DergİTO Flipbook PDF


23 downloads 117 Views 25MB Size

Recommend Stories


Porque. PDF Created with deskpdf PDF Writer - Trial ::
Porque tu hogar empieza desde adentro. www.avilainteriores.com PDF Created with deskPDF PDF Writer - Trial :: http://www.docudesk.com Avila Interi

EMPRESAS HEADHUNTERS CHILE PDF
Get Instant Access to eBook Empresas Headhunters Chile PDF at Our Huge Library EMPRESAS HEADHUNTERS CHILE PDF ==> Download: EMPRESAS HEADHUNTERS CHIL

Story Transcript

İ T O V A K F I S Ü L E Y M A N T A Ş T E K İ N M T A L S A Y I 1 2 0 O C A K 2 0 2 3


İlim ve fen ve ihtisas nerede varsa, sanat nerede varsa gidip öğrenmeye mecburuz. Çok çalışamaya mecburuz. Çalışmak demek ise boşuna yorulmak terlemek değildir. Zamanın gereklerine göre bilim ve teknik ve her türlü medeni buluşlardan azami derecede yararlanmak zorunludur.


içindekiler 10 Atatürk'ün bilinmeyen yönleri 12 Bilişim Teknolojileri Alanı 15 Yenilenebilir Enerji Teknolojileri 21 Elektrikli Arabalar 24 Yapay Zeka 26 Vücut Temizliği 29 Akran Zorbalığı Hayatımıza İyi ki giren : P4C 32 36 ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFİ ÖYKÜLER 38 Pia Mater


40 Müzik Dünyayı Değiştiren Ortak Payda 44 Yörük Ali 47 Edebiyat Dedikoduları 52 Söz Bitti 53 Gönül Demliği Kar Taneleri 54 55 Şiir 56 57 Emre TAŞ 62 Dönüştür Sevgiyle Buluştur Şiir


Yazıların hukuki sorumluluğu yazarına aittir. Dergi için yazılan yazılar, inceleme kurulunda kalır. Dergideki yazılar kaynak gösterilerek iktiban edilebilir. Eser sahipleri, eserleri hakkında bir hak talep etme haklarından vazgeçmiştir. Dergi Sahibi: İTO Vakfı Süleyman Taştekin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi adına Ömer SAVAŞ Editör: Serbar Sevgi ARPA Koordinatör: Özge TANIŞ Danışman: Özlem ZORBA Grafik Tasarım: Özay ÖZCAN İnceleme Kurulu: Serbar Sevgi ARPA, Özge TANIŞ, Özlem ZORBA Yayın Denetleme Kurulu: Serbar Sevgi ARPA, Özge TANIŞ, Özlem ZORBA, Necdet UÇAN Yönetim Yeri: 502/2 Sokak. No:29. Bahçelievler / İzmir Tel: 0 232 256 15 15 Fax: 0 232 256 15 25 NOT: h tt p s ://it o s t a s t e k i n a m l . m e b . k 1 2 .t r/


Okulumuzun yeni e-dergisi olan “Dergİto” aracılığıyla herkese merhabalar! Mutluluk, bilgi ve başarı çoğaldıkça artar düşüncesi bizi bu dergiyi oluşturmaya yönlendirdi ve neden bunu herkesin ulaşabileceği şekilde hazırlamayalım ki dedik ve işte karşınızdayız! Bu derginin oluşmasında bize ufuk açan okul müdürümüz sayın Ömer SAVAŞ’ın da destekleriyle böyle bir paylaşım platformu oluşturmak, okulumuzda içinde edebiyat incileri bulunan öğrencilerimizi keşfetmek, bu platforma okulumuzun her bir bireyini etkin bir şekilde katmak amaçlarımız ve hedeflerimiz arasında. Bunun en kısa zamanda gerçekleşeceğini umuyoruz. Dergimizin ilk sayısında ekip olarak neşeyle çalıştık, beyin fırtınaları yaptık ve konularımızı herkesin sevebileceği ve keyifle takip edeceği başlıklardan seçtik. Burada spoiler vermek istemiyorum ancak konu seçiminde yardımcı olmak isteyen tüm idareci, öğretmen ve öğrencilerimizden fikirlerini bekliyoruz tabii ki. Sözü fazla uzatmadan sizi dergimizle baş başa bırakıyorum. Keyifli okumalar! Editörden... SERBAR SEVGİ ARPA TÜRK DİLİ VE EDEBİYATI ÖĞRETMENİ


Merhaba, Teknolojik gelişmeleri yakından izlemeye devam ederken okulumuzun yeni e dergisi olan "Dergİto"nun yayın hayatına başlamasının heyecanını yaşıyoruz. Ara vermeksizin gelişen ve değişen teknoloji kavramını okulumuzun sesini duyurmak, öğrencilerimizi araştırmaya yönlendirmek, öğrencilerimizin duygu ve düşüncelerini paylaşmak ve yazım yeteneklerini geliştirmek amacı ile mesleki dijital dergimiz “Teknoder”den sonra “Dergİto” adlı kültür dergimizin ilk sayısını çıkarmış bulunmaktayız. Öğrenciliğin bir gerekliliği olarak kendilerini geliştiren, eğiten, araştıran öğrencilerimizin bu platformda kendilerini ifade etmeleri, okumaları , araştırmaları ve bunları analiz ederek bizlerle paylaşmaları çok çok kıymetli. Bu anlamda, öğrencilerimizin ve öğretmenlerimizin özverili çalışmalarının okulumuzda özel bir yeri olacağına inanıyorum. İto Vakfı Süleyman Taştekin Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi olarak hedefimiz bilginin ve teknolojinin tüm imkanlarından faydalanmaktır. Bu hedefe hizmet veren kıymetli öğretmen ve öğrencilerimize teşekkür eder, tüm okuyucularımızın dergimizden faydalanmasını temenni ederim. ÖME R S A V A Ş O KUL MÜ D ÜRÜ


Tarihçemiz Okulumuz arsasını Sayın Süleyman TAŞTEKİN meslek lisesi yapılması koşuluyla Milli Eğitim Bakanlığı ve İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfına hibe etmiştir. İTO Vakfı Başkanı Sefa SELGEÇEN ve İTO Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem DEMİRTAŞ’ın meslek lisesinin projelerinin MATU Mimarlık A.Ş. den hibe olarak hazırlamasını istemesi ile birlikte, bu firma teklifi kabul edip projeyi Hibe olarak hazırlamıştır. Okulun inşaatı 1991 yılında başlamışve Temmuz 2002’ de tamamlanmıştır. Projede 5100 m2 arsa alanı ve 11400 m2 inşaatalanı vardır. Binanın yapım türü BetonarmeKarkastır. MATU MimarlıkA.Ş. tarafından hazırlanan projeye tam olarak uyulamamış olup okul binası bu haliyle tamamlattırılmıştır. Hayırsever Tekstilci Süleyman TAŞTEKİN’ in bağışladığı arsa, İzmir Ticaret Odası Eğitim ve Sağlık Vakfı tarafından projesi çizdirilerek okul binası olarak 2002 yılında eğitim ve öğretime başlamıştır.


ATATÜRK’ÜN BİLİNMEYEN YÖNLERİ ATATÜRK’ÜN “BAŞÖĞRETMEN” SIFATLI TEK LİDER OLDUĞUNU... NORVEÇ DİLİNDE “ATATÜRK GİBİ OLMAK DİYE BİR DEYİM OLDUĞUNU... TAHRAN GAZETESİ’NDE YAYIMLANAN BİR ŞİİRDE “ALLAH BİR ÜLKEYE YARDIM ETMEK İSTERSE BAŞINA MUSTAFA KEMAL GİBİ LİDERLER GETİRİR.” DENİLDİĞİNİ... Atatürk, ilköğretimi ücretsiz ve zorunlu hale getirdiğini ve binlerce yeni okul açtığını... Bir röportajda “Birleşmiş Milletlere üye olmayı düşünüyor musunuz?” diye sorulduğunda “Şartlarımızı koyarız, kabullerine bağlı. Biz müracaat etmeyiz, üye olmak için davet gelirse düşünürüz.” Dediğini ve üyeliğe davet edilen ilk ülkenin Türkiye Cumhuriyeti olduğunu... 1938’de General McArthur’un en zor, en problemli ve en buhranlı döneminde danışman, senatör ve bakanlardan oluşan 120’den fazla kişiye “Şu anda hiçbirinizi değil, büyük istidadı ile Mustafa Kemal’i görmek için neler vermezdim.” dediğini...


MUSTAFA KEMAL ATATÜRK 1996’da Haiti Cumhurbaşkanının vasiyeti üzerine mezar taşına yazılmasını istediği metinde “Benim ömrüm boyunca Türkiye’nin lideri Mustafa Kemal Atatürk’ü anlamış ve uygulamış olmaktan dolayı mutlu öldüm.” yazdığını... 2000’de ABD Başkanının milenyum mesajında “Milenyumun hiç şüphe yoktur ki tek devlet adamı Mustafa Kemal Atatürk’tür çünkü o yılın değil asrın lideri olabilmeyi başarmış tek liderdir.” denildiğini... Bir geometri kitabını yazdığını; üçgen, açı, dikdörtgen gibi 48 tane geometri teriminin isim babası olduğunu... Yağmur KARTAL


Bilişim Teknolojileri Alanı Dallar Yazılım Geliştirme Ağ İşletmenliği Okulumuzun açılışından bu yana bilgisayar bölümü hizmet vermektedir. Bölümümüzde 17 öğretmen bulunmaktadır. Bilişim teknolojileri son yıllarda baş döndürücü bir hızla gelişerek tüm dünyada yaygın hâle gelmiştir. Bu gelişim hayatı bir yandan kolaylaştırmış, diğer yandan da veri güvenliği ve kişisel güvenliğin korunması sorunlarını ortaya çıkarmıştır. Gelişen teknoloji ile üretilen yazılımların, teknolojilerin ve sağlanan hizmetlerin herkes tarafından kullanılabilmesi için özellikle hızla küreselleşmiş olan bu sektörde rekabet büyük yoğunluk kazanmakta ve sektörün korunması ve rekabet gücünün geliştirilmesi için özel politikalar uygulamaktadır.


Bilişim Teknolojileri Alanı Tanıtım Videosu Yeni çağ becerileri ve tasarım odaklı düşünme yaklaşımı doğrultusunda "meslek etiği ve ahilik, iş sağlığı ve güvenliği, teknolojik gelişmeler ve endüstriyel dönüşüm, çevre koruma, girişimci fikirler, iş kurma ve yürütme, fikrî ve sınai mülkiyet hakları" konularında mesleki gelişim sağlayacak beceriler kazanma, Temel algoritma, görsel blok programlama ve programlama işlemlerini yapma, İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alarak bilişim etiği, bilgi güvenliği, fikri mülkiyet, sanayi devrimleri, dijital dönüşüm ve endüstri 4.0 teknolojileri, bilgisayar montajı yapma ve ağ temellerini kullanma, Teknik resim kurallarına uygun çizimler yapma, bilgisayarda üç boyutlu tasarım yaparak hazırlanan tasarımların baskısını alma ile ilgili ortak bilgi, beceri ve yetkinliklerin yanı sıra; Bilişim Teknolojileri Alanı Çerçeve Öğretim Programı'nda; 1. Yazılım Geliştirme 2. Ağ İşletmenliği dalları yer almaktadır. Bu doğrultuda Bilişim Teknolojileri alanı ve alan altında yer alan mesleklerde ulusal ve uluslararası düzeyde standartlara uygun örgün öğretim programı hazırlanmıştır. Bu programı tamamlayan öğrenci;


Yazılım Geliştirme Dalında İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alarak giriş ve çıkış cihazları, sensörler, göstergeler, ekranlar ve motorları kullanarak işlevsel bir aygıt oluşturma, Web sitesi tasarımı, dinamik programlama, veri tabanı işlemleri ve web sitesini yayınlama, Mobil uygulamalar yapma, Görüntü işleme ve görsel efekt tekniklerini uygulama Nesne tabanlı programlama teknikleri ile proje yapma, geliştirme, veri tabanı kullanım yöntemlerini uygulama, Ağ İşletmenliği Dalında İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alarak anahtar cihazının yapılandırılması ve ağ üzerinde anahtarlama işlemleri yapma, İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alarak giriş ve çıkış cihazları, sensörler, göstergeler, ekranlar ve motorları kullanarak işlevsel bir aygıt oluşturma,maktadır. İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alarak yönlendirme cihazının yapılandırılması ve ağ üzerinde yönlendirme, Siber güvenlik alanında bilgi toplama teknikleri, ağ güvenliğini sağlama ve güvenlik yöntemlerini uygulama, İş sağlığı ve güvenliği tedbirlerini alarak sunucu işletim sistemi kurulumu ve yönetimini yapma ile ilgili bilgi, beceri ve yetkinliklerin kazandırılması amaçlanmaktadır. PROGRAMIN SÜRESİ Alan programının toplam eğitim süresi 4 öğretim yılı olarak planlanmıştır.


Yenilenebilir Enerji Teknolojileri WİREHEAD CORPORATİON'S OFFİCİAL MONTHLY PUBLİCATİON Günümüzde enerji, giderek en önem verilen bir kavram olarak tüm insanları etkilemektedir. Özellikle “sürdürülebilir gelişme” kavramının dünyada tüm toplumların üzerinde önemle durduğu bir konu durumuna gelmesi, günümüzde, alışılagelmiş enerji kaynaklarının verimli üretim ve tüketimi, çevre etkilerinin en aza indirilmesi yanında, temiz ve tükenmez enerji kaynaklarına (Güneş, rüzgar, biokütle, yeriçi ısısı gibi) geçişi gündeme getirmiştir. Özellikle artan enerji talebinin büyük ölçüde fosil yakıtlardan karşılanıyor olmasının sonuçları olarak ortaya çıkan küresel ısınma ve çevre kirliliği sorunları ile fosil yakıtların uzak olmayan bir gelecekte tükeneceği öngörüsü yenilenebilir enerji çalışmalarının yaygınlaşmasına neden olmuştur. Bu alanlarda dünyadaki çalışmalardan uzak kalmamak, hem bu konularda yetişmiş insan gücüne, hem de üniversitelerde bu konulardaki araştırmaların yoğunlaşmasına bağlıdır.


Yenilenebilir Enerji Kaynakları Güneş Enerjisi Rüzgar Enerjisi Biyokütle Enerjisi Jeotermal Enerji Hidroelektrik Enerji Hidrojen Enerjisi Dalga Enerjisi Temel yenilenebilir enerji kaynakları sınıfları aşağıdaki gibidir. Aşağıda her bir kaynak için detay bilgi bulabilirsiniz. Şehir ve köylerdeki evlerin çatılarında sıkça rastladığımız güneş panelleri ile su ısıtılabilir, evin sıcak su ihtiyacı karşılanabilir ya da sıcak su, evin ısıtma tesisatına verilerek ısınma ihtiyacının karşılanmasında kullanılabilir. Güneş enerjisi teknolojileri güneş ışınlarını toplayarak ısı veya elektrik üretimini sağlamaktadırlar. Güneş enerjisi ışık, ısı ve elektrik şeklinde değerlendirilmektedir. Güneş enerjisi sistemleri toplanan enerjiyi direk olarak elektriğe dönüştürmektedir ve bina çatılarına, cihazlara, arabalara yerleştirilebilir. Konsantre güneş enerjisi santralleri ayna ve lens düzenekleri ile güneş ışınımlarını nispeten küçük bir alana yansıtma esasına göre çalışarak elektrik veya ısı üretimi için kullanılabilir. Güneş, güneş sisteminde bulunan tüm gezegenler için enerji kaynağıdır. Özellikle dünyamızda yaşayan tüm canlılar için vazgeçilmez bir kaynaktır. Özellikle yaz aylarında kullanımının vermiş olduğu pratiklik ve elektrik faturalarında sağladığı büyük düşüşlerle güneş panelleri günümüzde en önemli yenilenebilir enerji kaynakları arasında ilk sıralarda yer almaktadır. Güneş Enerjisi


Rüzgar enerjisinin kaynağı aslında güneş enerjisidir. Güneş enerjisi karaları ve denizleri aynı oranda ısıtmadığından oluşan basınç farkı rüzgarı meydana getirir. Rüzgarın etkisinin fazla hissedildiği bölgelere kurulan rüzgar tribünleri rüzgarın var olan kinetik enerjisini önce mekanik enerjiye, daha sonra elektrik enerjisine dönüştürür. Rüzgârdan elde edilen enerji rüzgarın o anki hızına ve esme süresine bağlıdır. Rüzgâr enerjisi günümüzde Dünya’nın elektrik ihtiyacının %2’sini karşılamaktadır. Rüzgâr tribünü teknolojilerinin diğer elektrik üretimi teknikleriyle kıyasla çevreye zararlı etkisi çok azdır. Rüzgar Enerjisi Bu enerji çeşidi tükenmez bir kaynaktır, her yerde elde edilebilir, özellikle kırsal alanlar için sosyo-ekonomik gelişmelere yardımcı olması nedeniyle uygun ve önemli bir enerji kaynağı olarak görülmektedir. Biyokütle için mısır, buğday gibi özel olarak yetiştirilen bitkiler, otlar, yosunlar, denizdeki algler, hayvan dışkıları, gübre ve sanayi atıkları, evlerden atılan tüm organik çöpler (meyve ve sebze artıkları) kaynak oluşturmaktadır. Fosil yakıtların (kömür vb) tükenmesi ve yarattığı çevre kirliliğine karşın, biyokütle kullanımı enerji sorununu çözmek için giderek önem kazanmaktadır. Biyoenerji / Biyokütle Enerjisi


Hidroelektrik enerjinin temelinde, akan suyun enerjisini kullanmak ve bu enerjiyi elektrik enerjisine dönüştürmek vardır. Hidroelektrik enerji santralleri yenilenebilirdir. Doğa için temiz bir enerji kaynağı konumundadırlar. Yükseltinin fazla olduğu yerlerde suyun akış hızı fazla olacağından, bu santraller bu bölgelerde daha kullanışlı olacaklardır. Hidroelektrik santrallerde akan suyun enerjisi baz alındığından balıkçılığı geliştirmede, ulaşımı kolaylaştırmada, sulamada ve en çok da enerji üretiminde kullanılmaktadır. Jeotermal, yer ısısı anlamına gelmektedir. Doğa olayları ve özellikle yağışlar sonucu oluşan sular yer kabuğu çatlaklarından magma tabakasına ulaşır. Magma tabakasındaki bu ısınan sular sıcak su ve buhar olarak yeryüzüne ulaşır. Yeryüzüne ulaşan bu su ve buhar tribünler sayesinde birçok enerji türüne dönüştürülebilir. Genel olarak baktığımızda yer kabuğunda depolanmakta olan ısıl enerji, jeotermal enerjiyi oluşturmaktadır.Yeryüzüne çıkarılan bu enerji kurulan elektrik santralleriyle elektrik enerjisine dönüştürülür. Ayrıca ev ve iş yerlerinde kullanılan merkezi ısıtma ve soğutma sistemlerinde, hastaların tercih ettiği birçok fizik tedavi merkezinde ve turistik merkezlerde de kullanılabilirler. Jeotermal Enerji Hidroelektrik Enerjisi


Günümüzde kullanılmakta olan teknoloji ve üretim zorluğu nedeni ile kullanımı henüz çok yaygın değildir. Ancak teknolojinin ilerlemesi ile birlikte temiz bir enerji kaynağı olarak dünyanın enerji ihtiyacını karşılamada en önemli adaylardan biridir. Gelecekte elektrik, ısı ve yakıt pili üretiminde hidrojen enerjisinin kullanılacağından bahsedebiliriz. Hidrojen Enerjisi Dalga/Okyanus Enerjisi Okyanusları aslında iki ayrı enerji kaynağı olarak düşünebilir. İlki güneş ısısına bağlı termal enerji, ikincisi ise dalgalardan ve gel-gitlerden beslenen mekanik enerjidir. Dünyanın yüzeysel olarak %70’lik bölümünü kaplayan okyanuslar aynı zamanda, dünyanın en büyük güneş toplayıcılarını da oluştururlar. Okyanusların yüzeyindeki fazla ısına su ile derinlerdeki serin suların sıcaklık farkı, doğal bir termal enerji oluşturur. Yeterince yararlanılabildiği takdirde, bu enerjinin küçük bir bölümü bile tüm dünyanın enerji ihtiyacını karşılamaya yeterlidir.


Yenilenebilir enerji bölümümüz İzmir’de ilk olarak okulumuzda kurulmuştur. Yenilenebilir enerjinin daha yaygın olarak güneş ve rüzgar kısmı ağırlıklı olarak ele alınmamaktadır. Ders içeriği olarak ta genel olarak elektrik, elektronik konularını, biraz da mekanik ve coğrafi bilgileri kapmamaktadır. Mezun öğrencilerimiz genelde güneş enerjisi, rüzgar enerjisi gibi bölümlerin üretim, kurulum, işletilmesini yapan firmalarda istihdam edilebilmektedir. Mezun olmadan evvel 12.sınıfta bu tür işletmelerde staj olanakları da mevcuttur. OKULUMUZDA YENİLENEBİLİR ENERJİ ALANI VE MEZUN İSTİHDAMI


ELEKTRİKLİ ARABALAR EDİP ARDA MATARA İlk başarılı örneği 1880’li yıllarda ortaya çıkan elektronik araçlar otomotiv dünyasının geleceğini tasarlamaya devam ediyor. Batarya teknolojilerinin gelişmesi ve çevresel duyarlılıkların artmasıyla günümüzde daha yaygın bir kullanım alanına sahip. Peki depolanmış enerjiyi hareket enerjisine dönüştüren elektrikli araçlar nasıl çalışıyor? Elektrikli araçların çalışma prensibi doğrusal akımın alternatif akıma dönüştürülerek kinetik enerji elde edilmesine dayanıyor. Bu da içten yanmalı araçlarla kıyaslandığında daha az parçanın rol aldığı basit bir çalışma mekanizması anlamına geliyor. Elektrikli bir araçta gaz pedalına basıldığında ise üç bileşen görev alıyor: Batarya, kontrol ünitesi ve elektrik motoru. Enerjinin depolanmasından sorumlu olan bataryalar, yeniden şarj edilebilen lityum iyon pillerinden oluşuyor. Doğru akım şeklinde depolanan bu enerji, motora iletilirken kontrol ünitesi adı verilen parçadan geçiyor. Elektrikli arabaların beyni olarak da bilinen bu bileşen, doğru akımı alternatif akıma dönüştürerek motorun hareket enerjisi üretmesini sağlıyor. Kontrol ünitesi aynı zamanda gaz pedalının kullanımına bağlı olarak motorun ihtiyacı olan akım miktarının belirlenmesine de yardımcı oluyor. Peki nasıl çalışıyor...


ELEKTRİKLİ ARABALAR Elektrikli Araçların Avantaj ve Dezavantajları Nelerdir? Yakıt verimliliği ve düşük emisyon değerleri gibi avantajlara sahip olan elektrikli araçlar, konvansiyonel motorların ayrıcalıklarından yoksun olduğu için bazı dezavantajları da beraberinde getiriyor. Fosil yakıt tüketmediği ve egzoz sistemine sahip olmadığı için daha çevre dostu bir kullanım sunuyor. Elektriği daha yüksek bir yüzdeyle kinetik enerjiye çevirdiği için içten yanmalı motorlara göre daha verimli çalışıyor. Mekanik akşamların neden olduğu yağ ve bakım giderleri gibi ekstra maliyetleri ortadan kaldırıyor. Daha sessiz ve pürüzsüz çalışan bir motora sahip olduğu için konforlu bir sürüş deneyimi vadediyor. Her devir aralığında verimli çalışabilen motoru sayesinde ani ivmelenmeyle keyifli bir sürüş sunuyor. Elektrikli araçların artıları şunlardır:


ELEKTRİKLİ ARABALAR Elektrikli Araç Türleri Nelerdir? Enerji kaynağı olarak elektriğin kullanım derecesine göre sınıflandırılmış üç ana elektrikli araç türü bulunuyor: Tam elektrik, hibrit ve plug-in hibrit. Tam Elektrik: Elektrikle çalışan tek bir motora sahip tam elektrik araçlar düşük emisyon değerleriyle oldukça çevre dostu. Kısa sürede yüksek hızlara ulaşarak keyifli bir sürüş deneyimi sunması diğer avantajları arasında yer alıyor. Ancak yüksek maliyet, düşük menzil, şarj sırasında geçen süre ve batarya ömrünün zamanla azalması gibi dezavantajları bulunuyor. Hibrit: Hibrit araçlar hem benzin hem de elektrik motoruyla çalışıyor. Bu tip araçlarda kalkış anında ve düşük hızlarda yalnızca elektrik motoru kullanılırken; yük veya hız arttıkça benzinli motor devreye giriyor. Böylece her iki motor sisteminin avantajlarını bir arada sunuyor. Hibrit araçların bataryası sürüş esnasında frene basıldığında ve benzinli motor devredeyken kendi kendini şarj edebildiği için teknik olarak sınırsız bir menzile sahip. Plug-in Hibrit: Normal hibritlerden farklı olarak, bataryaları harici bir priz yardımıyla şarj edilebiliyor. Bu özelliğiyle tam elektrikli ve hibrit arabalar arasında bir noktada konumlanıyor. Plug-in hibritler güçlü bataryaları sayesinde elektrik motorunu daha uzun süre kullanarak yakıt verimliliğini artırılmasına katkı sunuyor. Benzinli bir aracın deposunu doldurmak üç dakika kadar sürebilirken; elektrikli araçlarda toplam şarj süresi modele bağlı olarak 2 ila 20 saat arasında değişebiliyor. İçten yanmalı araçlara kıyasla daha maliyetli fiyatlara satılıyor. Aracın kullanım ömrü boyunca birkaç kez değişmesi gerekebilen bataryalar ekstra maliyet oluşturabiliyor. Menzili 500 km’yi aşan modeller olsa da çoğu elektrikli araçta bu değer 150-250 km arasında değişiyor. Bu durum, hareket özgürlüğünü kısıtlayarak şarj istasyonlarına bağlı yolculuklar yapılmasına neden oluyor. Şarj istasyon ağlarının yetersiz kaldığı coğrafyalarda uzun yolculuklar dezavantajlı bir duruma dönüşebiliyor. Elektrikli araçların eksileri şunlardır:


YAPAY ZEKA Yapay zeka(AI) insanlar da dahil olmak üzere hayvanlar tarafından görüntülenen doğal zekanın aksine makineler tarafından görüntülenen zekâ çeşididir. "Güçlü" yapay zeka genellikle Yapay Genel Zeka olarak etiketlenirken "doğal" zekayı taklit etme girişimleri yapay biyolojik zeka olarak adlandırılır. Halk arasında, "yapay zeka" terimi genellikle insanları insan zihni ile ilişkilendirdiği "öğrenme" ve "problem çözme" gibi "bilişsel" işlevleri taklit eden makineleri tanımlamak için kullanılır. "Yapay zekâ" kavramının geçmişi modern bilgisayar bilimi kadar eskidir. Fikir babası, "Makineler düşünebilir mi?" sorunsalını ortaya atarak makine zekâsını tartışmaya açan Alan Mathison Turing'dir. 1943'te II. Dünya Savaşı sırasında Kripto analizi gereksinimleri ile üretilen elektromekanik cihazlar sayesinde bilgisayar bilimi ve yapay zekâ kavramları doğmuştur. YAPAY ZEKA NEDİR ? HAMZA BATIN KARA


Makine Öğrenme: Makine öğrenimi (ML), bilgisayarlara, açıkça programlanmadan otomatik olarak deneyimlerden öğrenme ve iyileştirme yeteneği sunan bir yapay zeka uygulamasıdır. Derin Öğrenme: Derin öğrenme (DL), makine öğreniminin bir alt kümesidir. Makinelerin verileri işleyerek öğrenmesini sağlamak için yapay sinir ağlarını kullanır. Yapay Sinir Ağları: Yapay sinir ağı (YSA), insan beyninin bilgiyi analiz etme ve işleme şeklini simüle etmek için tasarlanmış bir yapay zeka bileşenidir. YSA, yapay zekaya kendi kendine öğrenme yetenekleri sunar ve aynı teknolojinin temeli olarak da kabul edilebilir. Doğal Dil İşleme: Doğal dil işleme (NLP), makinelere insan dilini okuma, anlama ve üretme yeteneği sunan bir AI dalıdır. Sesli asistanların çoğu NLP kullanır. Bilgisayarlı Görü: Bilgisayarlı görü (CV), makinelerin, görüntü ve videoların içeriğini “görmesini” ve anlamasını sağlamak için insan görme sistemini kopyalamayı amaçlayan bir bilgisayar bilimi alanıdır. YAPAY ZEKANIN BİLEŞENLERİ NELERDİR Çeviri sistemleri Otomatik programlama Metin sistemleriyle konuşma Makalelerden çıkan haber özetleme Hava trafik kontrol sistemleri Akıllı tasarım-mimari,mekanik ve elektrik sistemleri Kişisel sistemleri otomatikleştirme Oyun oynama sistemleri Denetim sistemleri Tıbbi teşhis sistemleri Akıllı otoyollar-trafik izleme Tehlikeli koşullar için kullanlan robotlar Sinir ağlı tahmin-finans,hisse senetleri,ilaç İdari özet sistemleri Yapay zeka, insan zekasını taklit etme yeteneklerine göre üç kategoride sınıflandırılabilir: Dar, güçlü ve süper yapay zeka. Yapay Zeka Ticari Kullanım Alanları Yapay zeka, insan beyninin çalıştığı gibi çalışır. AI, tamamen insan zekasını taklit etmekle ilgili olduğu için bu bir tesadüf değildir.


Vücut Temizliği 3. Dişleri fırçalamak: Dişleri fırçalamak, dişlerin ve diş etlerinin sağlıklı kalmasına yardımcı olur. Ayrıca, dişleri fırçalamak, insanların ağızlarındaki bakterileri azaltır ve insanların daha taze bir nefes almalarına yardımcı olur. 4. Saçları taramak: Saçları taramak, saçların düzgün bir şekilde taranmasına yardımcı olur ve bu sayede saçların daha temiz ve bakımlı görünmesine yardımcı olur. 5. Cilt bakımı: Cilt bakımı, cildin nemlendirilmesine ve nem seviyesinin korunmasına yardımcı olur. Bu sayede, cilt daha pürüzsüz ve sağlıklı görünür. Vücut temizliği, insanların sağlıklı ve rahat hissetmelerine yardımcı olan bir konudur. Vücut temizliği, insanların vücutlarındaki toksinleri atmalarına yardımcı olur ve bu sayede vücutların daha sağlıklı çalışmasına yardımcı olur. Vücut temizliği, insanların fiziksel ve ruhsal sağlıkları için önemlidir. Vücut temizliğine nasıl ulaşılır? Bunun için, insanların günlük olarak yaptıkları bazı temel işlemler vardır: 1. Duş almak: Duş almak, vücuttaki toksinleri atmak için önemlidir. Ayrıca, duş almak insanların daha ferah ve rahat hissetmelerine yardımcı olur. 2. Elleri yıkamak: Elleri yıkamak, insanların elle temas ettiği yüzeylerden ve elle tuttuğu nesnelerden gelebilecek bakterileri önler. Bu sayede, insanların sağlıklarını korurlar.


Detoks diyetleri: Bu diyetler, vücudumuzdaki toksinleri atmamıza yardımcı olan yiyecekleri içerir. Su içme: Su, vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur. Spor yapma: Spor yapmak, vücudumuzdaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur ve vücudumuzun daha sağlıklı olmasına yardımcı olur. Solunum teknikleri: Örneğin, derin nefes alıp vermek ve solunum teknikleri, vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur ve vücudumuzu rahatlatır. Masaj: Masaj, vücuttaki toksinlerin atılmasına yardımcı olur ve vücudumuzun daha rahat hale gelmesine yardımcı olur. Vücut temizliğinin yapılması için çeşitli yöntemler vardır. Bunlar arasında: Daha iyi bir sindirim sistemi: Vücudumuzdaki toksinler, sindirim sistemimizi yavaşlatır ve sindirim sistemi rahatsızlıklarına neden olur. Vücut temizliği yaptığımızda, sindirim sistemimiz daha verimli çalışmaya başlar ve rahatsızlıklar azalır. Daha iyi bir cilt: Vücut temizliği yaptığımızda, cildimiz daha parlak ve pürüzsüz hale gelir. Toksinlerin vücuttan atılması, cildin daha sağlıklı bir görünüm kazanmasına yardımcı olur. Daha iyi bir bağışıklık sistemi: Vücut temizliği yaptığımızda, vücudumuzdaki toksinler atılır ve bağışıklık sistemimiz daha güçlü hale gelir. Bu, vücudumuzun daha iyi savunma mekanizmalarına sahip olmasını ve daha az hasta olmamızı sağlar. Daha iyi bir enerji seviyesi: Vücut temizliği yaptığımızda, vücudumuzdaki toksinler atılır ve enerji seviyemiz yükselir. Bu, daha iyi bir performans göstermemize yardımcı olur ve daha az yorgun hissetmemize neden olur. Vücut temizliğine ulaşmak için, insanların bu temel işlemleri düzenli olarak yapmaları gerekir. Ayrıca vücut temizliği, vücudumuzdaki toksinlerin ve artık maddelerin atılmasını içerir. Bu süreç, vücudumuzun daha iyi çalışmasını ve daha sağlıklı olmasını sağlar. Vücut temizliğinin çeşitli yararları vardır:


Vücut temizliğinin yapılması, vücudumuzun daha sağlıklı ve verimli çalışmasına yardımcı olur. Bu nedenle, zaman zaman vücut temizliği yaptırmak, vücudumuz için oldukça faydalıdır. Ancak, her zaman doktorunuza danışmadan önce vücut temizliğine başlamayın ve unutmayın ki vücut temizliği yapmak, sağlıklı bir diyet ve düzenli egzersizle birlikte daha etkili sonuçlar verir. Okuduğunuz buyazıyapayzekaGPT-3 tarafındanyazılmıştır.


Bu konularda kendimizi geliştirdiğimizde her şey çok daha kolay oluyor inan bana… Zorbalık; başkalarına tekrar tekrar ve kasıtlı olarak zarar verme ve aşağılama, özellikle de daha küçük, daha zayıf, daha genç veya herhangi bir şekilde zorbadan daha savunmasız olanları ayırt eden bir davranış modelidir. Daha az güce sahip olanların kasıtlı olarak hedef alınması, zorbalığı saldırganlıktan ayıran şeydir. DUYGUSAL DAYANIKLILIK ÖFKE KONTROLÜ SOSYAL BECERİ GELİŞTİRME AKRAN ZORBALIĞI Nasıl mı?


KURAL 1 Zorbalar güç severler. Eğer onlara kendilerini güçlü hissettirmeleri için izin verirsen zorbalığa devam ederler. Duyguların ne kadar incinirse incinsin ne kadar öfkelenirsen öfkelen belli etme; zorbayı güçlü hissettirme çünkü o senin üzülmenden ve pes etmenden beslenir. KURAL 2 Zorbanın söylediği ve yaptığı şeylerin çoğu senin kişisel özelliklerinle ilgili değildir! O sadece seni rahatsız ve huzursuz etmek istiyor. Onun sana söylediklerini üzerine alınmama ve bunun için kendini üzmene hiç gerek yok! KURAL 3 Öfkeni kontrol etmeyi öğrenebilirsin. Öfke de diğer duygular gibidir tek sorunu çabuk büyümesidir. Öfkelendiğini hissetmeye başladığında oradan uzaklaşmak yapabileceğin ilk şeydir. Seni öfkelendiren şey aslında ‘’Onun yüzünden herkes benimle dalga geçecek ‘’ düşüncesi. Bu düşüncenin yerine ‘’onun benimle ilgili doğru olmayan şeyleri söylemesi beni öyle yapmaz’’ şeklinde düşünmen öfkeni yükseltmeyebilir. KURAL 5 Sosyal yaşamını renklendirebilirsin. Yeni bir kursa başlamak, mahalledeki arkadaşlarınla oynamak, onlarla daha çok vakit geçirmek sana iyi gelir. Ayrıca bir spor dalı ile ilgilenmek, bir müzik aleti çalmak da kendini daha iyi ve güçlü hissetmeni sağlayabilir. KURAL 4 Farklılıklarını sev farklılıkların seni sen yapar! Gözlük mü takıyorsun birçok bilim insanı da takıyor. Birkaç harfi mi söyleyemiyorsun birçok ünlü oyucu da söyleyemiyor. Bunlar senin eksiklerin değil . Farklılıkların ve her insanın birbirinden farklı birçok özelliği vardır. Eğer sen farklılıklarını sevmezsen kendini güçsüz hissedersin. En başta ne demiştik zorbalar gücü sever kendini güçsüz hissedenlere karşı zorbalık yaparlar.


KURAL 6 İstemediğin durumlarda ‘’HAYIR’’ demek sana kendini daha güçlü hissettirir. Kimseye kendini iyi hissettirmek için veya onların aralarına katılabilmek adına istemediğin hiçbir şeye ‘’EVET’’ dememelisin. KURAL 7 Tüm bunları tek başına yapmakta zorlanabilirsin. Bu yüzden ailemden ve öğretmenlerinden yardım isteyebilirsin. Eğer yaşadığın durumlar sık sık aklına geliyorsa kendini mutsuz ve çaresiz hissetmeye devam ediyorsan öfken bir türlü dinmiyorsa bir psikolog ile görüşmek sana iyi gelecektir. Onunla görüşmek tüm bunları doğru şekilde uygulamana kendini olduğun gibi ve güçlü hissetmene yardımcı olacaktır. VE ŞUNU UNUTMA! Belki zorbalar bu dönemde sınıfta ve okulda popüler ilgi çeken herkesin oynamak istediği kişiler olabilirler fakat büyüdükçe bu durum tersine dönecek ve onlar da yaptıkları yanlışı anlayacaklar. SEVGİLER FATMANUR BADEMCİ REHBERLİK VE PSİKOLOJİK DANIŞMANLIK ÖĞRETMENİ


Teknoloji ve psikoloji biliminin gelişmesiyle çocukların ve çocukluğun önemi, insan hayatındaki alanını genişletmiştir. Özellikle psikoloji bilimi, çocukken kısıtlanmanın ne tür travmalara yol açtığı üzerinde geniş çaplı araştırmalar yapmıştır. Peki çocukken düşüncelerimiz kısıtlanmasa ne olurdu hiç düşündünüz mü? Ben P4C kavramıyla tanışmadan önce düşünmemiştim ancak 1960’lı yıllarda, Amerikalı felsefe profesörü Matthew Lipman düşünmüş. İyi ki de düşünmüş. HAYATIMIZA İYİ Kİ GİREN: P4C


Matthew Lipman derslerinde öğrencilerinin akıl yürütme becerilerinin yetersiz olduğunu gördükten sonra, doğru düşünmeyi öğrenmek için üniversite sıralarının geç olduğunun farkına varır. Bu farkındalıktan hareketle Lipman, Çocuklar İçin Felsefe (P4C) pedagojisini başlatır. Bu yöntemde, başlangıçta karşımızdaki kişinin hiçbir şey bilmediği varsayılır ve ona sorular sorarak düşünmesi ve sorgulaması sağlanır. P4C yönteminde soruşturan bir topluluk (Community of Inquiry) oluşturulur. Öğretmen burada “Kolaylaştırıcı” olarak adlandırılır. Kolaylaştırıcı tarafından yönlendirici sorular sorularak desteklenen soruşturma sırasında, kolaylaştırıcı soruşturmayı kontrol altında tutmaz. Çocuklar soruşturma sırasında, sorular sormaya, sorular üzerinde düşüncelerini ifade etmeye ve birbirlerini dinlemeye yönlendirilirler. 1990’lı yıllarda Alman felsefeci ve eğitmen Karin Murris, Lipman ile çalışmaya başlar. Murris yaptığı çalışmaların sonucunda, felsefenin okul öncesi çocuklar için uygulanabilir hale gelmesini sağlamıştır. Küçük çocuklarla felsefe yapma olanağı sağlayan, hikâye kitapları geliştirmenin yanında, çocuklarla uygulamalar yapmıştır. (1) Çocuklar için Felsefe (Philosophy for Children), yani kısaca P4C, öğrenme ve öğretmeye dair, çocukların düşünme ve iletişime geçme kabiliyetlerini geliştiren, kendilerine olan saygılarını güçlendiren ve akademik becerilerini geliştiren bir yaklaşımdır. P4C, çocukların ya da yetişkinlerin felsefe hakkında konuşmalarını değil, felsefi konuşmalar gerçekleştirmelerini mümkün kılan bir yöntemdir. P4C çalışmaları, Felsefe Tarihi’nden büyük filozofların düşüncelerinin öğretilmesini değil, katılımcıların felsefi öğrenme ve öğretme denilen yöntemi keşfetmelerini ve kendilerine özgü bir yolda geliştirmelerini hedeflemektedir. P4C çalışmalarında, hikâye, video ya da resim gibi bir uyaran bir grup çocukla paylaşılır. Çocuklar deneyimli bir kolaylaştırıcı tarafından, uyaranla ilgili büyük felsefi sorularla baş etmek için teşvik edilir. Bu nedenle uyaran seçimi ve paylaşımı P4C pratiğinin en önemli unsurlarından birisidir. Felsefi sorular sınanmaya ve sorgulanmaya açık sorulardır. Genel, merkezi öneme sahip fakat itiraz edilebilir soru ve sorunlardır; yani birden fazla geçerli cevapları vardır ve soru sormak çocukların yaşamında son derece önemli ve paylaşılan bir olgudur.


Yalan söylemek doğru mudur? Bizi biz yapan şey nedir? Herkese saygı göstermek zorunda mıyız? İyi insanlar kötü şeyler yapabilirler mi? Hepimiz aynı haklara mı sahibiz? Çocuklar aşağıdakilere benzer felsefi sorularla ilgilenirler: Oylama yapmak suretiyle çocuklar en çok tartışmak istedikleri soruyu seçerler. Kolaylaştırıcı çocuklara düşünmeleri ve bireysel olarak akıl yürütmeleri için zaman verir ve daha sonra grup olarak düşünceler paylaşılır ve söz konusu felsefi konuda derinleşme sağlanır. Zamanla, kolaylaştırıcı çocuklara daha derinlikli ve felsefi düşünmeleri için destek olur. Çocukların geliştirmeleri beklenen düşünme becerileri, aynı zamanda P4C’nin 4C’sini oluşturur: Eleştirel (Critical), yaratıcı (Creative), işbirlikçi (Collaborative), özenli (Caring). Sorular daha felsefi ve imgesel bir hale geldikçe, çocuklar birbirlerini dikkatlice dinlemeyi, düşünce farklılıklarını saygılı bir şekilde keşfetmeyi ve başkalarının fikirlerine değer vermeyi öğrenir. Çocuklar zamanla yeteneklerini geliştirebilsin ve kavrayışlarını güçlendirebilsin diye P4C düzenli bir etkinlik olarak sürdürülmelidir. Kolaylaştırıcının rolü; diyalogların kalitesi, sürecin ilerlemesi ve müfredatla uyumun sağlama alınması açısından son derece kritiktir. Önemli olan felsefi düşünme deneyimi yaşamak ve bu deneyimden hareketle öğrenmektir. (2)


Eleştirel düşünme becerisi gelişir. Yaratıcı düşünme beceresi gelişir. İşbirliğine dayalı düşünme becerisi gelişir. Özenli düşünme becerisi gelişir. Neden – sonuç ilişki kurulması sağlanır. Dili etkili kullanma özelliği kazandırır. Bağlantılı düşünme becerisi gelişir. Özgüvenin artması sağlanır. Kişinin farkındalığı artar. Farklı bakış açısı kazandırır. Kişinin kendini ifade edebilme becerisi gelişir. Kavramlar ile ilgili akıl yürütme gelişir. Mantıklı düşünme gelişir. Akılcı tartışmalar yapılarak kendi düşüncelerini özgürce ifade edebilme becerisi kazanır. Farklı görüşlere karşı eşit mesafede kalma becerisi kazandırır. Düşünceleri ifade etmeyi ve düşüncelere yöneltilen karşı düşünceleri kişisel algılamama özelliği kazandırır. Başka insanların düşüncelerini değerlendirip, o düşüncelere tarafsız bir şekilde yaklaşmayı sağlar. İş birliği içerisinde farklılıklara hoşgörülü olmayı sağlar Sorgulama becerisini geliştirir. Mantık hatalarını kolaylıkla anlamayı sağlar. Varsayımları belirleme gibi yeteneklerin kazanılmasını sağlar. Değerlerin anlamını fark ettirir ve gelişmesini sağlar. Felsefe ve yaşam arasındaki ilişkiyi kurmayı sağlar. Soru sorma gelişimini destekler. Merak ve soru sorma gibi durumlar, çocukların potansiyellerini öne çıkararak kaybolmasını önler. (3) P4C eğitimini kazanımları şu şekilde sıralanabilir: (1) https://www.p4c.com.tr/p4c/cocuklar-icin-felsefe/cocuklar-icin-felsefe-nedir/ (2) https://imagisp4c.com/p4c-nedir-nasil-uygulanir (3) https://www.e-semakademi.com.tr/blog/p4c-egitimi-ne-ise-yarar-204 Öznur yılmaz


Hepimizin hayatında mini mini, çok soru soran, her şeyi merak eden, nerden geliyor bunlar aklına dediğimiz küçük kardeşlerimiz, evlatlarımız ve öğrencilerimiz var değil mi? Hiçbiri yoksa bile komşumuzun bir çocuğu, onu dinlerken bize sayısız soru sormuş ve bizi güldürmüştür. Bu anlarda çocukların düşüncelerinin hiçbir sonu olmadığını fark etmişizdir. Peki bu sorulara nasıl cevaplar verdik? Vermemiz gerekir miydi? Soruya soruyla mı karşılık vermeliydik peki çocuklarımızın her daim filozof kalmasını istiyorsak? P4C kavramının ne olduğunu artık bildiğimize göre uygulama zamanı geldi değil mi? Çocuklar için felsefe yapmaya karar verip nerden başlasam diyorsanız bu kitap tam size göre: ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFİ ÖYKÜLER. ÇOCUKLAR İÇİN FELSEFİ ÖYKÜLER Çocuklar için felsefe yaklaşımını geliştiren, çocuklarda eleştirel ve yaratıcı düşünmeyi hedefleyen bu öğretici kitabı Kurtul Gülenç ve Filiz Karadağ yazdı, Ayşe Deniz Şahin resimledi. 2019 yılında basılan kitap, eğitimciler için bir el kitabı. İçerisinde çocuklar için oluşturulan 20 öykü bulunmakta. Öykülerin alt yapısında empati, mutluluk, sabır, hoşgörü, yardımlaşma gibi değerler eğitiminin temel unsurları çok güzel işlenmiş.


Herkesin okuyup üzerine düşünebileceği öyküleri ve bu tatlı kitabı merak edenler için kitabın arka kapağında merakımızı daha da arttıracak kısa ama çok doyurucu bir bölüm var: “Hep sorular soran, merakını paylaşmaktan hiç çekinmeyen, yenilikleri kucaklayan çocuklar tüm zamanların en doğal filozoflarıdır. Bu kitapta yer alan öykülerle bu “doğal” filozofların sorgulama, akıl yürütme, yorumlama ve anlam çıkarma gibi yeteneklerini geliştirme yolu açılmaktadır. Gerçeklik, farklılık, adalet, sorumluluk, büyümek, mutluluk gibi temalar çerçevesinde sunulan öyküler, açık uçlu sorular, yazma ve düşünme etkinlikleri çocukların ve eğitimcilerin yararlanacağı harika birer kaynak sunuyor.” Son cümle ve kitabın ismi sakın sizleri yanıltmasın. Ben okurken çok eğlendim ve kendi içimde çok şeyi anlamlandırdım. İnsanın kendini keşfetmesi, zihninin sınırlarını kaldırması, empati yapabilmesi gibi birçok başlığa katkısı olan bu kitabı hepinize tavsiye ediyorum. Yusuf YURTTAŞ


Pia Mater


Bir Afrika kabilesinde şöyle bir söz vardır:’’ Köyü tarafından sevilmeyen çocuk, sonunda o sevgi sıcaklığını hissetmek için köyünü yakar. ‘’ Yani bugün Dünya’yı yakanlar aslında zamanında ihtiyacı olan sevgiyi alamayan çocuklardır. Başka bir şey değil… Diye başlayan bir kitap. İlk kelimesinden son kelimesine kadar okuyucuyu içine çeken bir roman. Kitabın kapağında NÖRO-ROMAN yazıyor ama aslında NÖRO-PSİKOLOJİKROMAN dersek yalan olmaz. Bir üçlemenin ilk kitabı olan PİA MATER’de beyin, sinir sistemi, insan psikolojisi, davranış bilimi ile ilgili bir çok konuda bilgi sahibi olmak mümkün. En güzel yanı da bu bilgileri bizi boğmadan çok akıcı bir macera içinde anlatıyor olması. Meryam, Tesla, Alef, İlias, Devin, Galen ve Perit hepsi özenle seçilmiş ve hikayeye yerleştirilmiş karakterler. Kitapta anlatılan maceraya dalmışken tam daha fazla ne olabilir ki derken yazar bizi şaşırtmaya devam ediyor her seferinde. Kitabı elimize alınca bitirene kadar okuyucusuna huzur vermeyen bir roman. Yaşarken farkında olamadıklarımız, farkında olmak istemediklerimiz, görmezden geldiklerimiz, bir çocuğu kötü olmaya zorlayan şartlar, neyi neden yaptığımızın altındaki psikolojik nedenler…. Hepsi ve daha fazlasıyla gerçekten okunmaya değer bir roman serisinin ilk kitabı PİA MATER. Bu kitabı okurken bir taraf tutmaya çalışmayın çünkü bu taraf sürekli değişiyor. İncelememe kitapta okuduğum beni en çok etkileyen bölümle son vermek istiyorum. Kitabın yazarı Serkan Karaismailoğlu şöyle yazıyor: ‘’Çünkü çocuk beyni böyleydi. Attığınız her tohumu yutardı ve o tohumu bir daha geri çıkaramazdınız. Ancak yıllar sonra bir ağaca dönüştüğünde görebilirdiniz onu. O nedenle bu beyne hangi tohumların atıldığı insanlık için en önemli meselelerden biriydi.’’ Resul Can Akbulut


MÜZİK DÜNYAYI BİRLEŞTİREN ORTAK PAYDA Müzik dinlemek, hayatımızın vazgeçilmez bir parçası haline geldi farkında mısınız? Bir milleti, millet yapan en önemli unsur nasıl ki dilse; tüm insanlığı birleştiren ortak dil de bence müzik. Popüler kültüre baktığımız zaman bir şarkının bizi birbirimize nasıl kenetlediğini, nasıl ortak duygular yaşattığını görebiliriz. Sadece popüler kültür de değil aslında örflerimizde, adetlerimizde, gelenek ve göreneklerimizde de müzik önemli yer tutar. Gelinlerin yüksek yüksek tepelere ev kurmak istemeleri de boşuna değil erik dalının hepimizce gevrek sayılması da. Müzik, sadece kültüre değil bilime de konu olmuş ve üzerine makaleler yazılmış bir olgudur. Burada bilimsel makalelerden alıntılar yaparak anlatmak yerine sizlerle dergimizde tanıtımı da yapılan “Pia Mater”den çok beğendiğim bir bölümü paylaşmak istiyorum:


Beyinde birbiriyle alakası olmayan birçok bölge aynı anda aktifleşiyor ve karşımıza rengarenk bir beyin görüntüsü çıkıyor. Sanki nöronların, beyninin içinde senden habersiz devasa bir parti veriyorlarmış gibi.” (Pia Mater, 25-26) Beynimizde iki yarı küre arasında böyle bir etkileşim varken ders çalışmak sizce nasıl olur? Yapılan araştırmalar yaşa, cinsiyete ve dikkat toplama sürecine bakarak farklılıkların olduğunu söylerken diğer yandan da müziğin bilişsel yetenekleri geliştirdiğini gösteriyor. Bununla birlikte dinlediğimiz müziğin türü de bilişsel performansımızı etkiliyor. Mesela 1993’te Nature dergisinde yayımlanan bir araştırmada Mozart besteleri dinlemenin mekânsal algı yeteneğini geliştirdiği belirlendi. “Beyin görüntüleme üzerine yapılan yeni çalışmaların bizimle paylaştığı sonuçlar inanılmaz aslında. Normalde beyin görüntüleme sırasında bir iş yaptığında, beyninde o işi yapmakla sorumlu bölgeyi renkli bir şekilde görürüz. Aktif bölge dışında beynin geri kalan büyük bir kısmı karanlık gözükür. Sadece müzik dinleyenlerin beyninden elde edilen görüntüleri kesinlikle görmen lazım.


Sözü daha fazla uzatıp siz değerli okuyucularımı da yormak istemiyorum ama müzikle ilgili okuduğum şeyler beni bu yazıyı yazmaya yönlendirdi ve sizlerle ders çalıştığım listemi paylaşmak istedim. Şarkı listesine göz attıktan sonra linke tıklayarak dinleyebilir veya karekod okutarak listeye ulaşabilirsiniz. Umarım hepimize motive kaynağı olur, sevgiler, keyifli günler LUDOVİCO EİNAUDİ - EXPERİENCE STATUES FEELİNG GOOD KİNGDOM OF HEAVEN SOUNDTRACK - CRUSADERS LONG VERSION RJD2 - A BEAUTİFUL MİNE (THEME FROM MAD MEN) GOLHA RODRİGO AMARANTE - TUYO (NARCOS THEME SONG)[LYRİCS VİDEO] ADAGİO FOR STRİNGS DMİTRİ SHOSTAKOVİCH: JAZZ SUİTE, WALTZ NO. 2 08-ENNİO MORRİCONE-COCKEYE'S SONG (1984).WMV MAX RİCHTER - LUMİNOUS (PERFECT SENSE SOUNDTRACK) ELLİOTT WALSH LUDOVİCO EİNAUDİ - EİNAUDİ: NUVOLE BİANCHE (LİVE FROM THE STEVE JOBS THEATRE / 2019) THE LAST OF THE MOHİCANS THE SHİRE BALMORHEA - REMEMBRANCE (OFFİCİAL VİDEO) AT WİT'S END LUDOVİCO EİNAUDİ - UNA MATTİNA (EXTENDED REMİX) LİNDSEY STİRLİNG - ELEMENTS (DUBSTEP VİOLİN ORİGİNAL SONG) LOREENA MCKENNİTT - MUMMERS DANCE ENYA - ONLY TİME (OFFİCİAL 4K MUSİC VİDEO) PEARL HARBOR SOUNDTRACK - TENNESSEE (HANS ZİMMER) BACK TO BLACK - VİTAMİN STRİNG QUARTET TRİBUTE TO AMY WİNEHOUSE HANS ZİMMER - THE DARK KNİGHT OST - A DARK KNİGHT - HD LET IT GO (DİSNEY'S "FROZEN") VİVALDİ'S WİNTER - THE PİANO GUYS VİVALDİ VARİATİON (ARR. FOR PİANO FROM CONCERTO FOR STRİNGS İN G MİNOR, RV 156) THE FOUR SEASONS - SUMMER İN G MİNOR, RV. 315: III. PRESTO SCHİNDLER'S LİST - JOHN WİLLİAMS - NL ORCHESTRA


06 CONCERTO NO. 2 İN G MİNOR, RV 315 SUMMER: III. PRESTO - VİVALDİ: THE FOUR SEASONS MOBY - PORCELAİN JOHN WİLLİAMS: THE IMPERİAL MARCH FROM THE EMPİRE STRİKES BACK THE HOST OF SERAPHİM PROLOGUE KİTARO - MATSURİ COMPTİNE D'UN AUTRE ÉTÉ- DİE FABELHAFTE WELT DER AMÉLİE PİANO [LARGE VERSİON 2010] FARİD FARJAD - ROBABEH JAN TAGHTAM DEH LİLY'S THEME HANS ZİMMER - CHEVALİERS DE SANGREAL HANS ZİMMER - TİME (INCEPTİON - LİVE İN PRAGUE) FARİD FARJAD - AYRILIK LA VALSE D'AMÉLİE (VERSİON PİANO) RENÉ AUBRY - SÉDUCTİON H. İbrahim Dalar


Yörük aLİ Hikayemize başlamadan önce Yörük Ali Efe’nin türküsünü dinlemeniz için bir kare kod ve link bırakıyorum. Keyifli okumalar! https://youtu.be/SoxZlS_0-L0 Yörük Ali Efe veya Soyadı Kanunu'ndan sonra Ali Efe Yörük (d. 1895, Sultanhisar – ö. 23 Eylül 1951, Bursa), Türk Kurtuluş Savaşı sırasında 16 Haziran 1919'da Malgaç Baskını ile düşmana ilk darbeyi vurmak suretiyle Aydın yöresinde düşman kuvvetlerinin ilerlemesini durdurmuş olan efemizdir. 19 yaşına geldiği zaman, Aydın dağlarında dolaşan Alanyalı Molla Ahmet Efe'nin grubuna katılır. Kısa zamanda Efe'nin ve tüm zeybeklerin güven ve sevgisini kazanarak grupta ikinci adam konumuna yükselir. Alanyalı Molla Ahmet Efe'nin Bozdoğan Kavaklıdere baskınında ölmesi üzerine Yörük Ali Efe olarak grubun başına geçer.


YÖRÜK ALİ Dört yıldan fazla dağlarda dolaşır. Bu süre içinde daima ezilenin, mağdur edilenin, güçsüzün yanında olur. Haklı olarak halk tarafından sevilir, itibar ve destek görür. 1919 senesinde grubu ile birlikte dağdan iner. Tarih 16 Haziran 1919... 15 Mayıs'ta İzmir'i, 27 Mayıs'ta da Aydın'ı işgal eden Yunan ordusu, o gece Kuvay- i Milliye kuvvetleri ile ilk defa karşı karşıya gelir. Yörük Ali Efe komutasındaki Kuvacılar, İzmir-Aydın demiryolu üzerindeki Malgaç Demiryolu köprüsü yanındaki Yunan karakoluna baskın düzenler ve işgalcilere karşı silahlı mücadelenin fitilini ateşlerler. Tarihe Malgaç Baskını olarak geçen bu olay Kuvay-i Milliye'nin ilk silahlı eylemidir. Şu Dalmadan geçtin mi? Soğuk sular içtin mi? Efelerin içinde Yörük de Ali'yi seçtin mi? Hey gidinin efesi Efelerin efesi... dizeleriyle dillere pelesenk olan, Yörük Ali Efe'ye yakılan bu türküyü hepimiz biliriz. Ama onun gerçek hikayesini pek de bilmeyiz. Adına türküler yakılan Yörük Ali Efe, Milli Mücadele'nin gizli kahramanlarından biri aslında. Albay Fatih Özkurt'a göre Yunanlar İzmir'e çıktığında ilk kurşunu atan nasıl gazeteci Hasan Tahsin olduysa ilk tokadı da Yörük Ali ve müfrezesi attı. Yörük Ali Efe, Kıllıoğlu Hüseyin Efe ve bazı arkadaşları ile birlikte Aydın ilinin Çine ilçesi Yağcılar köyünde toplanarak 16 Haziran 1919 tarihinde Sultanhisar ve Atça arasındaki Malgaç deresinin üstünden geçen Malgaç demiryolu köprüsü yanındaki Yunan karakoluna baskın yaptı. Baskın sonunda karakol tümüyle imha edildi, cephane ve erzaklar ele geçirildi. Bu baskın Batı ve Güney Anadolu'da düzenli, bilinçli ve millî şuurla işgalcilere yapılan ilk baskın olarak kabul edilmektedir. Bu önemli başarı halka ümit ve cesaret vererek, düşmanın yurttan atılabileceğine olan inancını arttırarak Yörük Ali Efe'nin liderliğini perçinledi. Yunan Ordusu ise beklemediği bu baskın karşısında paniğe kapılarak Nazilli'deki kuvvetlerini yakıp yıkarak Aydın istikametine geri çekti. Şu dalmanın çeşmesi Pek hoş olur içmesi Yörük de Ali’yi sorarsan Efelerin seçmesi Hey gidinin efesi Efelerin efesi Hey gidinin efesi Efelerin efesi… Yörük Ali Efe ve müfrezesi düzenli ordu kurulana kadar Yunanlara kök söktürür. Yörük Ali Efe, bu süreçte sadece ulusal çapta değil uluslararası alanda da ismi duyulan bir kahramandır. Özellikle İtalyan basını onun öykülerini yazar. Öyle ki bir İtalyan gazeteci onunla söyleşi yapmak için Anadolu'ya bile gelir.


Alçakgönüllü kahramanımızın Türk Kurtuluş Savaşı'ndaki rolü ile ilgili olarak yapılan övgülere verdiği şu cevabı her zaman hatırlanacaktır ve bizlere vatan sevgisi yolunda ışık olacaktır: “Bazı kimseler savaş zamanında yapılan işlerin birçoğunu bana ve başkalarına mal ederler. Bu yanlıştır. Bir kişinin, beş kişinin böyle büyük davalarda ne ehemmiyeti olur ki? Gönlünde vatan muhabbeti taşıyan her vatansever o günlerde bizim gibi düşünmüş, bizim gibi duymuş, ondan sonra da bizimle beraber olmuştur. Millî mukavemette aslan payını kendine ayırmakta hata vardır. Bir elin sesi olur mu ki?” YÖRÜK ALİ Nutuk'ta Mustafa Kemal'in selam gönderdiği Yörük Ali Efe, Milli Mücadele sonrasında Kırmızı Şeritli İstiklal Madalyası ile ödüllendirilir. Yeni kurulan cumhuriyet dönemindeyse çocuklarının okumasına adar kendini. Onların okuyup Türkiye Cumhuriyeti'ne faydalı birer birey olmasını ister. Fakat İzmir'de yaşadığı travmay kazası hayatının dönüm noktalarından biri olur. İstiklal Madalyası'nı milis beratını, mavzerini gözünün önünden hiç ayırmayan Yörük Ali Efe'yi tanıyanlar onun sadece İstiklal Marşı çalınırken ve bayrak geçerken heyecanlandığını ve ağladığını anlatır. 1951 yılında vefat eder. Cepkeninin kolları Parıldıyor pulları Yörük de Ali geliyor Açıl Aydın yolları Hey gidinin efesi Efelerin efesi Hey gidinin efesi Efelerin efesi ÖZBEK ALAN


EDEBİYAT Dedikoduları CEMAL SÜREYA SEZAİ KARAKOÇ Cemal Süreya ve Sezai Karakoç üniversitede sınıf arkadaşıdır ve ikisi de Muazzez Akkaya adlı bir kadına âşık olurlar. Kadına olan aşklarını birbirlerine anlatırlar. Yazdıkları şiirleri birbirlerine okurlar. Aralarında kadını elde etme üzerine bir iddiaya girerler. Kadını elde edemeyen fiziksel ve bedensel olmasa da ömür boyu taşıyacağı bir şeyle cezalandırılacaktır. İddiayı Cemal Süreyya kazanırsa Sezai Karakoç’un ismi Sezai Karkoç olarak değişecek, Sezai Karakoç kazanırsa Cemal Süreyya’nın isminden bir ‘’y’’ harfi çıkacak ve Cemal Süreya olacaktır. İddiayı Sezai Karakoç kazanır ve Cemal Süreyya’nın isminden bir ‘y’ harfi atılır. Sezai Karakoç’un kendisiyle bir iddia üzerine birlikte olduğunu öğrenen Muazzez Akkaya başka sorunların da etkisiyle Gevye’ye geri döner.Bu duruma çok üzülen Sezai Karakoç bunun üzerine ‘Monna Rosa’ adlı şiirini yazar.


AHMET HAŞİM Ahmet Haşim bir keresinde davetli olduğu bir evde kendisi için itina ile hazırlanmış nefis yemeklerle karnını tıka basa doyurduktan sonra boş bulunup ‘’Keşke Beyazıd’taki Emin Efendi lokantasında şöyle ağız tadıyla iyi bir yemek yeseydik.’’ demiş. NAZIM HİKMET- PİRAYE Nazım Hikmet hapisteyken Piraye’ye ‘’Sen benim en yakın insanımsın’’ yazmış bir mektubunda ve ‘’Affet beni ama karı koca münasebetimizi artık bitiriyorum’' diyerek terk etmiş onu başka bir kadına aşık olduğu için. Bu mektubu okuyan Piraye bir susmuş bir daha hiç konuşmamış. Nazım, Piraye’nin sırtına sapladığı bıçakla yapayalnız bırakmış onu. Yeni aşkı Münevver ise Nazım’ın hapisten çıkamayacağını anlayınca terk etmiş onu. Oysa Piraye senelerce hapiste kalacağını bilerek sevmiş onu, beklemiş. Münevver’in istemediği Nazım Piraye’ye tekrar mektuplar yazmaya başlamış, yalvaran mektuplar… Ama hiçbirine cevap alamamış. Susmuş Piraye, konuşmamış, yazamamış Nazım’a ama hep çok aşıkmış.


YAHYA KEMAL - CELİLE HANIM AŞKI “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz” Başında Kavak Yelleri esen, babasından henüz ayrılmış olan annesini deli gibi kıskanan bir gencin cümlesi... 90 yıl önce telaffuz edilmiş ama unutulmamış hatta Türk edebiyatında yer etmiş bir cümle. Neredeyse bir asır önce yaşanmış olan bir aşkın sonunu getiren bir cümle belki de... Nazım Hikmet’in annesi, ressam Celile Hanım ile Yahya Kemal’in nihayete eremeyen aşkını bitiren cümle: “Hocam olarak girdiğiniz bu eve babam olarak giremezsiniz.” Açlık grevindeki eski sevgiliyi görmezden geldi Celile Hanım ile Yahya Kemal’in ayrılıklarının üzerinden yıllar geçer, herkes kendi yoluna gider. Yahya Kemal elçilik göreviyle bir süre Avrupa’da kalır, sonra milletvekili olarak Meclis’e girer. Celile Hanım Paris’te resim çalışıp İstanbul’a döner, İbrahim adında bir paşazade ile kısa bir evlilik geçer başından. Ayrılıklarından 19 yıl sonra, 1938’de yeniden bir mektup yazar Yahya Kemal’e... Ama ne aşk vardır bu kez içinde ne de tutku. Oğlu Nazım Hikmet büyük bir şairdir artık ve dünya görüşü nedeniyle dönemin iktidarı tarafından hapislerde süründürülmektedir. Cumhuriyetin 15’inci yılı nedeniyle bir af tasarısı gündemdedir, o sıralarda Bursa Hapishanesi’nde bulunan Nazım da bu aftan yararlansın diye destek bekler Yahya Kemal’den. “Maziden gelen bir ses” olarak imzaladığı mektubunda “Onu himaye ederek kanayan bir anne yüreğini kurtarınız” diye yalvarır. Ama cevap alamaz. Ne evet ne hayır... Yahya Kemal susmayı seçer.


Bir başka rivayet daha vardır. Artık gözleri zor seçen Celile Hanım, 1950 yılında oğlunun hapisten kurtulabilmesi için Galata Köprüsü’nde açlık grevine başlar. Köprüden geçen Yahya Kemal onu görür ama görmezden gelir, geçip gider. Celile Hanım 1956’da göçüp gider bu dünyadan, Yahya Kemal ise ondan iki yıl sonra... Geriye edebiyat dünyasında dilden dile dolaşan, hüzünlü bir aşk hikayesi kalır. Ne büyük aşkıyla evlendi, ne de bir başka kadınla... Bu ikilinin yolu 1916’da bir Bektaşi dergahında kesişecektir. Celile Hanım kıskançlık krizleri nedeniyle eşi Hikmet Bey’den ayrılmak üzeredir. Her ikisinin de Bektaşilikle uzaktan yakından ilgisi yoktur. Yahya Kemal’i Yakup Kadri, Celile Hanım’ı ise bir dostu götürmüştür Çamlıca Bektaşi Dergahı’na. Kaderin oyunu da denebilir, öylesine bir rastlantı da... Yahya Kemal Telaki şiirinde şöyle anlatacaktır: Yollarda kalan gözlerimin nûrunu yordum, Kimdir o, nasıldır diye rüzgârlara sordum, Hulyâmı tutan bir büyü var onda diyordum, Gördüm: Dişi bir parsın elâ gözleri vardı. Kıskanç bir âşık Dişi parsın ela gözlerine sahip olan Celile Hanım’la ondan dört yaş küçük olan Yahya Kemal büyük bir aşka düşerler o günden sonra. Şair, o sıralarda Heybeliada Bahriye Mektebi’nde ders de vermektedir. Öğrencilerinden biri ise sevgilisinin oğlu Nazım’dır. Eşinden boşanan Celile Hanım, sevgilisinin peşinde Ada’yla Nişantaşı’ndaki evinde mekik dokurken, Yahya Kemal de hafta sonları annesinin evine çıkan Nazım’a özel ders vermek üzere Nişantaşı’ndaki eve gelir. Yahya Kemal hem tutkulu hem de kıskançtır. Ruhunu bir burgaç gibi sıkan, “Bunca yıllık kocasını bırakan kadın, bir gün beni de bırakır” korkusudur belki de... “Kirpikleri süzgün o ihanet dolu gözler / Rikkatle bakarken bile bir fırsatı gözler” şaire göre... Ada’da olduğu bir akşam, Nişantaşı’ndaki sevgilisinin bir partiye gittiği şüphesi düşer yüreğine. Ne vapur vardır o saatte ne de motor. Zar zor bir kayıkçı bulur, “Hastam var” diye ikna eder. Git gide artan lodos ve balıkçının söylenmeleri eşliğine şehre varır. Nişantaşı’na geldiğinde neredeyse gece yarısı olmuştur. Kapıcıyı uyandırır, “Celile Hanım evde mi?” diye sorar. “Evde” cevabı kesmez onu, “Çık” der, “Bir daha bak”. Kapıcı çıkar, gelir haber verir: “Uyuyor”. Yahya Kemal o geceyi, apartmanın karşısındaki meyhanede geçirir. Sabah olunca da doğru sevgilisinin yanına gider. Celile Hanım durumu öğrenir ancak çok âşık bir kadının müsamahasıyla sarılır sevgilisine.


Get in touch

Social

© Copyright 2013 - 2024 MYDOKUMENT.COM - All rights reserved.