mapeg_sayı8_final Flipbook PDF


35 downloads 105 Views 4MB Size

Recommend Stories


Porque. PDF Created with deskpdf PDF Writer - Trial ::
Porque tu hogar empieza desde adentro. www.avilainteriores.com PDF Created with deskPDF PDF Writer - Trial :: http://www.docudesk.com Avila Interi

EMPRESAS HEADHUNTERS CHILE PDF
Get Instant Access to eBook Empresas Headhunters Chile PDF at Our Huge Library EMPRESAS HEADHUNTERS CHILE PDF ==> Download: EMPRESAS HEADHUNTERS CHIL

Story Transcript

YIL: 3 ∙ SAYI: 8 ∙ ARALIK 2022

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü

Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü Beştepe, Mevlana Blv. No:76, 06490 Yenimahalle/Ankara

www.mapeg.gov.tr / mapegtc

www.mapeg.gov.tr

Ülkemizin en stratejik sektörlerinin başında gelen tabii kaynaklar sektörü, 2022 yılını maden, petrol ve doğal gaz arama ve üretim faaliyetleri açısından yoğun bir tempo içinde başarıyla tamamlamıştır. Kamu, özel sektör ve sivil toplum kuruluşlarının uyum içinde ve diyalog halinde çalışmaları önümüzdeki yıllarda sektörün daha iyi noktalara ulaşması konusunda beklentilerimizi artırmaktadır.

2023 yılında kullanıma sunulacak Karadeniz gazına ek olarak, yeni rezervlerin keşfedilmesi için sismik ve araştırma gemilerimiz faaliyetlerine kararlılıkla devam etmektedir. Enerji ithalatının en aza indirilmesi amacıyla petrol ve doğal gaz arama faaliyetlerinin sürdürülmesi konusunda MAPEG olarak tıpkı madencilikte olduğu gibi petrol ve doğal gaz sektörünün önünü açmaya devam edeceğiz.

Madenciliğimizin sürdürülebilir olması adına esas aldığımız insan odaklı, güvenli madencilik ilkesi gereği MAPEG olarak maden türleri, üretim yöntemleri ve üretim miktarlarına göre “Çok Az Riskli”, “Az Riskli”, “Riskli”, “Çok Riskli” şeklinde 4 gruba ayırdığımız maden ruhsatlarını sırasıyla 24 ayda, 12 ayda, 6 ayda ve 3 ayda 1 olmak üzere mahallinde denetliyoruz. Bu kapsamda gerçekleştirilen denetimlerde tespit edilen eksiklikler ve mevzuata aykırı hususlar ile ilgili derhal işlem gerçekleştirilmektedir.

8. sayısı ile okurlarla buluşan ve sektörde önemli bir yer edinen MAPEG Dergi’ye bugüne kadar katkı sağlayan akademisyen, sektör temsilcileri ve kurum çalışanlarına teşekkür ederim.

Madencilik sektöründeki işlemlerin daha hızlı ve ekonomik bir şekilde yürütülmesi hususunda devreye aldığımız e-Maden platformu aracılığıyla madencilik ile ilgili taleplerin bürokratik sürece takılmadan makul sürelerde karşılanması ile sektörün önündeki önemli bir engel kaldırılmıştır. Bugüne kadar e-Maden destek masasına iletilen yaklaşık 40 bin talep yerine getirilmiştir.

CEVAT GENÇ Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürü

Özgün TÜRKELİ (MAPEG - Basın Koordinatörü) Bayram ARI – MAPEG Genel Müdür Yrd. Kazım ÖZGÜR – MAPEG Genel Müdür Yrd. Fatih DUMANLI – MAPEG Genel Müdür Yrd. Murat DEMİR –­­ MAPEG 1. Hukuk Müşaviri

Emine SERGEN KAZBEK - (MAPEG Basın ve Halkla İlişkiler Müşaviri V.)

Kapak Fotoğrafı Akçakoca Doğal Gaz Sondaj Platformu Düzeltme 7. sayımızdaki “Petrol İşletme Ruhsatı Başvuru Prosedürü ve Türkiye’de Petrol İşletme Ruhsat Durumunun Değerlendirmesi” isimli yazının yazar kısmı sehven Petrol Arama, Üretim ve Ruhsatlandırma Dairesi Başkanlığı olarak belirtilmiştir. Söz konusu yazıyı MAPEG Uzman Yardımcısı Yaprak Damla YAĞMUR kaleme almıştır.

22 30

Ülkemizde Altın Madenciliği

Türkiye Deniz Araştırmalarında MTA’nın Rolü

4

48

Türkiye Petrol Arama Üretim Endüstrisinde Vergi Teşvikleri

54

TÜMMER’in Yapısı ve Hedefleri Petrol ve Doğal Gaz Arama-Üretim Faaliyetleri Açısından 2022 Yılı

58

Madencilik Sektörü Açısından 2022 Yılı Değerlendirilmesi

65

Ülkemiz Madenciliğine Genel Bir Bakış

12 Elevating Cyanide Management Globally in the Gold Mining Sector ---------------------------------------Altın Madenciliği Sektöründe Siyanür Yönetiminin Global Olarak İyileştirilmesi

Bunları Biliyor Musunuz?

ÜLKEMİZ MADENCİLİĞİNE GENEL BİR BAKIŞ

Prof. Dr. Şeref KALAYCI Bakan Yardımcısı Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı

MADEN

Madencilik, tarih boyunca uygarlıkları şekillendirmiş, sanayileşmenin temel girdilerini üretmiş, insan ve toplum hayatında her zaman vazgeçilmez bir yer tutmuştur. Özellikle, sanayi devriminden bu yana insanlığın gelişim sürecinin son iki yüz yılındaki baş döndürücü ilerlemede kömür ve demirin önemini yadsımak mümkün değildir. Yine Sanayi Devrimi ile beraber toplumların maden ihtiyacı artarken günümüz modern dünyasının temelinde madenlerin kullanımı ile birlikte kalkınma ve refah seviyesi artmıştır. Hatta ülkelerin kalkınmışlığında kişi başı metal, agrega vb. madenlerin tüketimi, önemli bir gösterge olarak kullanılmaktadır. İçinde bulunduğumuz yüzyılda da madencilik faaliyetleri olmaksızın insan yaşamının sürdürülebilmesi olası değildir. Bugün, kullandığımız arabalardan, içinde yaşadığımız evlere, bilgisayarlardan telefonlara kadar yaşamımız için vazgeçilmez olan her şey, madencilik etkinlikleri sonucu elde edilen ürünler sayesinde varlık kazanabilmektedir. Madenler, milyonlarca yılda oluşan fakattüketildiğinde yenilenemeyen kaynaklardır. Bu nedenle mutlaka etkin bir planlamayla ülkenin ihtiyaçları göz önüne alınarak çevreye duyarlı bir şekilde ve kamu yararı öncelikli olarak üretilmeli-

dir. Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı olarak bizler de bunun farkındayız, bu bilinç ve özveriyle görevimizi sürdürüyoruz. Önceliğimiz, sanayimizin ihtiyaçlarını mümkün olduğunca yerli kaynaklarımızdan karşılamak ve öz kaynaklarımızın çıkartılmasını sağlayarak ekonomiye kazandırmaktır. Bu işin milli bir görev olduğuna inanıyor, bu yaklaşımla faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Dünyada pandemi koşullarının hüküm sürdüğü 2020 yılında yaklaşık 17,2 milyar ton (3,1 trilyon dolar) değerinde maden üretimi gerçekleştirilmiştir. Bu üretimin yaklaşık %68’i enerji ham maddelerine, %11’i demir ve ferro alaşımlara, %9’u demir dışı metallere, %7’si kıymetli metallere, %3,5’i ise endüstriyel minerallere aittir. Bu kapsamda bahsedilen değerlere bakarsak madencilik endüstrisinin dünya ekonomisi için ne kadar önemli olduğu görmek mümkün. Geçtiğimiz yüzyılda, dünya gayrisafi yurt içi hasılası yaklaşık 18 kat artmış ve küresel kaynak tüketim miktarı da buna paralel olarak büyümüştür. Alpin orojenez kuşağı üzerinde bulunan coğrafyamız, maden çeşitliliği bakımından oldukça zengin bir vatandır. 2020 verilerine göre 168 ülke arasında Türkiye maden üretiminde, miktar (ton) YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

5

MADEN

bazında dünyada 21. sırada, değer ($) bazında ise 24. sırada yer almıştır. Türkiye, üretilen maden çeşitliliği açısından ise dünyada 8. sıradadır. Yine uluslararası raporlarda yer alan dünya piyasalarında önemli 90 çeşit madenden, ülkemizde 70 adedi kaynak olarak bulunmaktadır. Bu çeşitlilik ve zenginliklerle dolu topraklarımızda sürdürülebilir üretim ve sorumlu madencilik ilkeleriyle sektörümüzü geliştirmek Bakanlığımızın en önemli önceliklerindendir. Madencilik sektörümüzün dünden bugüne ihracat serüvenini değerlendirmek gerekirse; 2000 yılında maden ihracatımız 565 milyon dolar olarak gerçekleşmiştir. 2020 yılında 4 milyar 270 milyon dolarlık maden ihracatımıza karşılık 2021 yılında yıllık bazda yüzde 40’lık bir artışla Cumhuriyet tarihinin rekorunu kırarak 5 milyar 930 milyon dolarlık maden ihracatı (altın ve diğer madenlerin ara-uç ürünleri hariç) gerçekleştirilmiştir. Bu durum son 20 yılda 10 kattan fazla bir artış yakalandığını göstermektedir. Geçtiğimiz yılda, 2020 yılındaki 4 milyar 270 milyon dolarlık maden ihracatı ile kıyasladığında ise yıllık bazda yüzde 38,9’luk bir artış yakalanmıştır. 2022 yılı ilk 6 aylık süreçte maden ürünleri dış satımı 2021 yılı ilk 6 aylık sürecine göre %19 artarak 2022 yılının ilk 6 aylık döneminde ise 3,4 milyar dolar ihracata ulaşılmıştır. Maden ihracatımız, bu şekilde devam etmesi halinde yıl sonunda 7 milyar dolar seviyelerine ulaşacağı değerlendirilmektedir. Ülkemizde 2021 yılında tüvenan maden üretimi yaklaşık 814 milyon tona ulaşmış olup bir önceki yıla göre %14,5’lik bir artış yaşanmıştır. Bu üretimin 561 milyon tonunu yani toplam üretimin %69’unu çimento ve inşaat hammaddeleri, 103 milyon tonunu endüstriyel hammaddeleri, 94 milyon tonunu kömür, 38 milyon tonunu metalik madenler ve 18 milyon tonunu ise doğal taşlar oluşturmaktadır. Bu rakamların ifade ettiği sayısal değerlerin yanı sıra gösterdiği ivme ve ekonomik simgeler bize büyüyen ve gelişen ekonomimizi ve sektörümüzü yansıtmaktadır. Ancak, sektörünüzün ekonomik katkısının yanında işin çevresel boyutunun da göz önünde bulundurulması gerekmektedir. Kamuoyuna zaman zaman yansıyan olumsuz görüntüler sektör ve ülke madenciliği adına en büyük handikaptır. Madencilik sektörünün çevreye ve insan sağlığına negatif etkileri sürekli olarak gündemde olan bir konudur. Madencilik sektörü insanlık tarihi açısından en 6

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

eski sektörlerden biri olmasına rağmen, ülkemizde bu sektör hakkında kamuoyunun bilgisi çoğunlukla kitle iletişim araçlarından edindikleriyle sınırlıdır. Bu kapsamda, madencilik faaliyetlerine başlamadan önce halkımızın tam anlamıyla bilgilendirilmesi ve bilinçlendirilmesi hayati önem arz etmektedir. Madencilik doğa ile uyumlu çalışmayı gerektiren bir sektördür ve madenin doğası gereği bulunduğu yerde çıkartılması zorunluluğu mevcuttur. Bu durum geçmişte şehir dışında olan ancak günümüzde şehir içerisinde kalan agrega sahalarının mevcudiyeti olarak karşımıza çıkmaktadır. Madenlerin yerinde işletilmesi gerekliliği, birçok ruhsat sahasının birbirine mücavir olarak sınırdaş olması ve bu sahaların şehir içerisinde kalması gibi sorunlar çoğu zaman madencilik faaliyetlerinde aksaklıklara sebep olmaktadır. Bu nedenle, Bakanlığımız MAPEG aracılığı ile İstanbul-Cebeci Bölgesi’nde ilk adımı atılan maden bölgeleri ile özellikle agrega üretimindeki dağınıklığın ve oluşan güvenlik ve çevresel risklerin azaltılmasını amaçlanmış ve maden bölgeleri sayesinde üretim sahaları ölçek ekonomisine ulaştığından üretim maliyetlerinin azaldığı görülmüştür. Oluşturulan maden bölgesi ile ruhsat sınırlarından kaynaklanan rezerv kaybı ortadan kaldırılmıştır. Ruhsat sınırına dayanmış olan yüksek şevler düzenlenerek güvenli hale getirilmiştir. Yapılan üretim ve sevkiyat planlaması ile bölgede toz ve gürültü kirliliğinin önüne geçilmiştir. Maden bölgesi yönetiminde valiliğe bağlı kurumların katılımı ile sürekli olarak yapılan çalışmaların denetlenmesi sağlanmıştır. Yine, ülkemiz II (a) ve II (c) grubu agrega ruhsatları ile hammadde üretim izinlerinin rezerv, kalite ve ürettiği katma değer göz önünde bulundurularak güvenli, çevreci ve sürdürülebilir kullanımını sağlamak amacıyla başta pilot il olarak Düzce ilinde başlanmış olan uygulamanın daha sonra bölgeler bazında

MADEN

yaygınlaştırılarak ülkemiz genelinde uygulanması için “Agrega Kaynak Planlama” projesi başlatılmıştır. Diğer taraftan MAPEG bünyesinde, ruhsat süreçlerinin değerlendirilmesi amaçlı ve risk gruplarına ayrılan sahaların Maden Kanununun 29. maddesi gereği rutin denetimleri tüm hızıyla devam etmektedir. Denetimlerde temel amacımız sahalarda çalışan kardeşlerimizin güvenliğinin en üst düzeyde temininin sağlanması ve taleplerinin en kısa sürede karşılanmasıdır. Ayrıca denetimlerde drone kullanımı sayesinde ruhsat ve izin sınırlarındaki taşmaların tespiti kolayca yapılmaktadır. Yaşam standardı kalitesiyle kişi başına düşen maden tüketimi miktarı arasında doğrusal bir ilişki olduğu, tüketim miktarının refah düzeyiyle birlikte arttığı artık dünyaca kabul gören bir gerçektir. Türkiye’de kişi başı maden tüketimi 8 ton civarındadır. Tüketim miktarlarının yüksek olmasına ve günlük yaşantımızda kullandığımız birçok eşyanın hammaddesinin madencilikten temin edilmesine rağmen, zaman zaman sektörün öneminin fark edilmemesi üzücüdür. Aşağıdaki örnekler, madenciliğin önemini vurgulamak açısından önemlidir: Ortalama bir konut için yaklaşık 400 ton, 1 km otoyol için 30 bin ton, orta büyüklükte bir okul / hastane için

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

7

MADEN

yaklaşık 30 bin ton, 25-30 bin kişi kapasiteli bir stadyum için 300 bin ton agrega gereklidir. Ortalama bir otomobil için 908 kg demir-çelik, 41 kg alüminyum, 23 kg karbon, 18 kg bakır, 18 kg cam, 11 kg kurşun, 10 kg çinko, 8 kg manganez, 7 kg krom, 4 kg nikel, 2 kg magnezyum, 1 kg sülfat ve 1 kg altında onlarca farklı mineral kullanılmaktadır. Ortalama bir bilgisayarda 0,6 gram altın, 100 gr alüminyum, 400 gr bakır, 140 gr demir, 30 gr kurşun, 20 gr nikel kullanılmaktadır. Ortalama bir cep telefonunun %15’i cam, %15’i bakır, %4’ü karbon, %3’ü metal alaşım, %2’si nikel, %1’i kalay ve kalan %60’ı diğer maddelerden oluşmaktadır. Bu sayısal örneklemeler hayatımızdaki tüm eşyalar eşyalar için yapılabilir. Tüm bu rakamlar madenciliğin ve tabii kaynakların var olan canlı hayatı için önemini somut bir şekilde ortaya koymaktadır. Madenciliği

bu anlamda ele aldığımızda, tabii kaynaklarımızı günümüz ihtiyaçlarını yeterli şekilde karşılarken aynı zamanda geleceğe de aktarabilmek adına verimli ve etkin kullanımının önemi bir kez daha ortaya çıkmaktadır. Çünkü bütün bu hayati gereksinimler bizden sonraki nesiller için de yaşamsal gereklilik olarak devam edecektir. İnsanlığın doğaya karşı sorumluluğu sadece ulusal boyutta değildir. Dünyanın iklim değişikliğiyle mücadele ettiği günümüzde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı madenlerin sorumlu bir şekilde üretilmesi için bütün planlamaları yapılmaktadır. Türkiye’de madencilik dünya standartlarına uygun şekilde yürütülmektedir. Madencilik faaliyetine nasıl başlanacağı, nasıl sürdürüleceği, sahanın nasıl terk edileceğine kadar bütün aşamaları detaylarıyla ele alan kapsamlı bir mevzuatımız bulunmaktadır. Bakanlık olarak madencilerimizin güvenli bir ortamda yatırımlarını yapmaları için her türlü imkânı ve kolaylığı sağlamakta kararlıyız. Ülkemizin de imzaladığı Paris Antlaşması’na göre Türkiye 2050 yılına kadar sıfır emisyon taahhüdü vermiştir. Bu kapsamda, temiz enerji ve batarya teknolojileri gibi alanlarda ülkemizde yeni adımlar atılmaktadır. Bugün trafikteki elektrikli araçların hızla artan sayısına baktığımızda dünyanın nasıl bir geleceğe evrilebileceğini görebiliriz. Kobalt, nikel, lityum, grafit, manganez gibi batarya elementleri küresel ekosistemin yeni hammaddeleri olacak ve sıfır emisyon kapsamında 2050 hedefine ulaşmanın yolu bu kritik madenleri üretmekten geçecektir. Uluslararası Enerji Ajansına göre lityum talebi 2040 yılında bugüne göre 42 kat artacaktır bu da bu elementlerin ülkemizde üretilmesinin önemini ortaya koymaktadır. Proje bazlı çalışmalarla hem temiz ve çevreye saygılı sürdürülebilir madenciliğin hayata geçirilmesini sağlamak hem de dünyayla bütünleşmiş bir şekilde katma değeri yüksek ürünler üretilmesi amaçlanmaktadır.

Burdur-Yeşilova Rehabilitasyon Sahası 8

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

MADEN

Tüm dünyanın yenilenebilir enerjiye yöneldiği bu günlerde metale olan talebin artması ve Rusya’nın büyük üreticisi olduğu paladyum, platin, altın, nikel gibi metallerde oluşan arz endişesi sebebiyle fiyatlarda ciddi artışlar gözlemlenmiştir. Metal fiyatlarındaki bu artış alüminyum, bakır, kobalt gibi baz metallerin fiyatlarını arttırmış ve alt sektörlerde tansiyona sebep olmuştur. İnşaat ve otomotiv sektörü bu krizlerden en çok etkilenen sektörlerin başında gelmektedir. Tüm bu küresel riskler, tekel zorbalığı, salgın vb. durumların etkisi ile mücadele etmek için Bakanlığımız paydaşları ile uyumlu bir şekilde çalışmaktadır.

Son yıllarda ülkemizde artan altın, demir ve alüminyum üretimleri ham madde tedariki noktasında küresel sorunların olduğu bugünlerde ülkemiz için önemli katkılar sağlamaktadır. Özellikle metal fiyatlarının küresel olarak yükseldiği bu dönemde madencilerimizin üretiminin hız kesmeden devam etmesi cari açığımızın azalmasında önemli bir rol oynamaktadır. Buna en iyi gösterge ise 2021 yılı maden üretim rekorlarıdır. Şöyle ki; trona, alüminyum/ boksit, fosfat, perlit, rutil, tuz üretimleri son 11 yılın, traverten üretimi son 10 yılın, pomza üretimi son 9 yılın, çinko cevheri, kurşun cevheri, feldspat ve grafit üretimleri son 8

Bursa-Orhaneli Rehabilitasyon Sahası

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

9

MADEN

yılın, bentonit ve kaolen üretimleri ise son 6 yılın üretim zirve değerlerine ulaşmıştır. Madencilik sektörünü tek başına düşünmektense katkı sağladığı demir-çelik, inşaat, kimya, otomotiv, enerji ve savunma sanayi gibi önemli sektörlerle ele almak çok daha doğru olacaktır. Zira ham madde tedariki noktasında kritik bir konumda olan sektör, aslında sanayimiz için çok daha önemli roller üstlenmektedir. Günümüz dünyasının ekonomik sistemi, hammaddenin doğayla uyumlu şekilde üretilmesi, ara ve/veya uç ürüne dönüştürülmesi ve ticarete konu edilmesi üzerine kurulmuştur. Genel bir bakış açısıyla yüksek teknoloji sektöründen, savunma sanayine, enerji üretiminden, sanayi üretimine kadar her ekonomik faaliyetin hammaddeye dayandığını söylemek yanlış olmayacaktır. Bu bakımdan hammadde üretiminin iki temel kaynağı olan tarım ve yeraltı kaynakları tüm toplumlar için büyük önem arz etmektedir. Ülkemizin kültürel mirası nedeniyle tarım sektörü kutsal bir konumda görülürken, hammaddenin diğer temel kaynağı olan yeraltı kaynakları üretimi kötücül gösterilmemelidir. Madencilik insanlığın gelişimini sürdürmesi ve yaşam standartlarını sağlaması için vazgeçilmezdir. Bu bakış açısıyla ülkemizin madenciliği için atılacak her olumlu adım “Türkiye Yüzyılında” vizyonunda ülkemizin gücüne güç katacaktır.

10

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

Seyir Tepesi Olarak Düzenlenen Eski Kalker Ocağı (Denizli)

ELEVATING CYANIDE MANAGEMENT GLOBALLY IN THE GOLD MINING SECTOR ALTIN MADENCILIĞI SEKTÖRÜNDE SİYANÜR YÖNETİMİNİN GLOBAL OLARAK İYİLEŞTİRİLMESİ

Paul Bateman President International Cyanide Management Institute Türkçe Çeviri Dr. Baturay Kansu KAZBEK Doktor Öğretim Üyesi

MADEN

Abstract

Öz

The International Cyanide Management Code (Cyanide Code or Code) is a management system that provides comprehensive guidance in the use and management of cyanide for the production of gold and silver by the cyanidation process. Since 2005, this voluntary program has become the internationally recognized benchmark for best practice in the safe production, transport, use and disposal of cyanide in the gold mining industry, and, beginning in 2016, the silver industry as well. Its purpose is to limit the risks to human health and the environment from the use of cyanide, while assuring stakeholders of the safe handling of cyanide. Signatories to the Cyanide Code commit to high standards for their operations, and compliance is verified triennially through independent third-party audits by professional auditors and technical experts, and the audit results are publicly available to stakeholders. As a result, Cyanide Code certification has become the expectation of many industry stakeholders for a mining company to demonstrate it is managing cyanide safely.

Uluslararası Siyanür Yönetimi Kodu (Siyanür Kodu veya Kod) altın ve gümüş üretiminde siyanidasyon işleminde kullanılan siyanürün yönetimine yönelik kapsamlı bir kılavuz görevi gören bir yönetim sistemidir. Gönüllülük esasına dayanan bu program, 2005 yılından beri altın madenciliği endüstrisinde ve 2016 yılından beri gümüş endüstrisinde siyanürün güvenli üretimi, taşınması, kullanımı ve imhasında en iyi uygulamalar için uluslararası düzeyde bir referans olmuştur. Kodun amacı siyanür kullanımı sonucu insan sağlığı ve çevre için ortaya çıkan risklerin sınırlanması ve siyanürün güvenli kullanımı açısından paydaşlara güvence sağlamaktır. Siyanür Kodunun imzacıları operasyonlarında yüksek standartlara bağlı kalmakta, bu bağlılık her üç yılda bir bağımsız denetleyiciler ve teknik uzmanlar tarafından denetlenmekte ve denetleme sonuçları paydaşlarla halka açık şekilde paylaşılmaktadır. Bunun bir sonucu olarak siyanür kodu sertifikasyonu, endüstrinin birçok paydaşı için madencilik şirketlerinin siyanürü güvenli bir şekilde kullandığının gösterilmesine yönelik bir beklenti haline gelmiştir. YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

13

MADEN

The Cyanide Code’s Development

14

Siyanür Kodunun Gelişimi

For nearly 125 years, the cyanidation process has been used for extracting gold from ore, and cyanide continues to be the most efficient and cost-effective chemical for this purpose. However, because of cyanide’s toxicity it must be handled carefully to avoid environmental damage, wildlife mortalities, and adverse human exposure. In the 1990s a series of accidents involving cyanide made international news and sensitized public opinion to its use in the mining industry. These accidents culminated in the Baia Mare accident in 2000, where a tailings dam at a gold mine in Romania burst, releasing more than 100,000 cubic meters of cyanide-bearing solution into the Tisza River, part of the Danube River system. While no human lives were lost, the release resulted in a massive loss of fish, and focused the world’s attention on the risks of cyanide use in the gold mining industry.

Yaklaşık 125 yıldır cevherden altın elde edilmesi amacıyla siyanidasyon işlemi kullanılmaktadır ve siyanür bu amaç için maliyet açısından en etkin ve etkili kimyasal olmaya devam etmektedir. Bununla birlikte siyanür, toksisitesi nedeniyle çevresel hasar, vahşi hayvan ölümleri ve insan maruziyetini önlemek amacıyla dikkatli kullanılmalıdır. 1990’larda siyanürle ilgili bir dizi kaza uluslararası haberlere konu olmuş ve kamuoyunu siyanürün madencilikte kullanımına karşı hassas hale getirmiştir. 2000 yılında gerçekleşen Baia Mare kazasında Romanya’daki bir altın madenindeki atık barajının yıkılması sonucunda Don Nehri sisteminin bir parçası olan Tisza Nehri’ne 100,000 metreküpten fazla siyanür içeren çözelti karışmıştır. Her ne kadar can kaybı yaşanmasa da büyük miktarda balık telef olmuş ve bu olay, dünyanın dikkatini altın madenciliğinde siyanür kullanımının risklerine çekmiştir.

The incident catalyzed a global effort by the gold mining industry and its stakeholders to improve the industry’s performance in managing this essential chemical that is critical for industrial mines to process gold. With the leadership of the United Nations Environment Programme a multi-stakeholder process was initiated the same year to develop an international code of best practices for cyanide management. It was a complex process involving input from governments, environmental NGOs, and the gold mining industry. It was envisioned that the Cyanide Code would serve as a framework for assurance to the industry’s stakeholders that cyanide was being properly managed by the gold mining industry.

Bu olay, altın madenciliği endüstrisi ve paydaşlarının endüstriyel madenlerin altını işlemesinde kritik bir öneme sahip bu kimyasalın yönetimi noktasında performansın iyileştirilmesine dönük bir çalışma içine girmeleri açısından bir katalizör görevi görmüştür. Birleşmiş Milletler Çevre Programı liderliğinde aynı yıl, siyanür yönetiminde en iyi uygulamaları ortaya koymaya yönelik çok paydaşlı bir süreç başlatılmıştır. Bu süreç, devletlerden, çevre ile ilgili STK’lardan ve altın madenciliği endüstrisinden girdileri içeren karmaşık bir süreç olmuştur. Siyanür kodunun endüstri paydaşlarına siyanürün altın madenciliği endüstrisinde uygun şekilde yönetildiğine dair güven verecek bir iskelet olarak rol oynaması öngörülmüştür.

By 2005 the Cyanide Code and its administrative organization, the International Cyanide Management Institute (”ICMI”), became fully operational. Later that year, nine mining companies and five cyanide producers became the initial Signatories to the Cyanide Code, formally committing to implement the Code at their operations and to having them periodically audited by independent expert auditors. On April 17, 2006, the first mining operation was certified in compliance under the Cyanide Code.

Siyanür kodu ve idari organizasyonu Uluslararası Siyanür Yönetimi Enstitüsü (“ICMI”) 2005 yılında tam işlerlik kazanmıştır. Aynı yılın sonlarına doğru dokuz madencilik şirketi ve beş siyanür üreticisi siyanür kodunun ilk kez imzalayan taraflar olarak Kodu operasyonlarında uygulama ve düzenli olarak bağımsız uzman denetleyiciler tarafından denetlenme noktasında taahhüt vermiştir. 17 Nisan 2006 tarihinde ilk maden işletmesi, siyanür koduna uygun olarak sertifika almıştır.

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

MADEN

The Code’s Framework

Kodun Çerçevesi

The Code focuses on the safe production, transport, use and disposal of cyanide in the gold and silver mining sectors. The Cyanide Code consists of nine fundamental principles that broadly state the commitments that signatory companies make to manage cyanide responsibly. The Principles address the production of cyanide and its transport to the mine site, unloading and handing of reagent-strength cyanide at the mine, its use in the production of gold or silver, the decommissioning of cyanide facilities, worker safety, emergency response planning, training of personnel, and dialogue with stakeholders. One or more Standards of Practice, of which there are a total of 29, are included under each principle; ese Standards of Practice identify the performance goals and objectives that must be met to comply with the program. The Cyanide Code also describes the process for verifying and certifying an

Kod, altın ve gümüş madenciliği sektörlerinde siyanürün güvenli bir şekilde üretilmesi, taşınması ve imhasına odaklanmaktadır. Siyanür kodu, altına imza atan şirketlerin siyanürü sorumluluk bilinci içinde yönetmesine yönelik dokuz temel prensipten oluşmaktadır. Prensipler; siyanürün üretimi, maden sahasına taşınması, madende reaktif düzeyinde siyanürün boşaltılması ve kullanılması, altın veya gümüş üretiminde kullanılması, siyanür tesislerinin işletimine son verilmesi, çalışan güvenliği, acil durum planlaması, personel eğitimi ve paydaşlarla iletişim gibi konuları ele almaktadır. Her prensibin alt maddesi olarak, sayısı 29’u bulan bir veya birden fazla uygulama standartı mevcuttur. Bu uygulama standartları, programla uyum sağlamak için karşılanması gereken performans hedef ve amaçlarını tanımlamaktadır. Siyanür kodu aynı zamanda bir operasyonun program gereksinimleri ile uyumunu teyit YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

15

MADEN

operation’s compliance with the program’s requirements.

etme ve sertifikasyonu ile ilgili süreçleri de tanımlamaktadır.

The Code’s broader framework includes numerous supporting documents to assist operations in implementing the program and to guide auditors in determining compliance; all these documents are available online at cyanidecode.org. These include guidance documents that describe the controls, procedures, and other measures typically used to safely manage cyanide Audit questionnaires used to evaluate compliance, and guidance for auditors in conducting certification audits and determining whether an operation can be certified also are posted on the Code website, as are administrative procedures for signatory companies, certification of operations, requirements for Cyanide Code auditors, and resolution of disputes regarding certification decisions and ICMI actions.

Kod, daha geniş çerçevede operasyonlarda programın oturtulması ve uyumluluğun belirlenmesinde denetleyicilere yardımcı olabilecek çok sayıda doküman içermektedir ve tüm dokümanlara cyanidecode.org adresinden ulaşılmaktadır. Bu dokümanlar arasında siyanürün güvenli yönetiminde kullanılan kontroller, prosedürler ile diğer ölçekleri tanımlayan dokümanlar, uyumluluğu değerlendirmede kullanılan denetleme anketleri, bir işletmenin sertifiye edilebilirliğine yönelik sertifikasyon denetlemelerini gerçekleştiren denetçilere yönelik kılavuzlara ek olarak imzacı şirketlere yönelik yönetimsel prosedürler, operasyonların sertifikasyonu, siyanür kodu denetçilerinin karşılaması gereken şartlar ve sertifikasyon kararları ile ICMI kararlarına yönelik anlaşmazlıkların çözümüne yönelik dokümanlar sayılabilir.

Key Requirements By becoming a Signatory to the Cyanide Code, a company commits to implement the Code at those of its operations it selects for participation in the program. The signatory company also agrees to demonstrate the compliance of these operations with the Cyanide Code’s requirements by having them periodically audited by independent third-party auditors and making the audit results publicly available on the Cyanide Code website. Audits should be conducted within three years of an operation’s designation for certification and every three years thereafter.

16

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

Temel Gereklilikler Siyanür koduna imza atan bir şirket, programda yer almaya yönelik seçtiği operasyonlarda kodu uygulamayı vaat eder. İmza atan şirket operasyonlarının uyumunu göstermeye yönelik aynı zamanda düzenli olarak bağımsız üçüncü parti denetçiler tarafından denetlenmeyi ve denetleme sonuçlarının siyanür kodu sitesinde halka açık şekilde yayınlanmasını da kabul eder. Denetlemelerin bir operasyonun sertifikasyonunu takip eden üç yıl içerisinde ve sonrasında her üç yılda bir yapılması gerekmektedir.

MADEN

For a mine to be certified in compliance with the Cyanide Code, it must use cyanide that has been manufactured and transported by companies that also have been certified as Code compliant. Mines must develop and implement systems, plans, and procedures for safely managing cyanide throughout the gold and silver production processes, including management of high-strength reagent cyanide and managing mine wastes containing cyanide, such as process tailings. Safe management includes protection of workers, communities, and the environment. The Cyanide Code also requires that workers be trained on how to operate the facility safely and how to prevent and, if necessary, respond to cyanide releases and exposures. Operations also are required to have comprehensive plans and appropriate equipment in the event of a cyanide emergency. Additionally, a certified mine must make information available to stakeholders regarding how cyanide is managed at the operation and must disclose to the public any significant cyanide releases or exposures that may occur.

Bir şirketin siyanür koduna uygunluk sertifikasını alabilmesi için, kod uygunluğu sertifikasını almış bir şirket tarafından üretilen ve taşınan siyanürü kullanması gerekmektedir. Madenler kuvvetli siyanür reaktanı ve süreç artıkları gibi siyanür içeren atıklar dâhil olmak üzere altın ve gümüş üretim süreci boyunca siyanürün güvenli kullanımına yönelik sistemleri, planları ve prosedürleri geliştirmeli ve kullanıma sokmalıdır. Güvenli yönetim işçilerin, toplulukların ve çevrenin korunmasını kapsamaktadır. siyanür kodu aynı zamanda işçilerin tesisleri güvenli şekilde kullanma ve siyanür kaçak ve maruziyetini önleme ve gerekirse müdahale etme noktasında eğitimini gerektirmektedir. İşletmelerin siyanürle ilgili bir acil durumuna yönelik uygun donanım ve kapsamlı müdahale planları olması gereklidir. Ek olarak, sertifikalı madenlerin siyanürün operasyon sürecinde nasıl yönetildiğine dair bilgileri paydaşlarla paylaşması ve olabilecek tüm önemli siyanür kaçağı ve maruziyetlerini halka açıklamaları gereklidir.

There are two types of expertise required for auditors. The “lead auditor” must be a professional environmental, health, or safety auditor, accredited as such by an organization meeting the ICMI’s established criteria. Certification audits also require a “technical expert auditor,” with a minimum of seven years of industry experience, as well as experience in conducting environmental, health, or safety audits. Auditors must be free of conflicts of interest with the operation being audited. Also, to ensure the independence of its auditors, the program limits at two the number of consecutive audits any individual lead and technical auditor may perform at a particular operation.

Denetçiler için gerekli iki uzmanlık söz konusudur. “Baş denetçi”, ICMI tarafından yayınlanan kriterleri karşılayan bir organizasyon tarafından tasdiklenmiş profesyonel çevre, sağlık veya güvenlik denetçisi olmalıdır. Sertifikasyon denetlemelerinde aynı zamanda alanında en az yedi yıllık bir uzmanlığa sahip ve çevre, sağlık veya güvenlik denetlemeleri alanlarında deneyimli bir “teknik uzman denetçi” bulunması gereklidir. Denetçilerin, denetlenen organizasyonla ilgili bir çıkar çatışması olmaması gereklidir. Buna ek olarak denetçilerin bağımsızlığı açısından program, aynı işletmede bir baş denetçi ve teknik denetçinin arka arkaya katılabileceği denetim sayısını iki ile kısıtlamıştır.

An operation is certified if the lead auditor finds it is in “full” or “substantial” compliance with the Cyanide Code. Full compliance means that the operation has met the intent of all Standards of Practice. Substantial compliance means that the operation has made a good-faith effort to comply and that any deficiencies found do not present an immediate or substantial risk to health, safety, or the environment—and that the deficiencies can be corrected within one year.

Bir maden işletmesinin sertifikalandırılabilmesi için baş denetçinin siyanür kodu ile “tam” veya “anlamlı” uyumlu kararı vermesi gereklidir. Tam uyumluluk, operasyonun tüm uygulama standartları ile uyumlu olduğu anlamına gelir. Anlamlı uyumluluk ise operasyonun uyumluluk için iyi niyetli bir çaba harcadığını ve saptanan eksikliklerin sağlık, güvenlik veya çevre için doğrudan veya anlamlı bir tehdit oluşturmadığı ve bu eksikliklerin bir yıl içerisinde giderilebileceği anlamına gelmektedir.

Although the lead auditor of a Cyanide Code certification audit determines whether a mine is certified, ICMI plays a key role in the certification process by reviewing every audit report for “completeness,” meaning that all relevant compliance questions have been answered, and that sufficient details have been provided to support the auditor’s findings. The completeness review serves as the Cyanide Code’s quality control by assuring that an auditor’s

Her ne kadar siyanür kodu sertifikasyon denetiminin baş denetçisi, bir maden işletmesinin sertifikasyonuna ilişkin kararı veriyor olsa da, ICMI, her denetim raporunu; ilgili tüm uygunluk ve uyumluluk sorularının yanıtlandığını ve denetçinin bulgularını desteklemek için yeterli detayların bulunduğunu ifade eden “yeterlilik ve uygunluk” değerlendirmesine tabii tutmakla belgelendirme sürecinde kilit YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

17

MADEN

certification decision is consistent with the Cyanide Code. Based on the ICMI’s review of well over 1,000 audit reports, we know that many operations have corrected high risk or even dangerous conditions by adhering to the Cyanide Code.

Stakeholder Recognition of the Cyanide Code The Cyanide Code’s success also is demonstrated by the recognition it has received in its use by governments, non-governmental organizations, and financial institutions, and its incorporation into other initiatives for the protection of health and the environment. The Cyanide Code has been endorsed by government agencies in several countries. The Group of Eight recognized the Cyanide Code in a statement issued in 2007, noting it was one of several certification systems that are suitable instruments for “increasing transparency and good governance in the extraction and processing of mineral raw materials.”1 The World Bank Group’s International Finance Corporation, which provides lending for mine development projects, has required gold mine borrowers to be Cyanide Code-certified as a condition of various loan agreements. The European Bank for Reconstruction and Development (EBRD) similarly has required Cyanide Code compliance in its loan agreements to gold mines, or otherwise encourages gold mining projects using EBRD funds to implement the Cyanide Code.2

18

bir rol oynamaktadır. Yeterlilik ve uygunluk incelemesi, bir denetçinin sertifikasyon kararının siyanür kodu ile uyumlu olmasını sağlayarak siyanür kodu bakımından bir kalite kontrolü işlevi görür. ICMI’nin incelemiş olduğu 1000’den fazla denetim raporuna dayanarak, birçok operasyonun siyanür koduna uyarak yüksek riskli ve hatta tehlikeli koşulları düzelttiği bilinmektedir.

Siyanür Kodunun Paydaşlar Tarafından Tanınması Siyanür kodunun başarısı, uygulanmasının devletler, sivil toplum kuruluşları ve finansal kuruluşlar tarafından tanınması ve sağlığın ve çevrenin korunmasına yönelik diğer girişimlere dahil edilmesiyle de kanıtlanmıştır. Siyanür kodunun başarısı, devletler, sivil toplum kuruluşları ve ticari kuruluşlar tarafından tanınması ve sağlık ve çevre korunmasına yönelik diğer girişimler tarafından da benimsenmesi ile gösterilebilir. Siyanür kodu çeşitli ülkelerde devlet kurumları tarafından desteklenmektedir. G8 ülkeleri 2007 yılında yayınladıkları bir bildirge ile siyanür kodunu tanımış ve kodun “mineral cevherlerinin çıkartılması ve işlenmesinde şeffaflığı ve iyi yönetimi arttırdığını” belirtmişlerdir.11 Maden geliştirme projeleri için kaynak sağlayan Dünya Bankası Grubu bünyesimndeki Uluslararası Ticaret Kurumu, çeşitli borç anlaşmalarının bir ön koşulu olarak borçlanıcı altın madenlerinin siyanür kodu sertifikasına sahip olması şartını koymuştur. Avrupa Kalkınma ve İmar Bankası (EBRD) de benzer şekilde altın madeni kredilerinde siyanür koduna uyumluluk şartı koymuş ve EBRD fonu kullanan altın madeni projelerinin siyanür kodunu uygulamasını desteklemektedir.2

1

G8 Summit Heiligendamm, Declaration, Growth and Responsibility in the World Economy, June 7, 2007 (page 31).

1

G8 Summit Heiligendamm, Declaration, Growth and Responsibility in the World Economy, June 7, 2007 (page 31).

2

European Bank for Reconstruction and Development Mining Operations Policy, as approved by the Board of Directors at its Meeting on 17 October 2012 (page 56).

2

European Bank for Reconstruction and Development Mining Operations Policy, as approved by the Board of Directors at its Meeting on 17 October 2012 (page 56).

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

MADEN

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

19

MADEN

The Cyanide Code also has been incorporated into sustainability initiatives developed by NGOs and “cross referenced into an array of soft regulatory instruments.” 3 For example, the Responsible Jewellery Council, an international non-profit organization that implements a certification system for the jewelry supply chain, requires that all of its mining company members that use cyanide for gold recovery be certified under the Cyanide Code.

Industry Adoption of the Code There are clear indicators that the Code is having an impact on the industry. Today, 55 mining companies are Code Signatories committed to implement its provisions at their approximately 140 operations around the world. Twenty-nine cyanide producers and 127 cyanide transporters also are Code Signatories. The global reach of the Code is significant as signatory mining companies with operations in 37 countries account for the majority of the sodium cyanide used in the industrial gold mining industry. Participating operations in Turkey include two certified gold mines, and five gold mines that are designated for certification but not yet certified, as well as seven certified transporters and transport supply chains. Adoption of the Code continues to gain momentum, with new signatories and certifications being regularly announ3

FRANKS, Daniel M., Mountain Movers, Mining, sustainability and the agents of change. Routledge, 2015 (page 49).

Siyanür kodu aynı zamanda STK’lar (Sivil Toplum Kuruluşları) tarafından geliştirilen sürdürülebilirlik girişimlerinin bünyesine alınmış ve “bir dizi ilke kararı ile çapraz referanslanmıştır”.3 Örneğin, kar amacı gütmeyen bir uluslararası organizasyon olan ve mücevher arz zinciri için bir sertifikasyon sistemi kullanan “Sorumlu Mücevhercilik Konseyi”, altın üretimi için siyanür kullanan tüm maden şirketi üyelerinin siyanür kodu sertifikasına sahip olmasını şart koşmuştur.

Kodun Endüstri Tarafından Adaptasyonu Kodun endüstri üzerinde etkili olduğuna yönelik belirgin bulgular mevcuttur. Günümüzde 55 maden şirketi koda imza atmış durumdadır ve gerekliliklerini dünya genelindeki 140 işletmede uygulamaktadır. 29 siyanür üreticisi ve 127 siyanür taşıyıcısı da benzer şekilde koda imza atmıştır. Kodun global yaygınlığı büyük boyutlardadır zira imza atan maden şirketleri 37 ülkede faaliyet göstermekte ve endüstriyel altın madenciliğinde kullanılan sodyum siyanürün büyük çoğunluğunu oluşturmaktadır. Yeni sertifikasyon ve imzaların düzenli şeklide ilan edilmesiyle kod, ivme kazanmaya devam etmektedir. Her ne kadar uluslararası majör şirketlerin çoğu imza atmış durumdaysa da, imza atan şirketlerin çoğu yılda 25.000 ons gibi düşük miktarlarda üretimine sahip küçük ve orta boyutta işletmelerdir. 3 dipnot eksik

Siyanür Kodunu İmzalayan Şirketler Cyanide Code Signatory Companies 2005-2021

Mine / Maden

20

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

Producer / Üretici

Transporter / Taşıyıcı

MADEN

ced. While most of the major international companies are signatories, the majority of mining signatories are mid-tier and smaller producers, including companies with a single gold mine producing as little as 25,000 ounces of gold per year. The Code has undoubted value for its signatories -- companies seek a stable relationship with regulators and the public. But the entire industry is vulnerable to the consequences of a future spill by a non-signatory company. One of the significant challenges is to broaden Code participation to encompass a greater number of mid-size and smaller mining companies. Further leadership by governments can make this possible through the use of the Cyanide Code as a complementary tool for mining project permitting and environmental performance assessments. The global adoption of the program, by companies small and large, in the developed and developing world, is evidence that it can be successfully implemented in different geographic settings, climates, and various sized operations. Although historical statistics might lead one to expect otherwise, no major environmental incident involving cyanide has occurred since the program was developed. The absence of such incidents can largely be attributed to the enhanced diligence and care taken by the mining industry, whether as direct signatories to the Code or simply operating independently to the enhanced standards set by the Code. Although future incidents always remain a possibility, the level of emergency planning and response have also greatly improved in conjunction with the Code. The Cyanide Code is now a well-established, functioning program that is bringing rigor to the industry’s management of cyanide. The program is now one of the most established and mature certification schemes in the minerals sector.4

4

Ibid.

İmza atan şirketler için kodun değeri inkâr edilemez boyuttadır. Bu şirketler, kurumlar ve halkla istikrarlı bir ilişki kurmayı hedeflemektedir. Bununla birlikte, tüm endüstri henüz imza atmamış bir işletmede meydana gelecek bir taşmanın sonuçları açısından risk altındadır. Önemli hedeflerden biri orta ve küçük ölçekte işletmelerin katılımını sağlayarak kodun kapsama alanını arttırmaktır. Devletlerin liderliğinde siyanür kodunun maden ruhsatı ve çevresel etki değerlendirme süreçlerinde tamamlayıcı olarak tanımlanması bunu sağlayabilir. Programın tüm ölçeklerdeki işletmelerce hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerde global ölçekte uygulanıyor olması farklı coğrafik koşullarda, iklimlerde ve çeşitli boyutlardaki işletmelerde başarıyla hayata geçirilebileceğinin kanıtıdır. Her ne kadar tarihsel istatistikler farklı düşündürebilirse de, programın geliştirilmesinden beri siyanür kaynaklı büyük çaplı bir çevresel olay yaşanmamıştır. Böyle olayların olmaması, gerek kodu imzalayan gerekse kod tarafından belirlenen yüksek standartlara bağımsız olarak uygun hareket eden maden endüstrisinin gayret ve dikkatine bağlanabilir. Gelecekte istenmeyen olaylar olması ihtimalinde acil durumlara karşı geliştiren plan ve müdahaleler, kod sayesinde anlamlı şekilde iyileşmiştir. Siyanür kodu, günümüzde endüstrinin siyanür yönetimine standart getiren, köklü ve işleyen bir programdır. Program şu anda madencilik sektöründeki en köklü ve oturmuş sertifika programlarından biridir. Siyanür kodu günümüzde endüstride siyanür yönetiminde büyük bir özen sağlayan iyi oturmuş ve işleyen bir programdır. Program hâlihazırda mineral sektöründe en iyi oturmuş ve olgunlaşmış sertifikasyon programıdır.4

4

Ibid.

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

21

ÜLKEMİZDE ALTIN MADENCİLİĞİ

Maden Yük. Müh. Şafak OCAK Metalik Madenler Dairesi Başkanı Maden ve Petrol İşleri Genel Müdürlüğü

MADEN

GİRİŞ Ülkemiz, maden varlığı açısından zengin bir ülke olup hem rezerv hem de üretim bakımından önemli bir konuma sahiptir. Dünyada 2022 verilerine göre ticareti yapılan 90 çeşit madenden 70’i Türkiye’de bulunmakta olup, üretilen maden çeşitliliği açısından dünyada 168 ülke arasında 8. sırada, maden üretiminde ton bazında 22. sırada, çıkartılan madenin değeri ($) bazında ise 28. sırada bulunmaktadır (WMD 2021 Raporu, 2019 Yılı Verilerinin Değerlendirilmesi). Bu zenginliklerin içerisinde ülke ekonomisi için büyük öneme sahip, altın madeni yataklarına sahip olduğumuz da bir gerçektir. Ülkemiz, son 26 yılın değerlendirmesi yapıldığında 2020 yılına kadar yaklaşık 4.440 ton altın ithalatı yapmıştır. Yıllık ortalama 170 tona eşdeğer olan bu miktar karşısında 2020 yılında Cumhuriyet tarihi rekoru kırıp en yüksek altın üretimi gerçekleştirilerek, 42 ton altın üretilmiştir. 2020 yılında gerçekleştirilen ithalat ise 438 ton olarak karşımıza çıkmaktadır (Altın Madencileri Derneği İstatistikler, 2022). Yapılan çalışmalarda 6.500 ton potansiyeli bulunduğu öngörülen yaklaşık 13.200 kişinin doğru-

dan istihdamını sağlayan altın madeninin, üretim ve zenginleştirme faaliyetlerinin çevre ile olan ilişkilerinin detaylı bir şekilde ele alınması gerekmektedir. Böylelikle toplumsal olarak altın madenciliğine olan olumsuz algının yıkılması için bir ışık tutulacaktır.

ALTIN MADENCİLİĞİ Ülkemiz ekonomisi açısından gelinen noktada, yeraltı zenginliklerinin ekonomiye kazandırılması büyük önem arz etmektedir. Uluslararası ölçekte ülkemiz, hem rezerv bakımından (bor, perlit, trona, feldspat, kurşun, krom vb.) hem de üretim bakımından (bor, pomza, krom, linyit, diatomit vb.) önemli madenlere sahiptir. Bu madenlerin yanı sıra kalkınmamızın en büyük etkenlerinden birisi olan altın madeninin ekonomimize kazandırılması gerekmektedir. Gelişmiş ve gelişmekte olan ülkeler için ekonomik gelişmenin en önemli unsurlarından birisi doğal kaynakların kazanılmasıdır. Doğal kaynakların kazanılması sırasında faaliyetlerin tüm tedbirler alınarak ve çevre sağlığı gözetilerek yapılması, o ülkenin gelişmişliğinin bir diğer göstergesidir. Bu YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

23

MADEN

sebeple madencilik ve çevrenin siyaset üstü bir yaklaşım ile karşı karşıya değil yan yana yürütülmesi büyük önem arz etmektedir. Altın ithalat ve ihracat verileri birlikte değerlendirildiğinde, ürettiğimiz altının 10 katı kadar bir miktarı ithal etmekteyiz. Ülkemizde altına ilişkin talep devam ettiği sürece aradaki bu farkı kapatmak için altın madenlerimizi işletmek ve yeni rezervler bulmak için arama faaliyetlerinin sürdürülmesi gerekmektedir. Tüm madencilik sektöründe olduğu gibi altın madenlerinin aranması, işletilmesi ve zenginleştirmesi, bilimsel yöntemlerle yapılmaktadır. Buna rağmen kamuoyunun altın madenciliğine karşı duruşu, daima olumsuz olmuştur. Altın madencilik faaliyetlerinin çevre ve insan sağlığına zarar verdiği kanısı bir türlü yıkılamadığı gibi her yeni ruhsatlandırmada çevresel örgütlerin tepkisi artarak devam etmektedir. Bu sebeple altın madeni arama, işletme veya zenginleştirme faaliyetlerinin kamuoyu önündeki olumsuz intibasının durdurulması için kamuya ve özel teşebbüslere büyük iş düşmektedir. Altın madenciliğine olan algının değiştirilebilmesi için öncelikle ülkemizde ve dünyada altın madenciliği tarihçesine göz atarak, altın madenciliğinin insanlığın var olduğu sürece daima gelişmekte ve değişmekte olduğunun altı çizilmelidir. Ayrıca altın madeni işletme ve zenginleştirme faaliyetlerinin tüm madenlerin işletilmesinde kullanılan veya kullanılabilecek yöntemler olduğu anlatılmalıdır. Özellikle kamuoyu gözünde farklı bir algı ile yer alan altının siyanür ile ilişkisine değinilmeli, siyanür kullanımı ve altının kazanımında siyanürün rolü herkese öğretilmelidir.

TARİHİ Kolay elde edilmesi, parlak rengi, doğada nadir bulunması her şekle kolayca girebilmesi altını değerli metaller arasına sokmuştur. Ülkemizde geçmişte 1970’li yıllarda altın üretimi, blister bakırdan elde edilen rafine bakır ve elektrolitik bakır artığı olan çamur içinde kalan altından yapılmıştır. O dönemlerde bu çamur dış ülkelere ihraç edilmiştir. Bundan elde edilen altın ise yine geçici-ithal yolu ile yurda sokulmuştur. 1976 yılından itibaren ise yurt içinde kurulan tesisler bu çamurdan altın üretimine başlamıştır. Altının M.Ö. 5000 yılında kullanıldığını gösterir kayıtlar mevcuttur. M.Ö. 2000 yılında değer ölçüsü olarak diğer kıymetli metallerden gümüş ve bakırla yarışmaya başlamış ve M.Ö. 7 yılında Lidya’da ilk defa para olarak kullanılmaya 24

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

başlanılmıştır. Tarih boyunca altın, az bulunur bir maden olması yüzünden, devletler arasında ekonomik ilişkileri de etkilemiştir. Batı dünyası altın sıkıntısı yüzünden Doğu ile uzun süre ticaret yapamamıştır. Avrupa ekonomisinin 18. ve 19. yüzyıllardaki gelişmesi metal stoklarının çoğalmasını gerektirmiştir. Bu ihtiyaç, yeni madenlerin keşfi ile (Kaliforniya 1848, Avustralya 1851, Transvaal 1886, Klandike 1896) sağlanmıştır. Bundan sonra yıllık üretim gittikçe artmıştır. Para sisteminde altının üstünlüğü tek maden usulünün (mono metalizm) kabulü ile sağlanmıştır. (19. yüzyılın ikinci yarısı) Fakat 1. Dünya Savaşı yüzünden bu sistemin uygulanmasına ara verilmiştir. 1929 İktisadi Buhranı kağıt paranın ancak milletler arası mübadelelerde kullanılmasının kabulüne yol açmıştır (T.C. Başbakanlık Devlet Planlama Teşkilatı, 1978). Ticari anlamda altın madenciliği 19. yüzyılda Kaliforniya’da bir su değirmeni işçisinin dere yatağında bulduğu nabit altın parçaları ile başlamıştır. Altın madeninin oluşabilmesi için gerekli olan tektonik olaylar ve jeolojik etmenler en çok Avustralya, Güney Afrika, Kanada, Rusya, ABD, Meksika, Peru ve Çin Halk Cumhuriyet’inde görüldüğünden bu bölgelerde altın üretimi yoğunluk göstermektedir (MTA, Türkiye ve Dünyada Altın, 2016). Türkiye, altın yataklarının oluşumuna son derece elverişli jeolojisi nedeniyle dünya madencilik sektörünün ilgisini çekmektedir. Prof. Dr. Larson (ABD, Nevada Üniversitesi Mackay Maden Okulu öğretim üyesi), 1989 yılındaki bir makalesinde; Türkiye’nin jeolojisinin ABD’de en çok altın üretimi yapılan Nevada ve California’ya büyük benzerlikler göstermesi bakımından büyük miktarda altın potansiyeli bulunabileceği belirtmiştir. 1997 yılında ODTÜ müteveffa öğretim üyelerinden Prof. Dr. Ayhan Erler, bu benzerlikten yola çıkarak ülkemiz altın potansiyelinin tahmini çalışmasını yapmıştır (http://kozaaltin.com.tr/upl/turkiyemadencilerdernegialtin.pdf, 2002). Jeolojik kaynak modellerinde, jeolojik değişkenler ile kaynak varlığı değişkenleri (yatak sayısı, zuhur sayısı, toplam rezervler, toplam metal değeri) arasındaki istatistiksel korelasyonlar veya yoğunluk ölçütleri gibi değişkenler kullanılarak tahmin hesapları yapılmıştır. Bu çalışma sonucunda, Türkiye altın potansiyelinin 6.500 tona kadar çıkabileceği hesaplanmıştır. Bu potansiyeli içerecek altın yatağı sayısı 267 olarak tahmin edilmiş; bunların 13 tanesinin 150 tonun üzerinde, 40 tanesinin 30 ile 150 ton arasında ve 214 tanesinin de 30 tondan az altın içerebileceği tahmin edilmiştir (http://kozaaltin.com.tr/upl/turkiyemadencilerdernegialtin.pdf, 2002). Osmanlı döneminde de büyük önem arz eden ve hazine için kaynak oluşturan altın madenleri işletilmeye devam

MADEN

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

25

MADEN

edilse de 1. Dünya Savaşı’nın başlamasıyla son bulmuştur. Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulmasıyla eski önemini yeniden kazanan madencilik faaliyetlerinde amaç yeraltı kaynaklarının devlet eliyle çıkartılıp işlenmesi olmuştur. Bu bağlamda 1993 yılında Ekonomi Bakanlığı bünyesinde iki bağımsız kurum oluşturulmuştur: Petrol Arama ve İşletme İdaresi, Altın Arama ve İşletme İdaresi. 1935 yılında kurulan Maden Tetkik ve Arama Enstitüsü madenlerin sistemli bir şekilde madencilik ve jeolojik yöntemler baz alınarak araştırılması ve işletilmesi amaçlanmıştır. 1985 yılında Maden Kanununda yapılan değişiklikle yabancı sermayeli şirketlerin ruhsat almasına olanak sağlanmıştır. Gelinen noktada yıllar itibari ile hem yerli hem de yabancı şirketler altın arama faaliyetlerine devam etmektedirler (MTA, Dünyada ve Türkiyede Altın, 2020).

SONUÇ Cumhuriyet döneminde resmi olarak ilk altın üretimi 2001 yılında İzmir-Bergama’da Ovacık altın madeninde başlamıştır. Ülkemiz üretimi başlangıçta 1,4 ton/yıl seviyesindeyken yeni açılan altın madenleri ve gerçekleştirilen kapasite artışları ile

Şekil 1. Yıllar İtibari ile Ülkemizde Altın Üretim Miktarları

26

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

2011 yılından itibaren 20 tonu aşmıştır. 2013 yılında yaklaşık 34 ton ile zirve yapan üretim daha sonraki yıllarda azalış sürecine girmiş; ancak son yıllarda gerçekleşen artış ile özellikle 2020 yılında 42 ton ile en büyük üretim miktarına ulaşılmıştır. 2012 yılından sonra dünya genelinde metal fiyatlarında düşüşe paralel olarak ülkemizdeki altın üreticileri de üretimlerini azaltmışlar ve kapasite artış yatırımlarını altın fiyatlarının yükseleceğini öngördükleri dönemlere ertelemişlerdir. Ülkemizin dört bir yanında, Doğu Karadeniz, Ege, İç Anadolu ve Doğu Anadolu bölgelerinde halen altın yatakları arama çalışmaları devam etmektedir. İlk altın madenimiz İzmir-Bergama ilçesinde faaliyete geçmiştir. Bu madeni, Uşak-Kışladağ, Manisa-Sart, Gümüşhane-Mastra, Erzincan-Çöpler, İzmir-Efemçukuru, Eskişehir-Kaymaz, Niğde-Bolkardağ, Kayseri-Himmetdede, Ordu-Altıntepe, Sivas-Bakırtepe, Kayseri-Develi, Balıkesir-Sındırgı, Çanakkale-Lapseki, İzmir-Çukuralan ve diğerleri izlemiştir. Altının, pazardaki ons fiyatlarının 1.800 dolar üzerinde seyretmesine müteakip ülkemiz üretim potansiyelinin 100 ton/yıl olabileceği öngörülmektedir. Ülke ekonomisinde altın madenine ilişkin koyulan hedefler doğrultusunda, daha fazla aramalı, daha fazla bulmalı ve daha fazla üretmeliyiz. Çünkü altın demek, kalkınma demektir.

MADEN

Şekil 2. Ülkemizdeki Altın Madenleri ÜLKEMİZDEKİ ALTIN MADENLERİ 1

Maden

Şirket

Üretime Geçtiği Yıl

İzmir-Ovacık

KOZA ALTIN İŞLETMELERİ A.Ş.

2001

2

Manisa-Sart

POMZA EKSPORT MADENCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.

2002

3

Uşak-Kışladağ

TÜPRAG METAL MADENCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.

2006

4

Gümüşhane-Mastra

KOZA ALTIN İŞLETMELERİ A.Ş.

2009

5

İzmir-Çukuralan

KOZA ALTIN İŞLETMELERİ A.Ş.

2009

6

Erzincan-Çöpler

ANAGOLD MADENCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.

2010

7

İzmir-Efemçukuru

TÜPRAG METAL MADENCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.

2011

8

Eskişehir-Kaymaz

KOZA ALTIN İŞLETMELERİ A.Ş.

2011

9

Niğde-Bolkardağ

GÜMÜŞTAŞ MADENCİLİK VE TİC. A.Ş.

2012

10

Gümüşhane-Midi

YILDIZ BAKIR MADENCİLİK SAN. A.Ş.

2012

11

Kayseri-Himmetdede

KOZA ALTIN İŞLETMELERİ A.Ş.

2013

12

Fatsa-Altıntepe

ALTINTEPE MAD.SAN.TİC. A.Ş.

2015

13

Sivas-Bakırtepe

DEMİR EXPORT A.Ş.

2015

14

Konya-İnlice

ESAN ECZACIBAŞI ENDÜSTRİYEL HAMMADDE. SAN. VE TİC. A.Ş.

2015

15

Balıkesir-Kızıltepe

ZENİT MADENCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.

2017

16

Çanakkale-Lapseki

TÜMAD MADENCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.

2018

17

Balıkesir-İvrindi

TÜMAD MADENCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.

2019

18

Kayseri-Develi

ÖKSÜT MADENCİLİK SAN. TİC. A.Ş.

2020

19

Balıkesir-Gediktepe

POLİMETAL MADENCİLİK SAN. VE TİC. A.Ş.

2022

Şekil 3. Türkiye Altın Yatakları. Kaynak: (Tüprag, 2021)

YIL: 3 SAYI: 8 ARALIK 2022

27

MADEN

Tablo 4. Türkiye’nin Altın Yatakları. Kaynak: (AMD, 2020) TÜRKİYE’DE Kİ ALTIN YATAKLARI Dünya Klasmanındaki Yatakları (>10 milyon/Ons) 1

Kışladağ

2

Çöpler Orta Büyüklükteki Yataklar (1-5 milyon/ons)

Küçük Yataklar (

Get in touch

Social

© Copyright 2013 - 2024 MYDOKUMENT.COM - All rights reserved.