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Görselleri inceleyerek deyimleri tahmin et ve noktalı kısımları doldur. Hatice Rümeysa SERTKAYA ........................................... ........................................... ........................................... ........................................... ...........................................


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U SSSPPPEEELLLLLLIIINNNGGG BBBEEEEEE CCCOOONNNTTTEEESSSTTT AAAMMMOOONNNGGG TTTHHHEEE 555ttthhh GGGRRRAAADDDEEERRRSSS WWWAAASSS HHHEEELLLDDD AAATTT SSSCCCHHHOOOOOOLLL OOONNN 222333rrrddd DDDEEECCCEEEMMMBBBEEERRR NEWS BY ECRİN AKGÜN 6-B- POEM BY BETÜL SEYREK 5/C CATS DON’T CARE Cats don’t care what dogs think, They just look down and sort a wink, Perch themselves way up high. The dog barks and starts to cry, It’s not fair, those agile cats Hiding in places just like rats. The dog wants to play, to have fun. Chase that cat,make it run, But cats care less,don’t play fair Like to tease, don’t care a mease. Poor dog sits and wonders why? Sly old cats naps with a sigh, Dog keeps guard and waits for a twitch, Cat doesn’t move not even to itch, The game goes on,the cat unaware, The dog just pleads, cat please care. BETÜL SEYREK WRITE YOUR OWN POEM ABOUT LIFE Each year, Spelling Bee Contest is held among the 5th graders in our school by the Group of English Teachers in December. This tradition was carried out this year in the school conference hall. The students performed great and all finalists received certificates. The first-placed student received an award from her teachers. We had fun and had a wonderful time together. We are looking forward to watching next year contest. Let's see what will happen...


B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U Hello, My Dear Schoolmates, Today I will introduce you to our school. In our secondary school building, there are classrooms for 5th grades, 6th grades, 7th grades, and 8th grades. Let me tell you a little about our middle school. On the first floor, you can see the school canteen, some seating, the deputy principal's room, the school library, the guidance service, the hall monitor, and his or her desk. On the 2nd floor, there are classrooms of 5th grades on the right, classrooms of 8th grade, and the teachers' room on the left. On the upper floor, there are classrooms for 7th grades on the right, and 6th Graders are on the left. On the 4th floor, the 8th Graders’ classrooms are located on the left, but on the right, there are some empty rooms and a small conference hall. As you can see, the inside of our school building is huge. If you ask about the high school building, it’s behind our school building. It's time to tell about the high school and other facilities. There is a masjid on the 1st floor of the high school building. There is a basement under the masjid and students do archery activities in there. You can see the 9th graders’ classrooms on the 2nd floor, the 10th graders’ classrooms on the 3rd floor, and the 11th graders’ classrooms on the 4th floor. There is a school cafeteria next to the secondary school building, and there is a dormitory next to it. There is a gym next to that building. Let's take a look at the gym. When we enter this building, there is a gym right in front of us. On the right side, there is a teachers' room and a girls' dressing room, and on the left, the first sports equipment room and a boys' dressing room. A little further ahead, there is second sports equipment room. TEXT BY ASYA MİNA DOLAŞ 5/C MY SCHOOL


be positive FIVE RULES TO LIVE A HAPPIER LIFE LOVE YOURSELF If you want to live a happier life,you should start to study on yourself ,not the others.If you love yourself,you will start to love and understand the others. A selfloving person values his or her own existence and body. S/he treats him/herself well. S/he does not waste him/herself. harm no one B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U For a happy life, you need to have a quality life; for a quality life, you should force your limits. Remember that the happiest people are not those who have everything, but those who do their best. do your best The next rule is to forgive everything and everyone, even if what they did to you. If you don’t ignore the mistakes that people do, and if you make others' mistakes bigger, you will always have hatred and grudges in your life. These feelings will reduce your life quality,and will make you unhappy all the time. always forgive Hurting someone is always bad. Maybe it gives you pleasure at that moment (which would be weird), but it will affect you badly as you will feel guilty and get bad feelings from that person later on. And our last condition is to look at life positively. If we are positive towards life, everything will be positive toward us. Positive thinking primarily enables the individual to control the stress factor more effectively. It allows them to lead healthier lives. Anxiety and worry about mental health decrease with positive thinking. Individuals develop more effective and rational solutions to problems. It also helps us in our social lives. TEXT BY HİFA GÜL ÖZKAN 7-B


Teacher : Maria, please show America on the map. Student : Here it is. Teacher : Great, then who discovered America? Student : Maria did, teacher. :)) Son : Why are all those people running ? Dad : Tey are running a race to get a cup. Son : Who will get the cup? Dad : The person who wins. Son : Then why are all the others running? What is the smallest room in the word? (A mushroom) What starts with a 't', ends with 't' and is full of tea? (teapot) ENGLISH RIDDLES& JOKES&CROSSWORD Teacher : Why are you so late,son? Student : Because of the sign on the road. Teacher : What type of a sign?! Student : School ahead, go slow ! B A T I K E N T Ş E H İ T D E M E T S E Z E N K I Z A İ H L / O R T A O K U L U What's black and white and has sixteen wheels? (a zebra on the roller skate) What question can you never say ''YES'' to? (Are you asleep/dead?) Who has teeth, but can not eat? (A comb) CROSSWORD ACROSS 4. A person who has qualities and arouses interest 7. A person who gives gifts to everyone,shares everything 8. A person who always thinks others' feelings 10. A person who is afraid of talking in front of people DOWN 1.A person who always tells the truth 2.A person who is (especially a woman or child) attractive in a cute way without being truly beautiful. 3.A person who tolerates delays, problems without becoming annoyed or anxious. 5.A person who always arrives on time 6.A person who always thinks about himself 9.A person who easily makes friends JOKES BY RÜVEYDA GÜL GÖKÇE / RIDDLES BY HATİCE SEHLE SERT 6-B / CROSSWORD BY ZEYNEP TAŞÇILAR 7-A 1 2 3 4 5 6 9 7 8 10


Get in touch

Social

© Copyright 2013 - 2024 MYDOKUMENT.COM - All rights reserved.