Türkiye Çocukları-4 Flipbook PDF

Türkiye Çocukları-4

38 downloads 97 Views 65MB Size

Recommend Stories


Porque. PDF Created with deskpdf PDF Writer - Trial ::
Porque tu hogar empieza desde adentro. www.avilainteriores.com PDF Created with deskPDF PDF Writer - Trial :: http://www.docudesk.com Avila Interi

EMPRESAS HEADHUNTERS CHILE PDF
Get Instant Access to eBook Empresas Headhunters Chile PDF at Our Huge Library EMPRESAS HEADHUNTERS CHILE PDF ==> Download: EMPRESAS HEADHUNTERS CHIL

Story Transcript

8 yaş ve üzeri

10 KİTAP

1

10 KİTAP

Her kitap 64 sayfa

KAHRAMANMARAŞLI DÖNDÜ

2 AMASYALI BATURALP

3 BALIKESİRLİ İDA

4 ORDULU ÖMER

ŞENOL YANIK

5 ARDAHANLI ARDAHAN

6 RİZELİ DURSUN

7 BOLULU KÖROĞLU

8 KÜTAHYALI NİSAN

9 AYDINLI ELİF

10 HATAYLI ATA

Güzel Türkiye’mizin güzel çocuklarına... Doğusundan batısına, kuzeyinden güneyine bu memleket bizim! Her şehrinde yeni bir gün, yeni bir macera! Bazen bilgilendiren, Bazen hüzünlendiren, Bazen de heyecanlandıran hikâyelerle Türkiye Çocukları bu kutuda... Memleket kokulu hikâyeleri okumaya hazır mısınız? Haydi o zaman! Keyifli Okumalar...

k Yapra

10

Değerlendirme Kitapçığı KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler / İSTANBUL Tel.: 0212 515 05 00 Fax: 0212 515 05 00 www.keyyayinlari.com

[email protected]

/keyyayinlari

/keyyayinlari

10 KİTAP

TÜR

TÜRKİYE ÇOCUKLARI-4

KİYE ÇOCUKLARI-4

KA H R A MA N MA R A Ş L I D Ö N D Ü

KAHRAMANMA DÖNDÜ RAŞ LI

1

ol Şen

Hikâye Değerlendirme Kitapçığı

KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler/İSTANBUL Tel.: 0212 515 05 00 Fax: 0212 515 05 00 www.keyyayinlari.com /keyyayinlari

/keyyayinlari

Yanık

1

TÜR

KİYE ÇOCUKLARI-4

KAHRAMANMARAŞLI DÖNDÜ 1

Şeno l Yanık

ocukları-4 Ç e iy k r Tü ramanmar aşl h a ıD K Yazar

Nesrin TOĞRUL Resimleme Murat Tanhu YILMAZ Basım Yeri ve Yılı UYGUN BASIN İSTANBUL-2023

Bu eserin tüm yayın hakları Kaliteli Eğitim Yayınları Bas. Yay. Dağ. Tic. Ltd. Ş’ye aittir. Eserde yer alan metin ve resimlerin yayınevinin yazılı izni olmaksızın elektronik, mekanik, fotokopi ya da herhangi bir kayıt sistemi ile çoğaltılması, yayınlanması ve depolanması yasaktır. Kaliteli Eğitim Yayınları Sertifika No.: 47811

KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler/İSTANBUL Tel.: 0212 515 05 00 Fax: 0212 515 05 00 www.keyyayinlari.com [email protected]



Redaksiyon

ön

Şenol YANIK

Süper Kah?ramanlar Hayal dünyamız süper kahramanlarla dolu. Sonu “man” ile biten bu kahramanlar olağanüstü güçlere, inanılmaz özelliklere sahip. Kimi pelerinli, Kimi demirden kaska sahip… Kimi uçuyor, Kimi de suyun üstünde yürüyor. Serçe parmağıyla son sürat giden trenleri durduran da var, tek nefeste fırtınalar çıkaran da… 3

Kırmızılı, mavili kostümleriyle; gizemli maskeleriyle ve ışık hızıyla yarışan acayip arabalarıyla her biri çok ama çok güçlü. Onlar gibi olmayı kim istemez ki? Adı üstünde… Hem süperler hem kahramanlar. Güçleri farklı farklı olsa da her birinin amacı ortak: 4

“DÜNYAYI KURTARMAK!” Çünkü dünyada kötülükler de var. Dünyayı ele geçirmek için plan yapan kötüler ve bu kötülerin sinsi planları var. 1919’da olduğu gibi… Selam! Ben Döndü! Burası da benim dünyam: Maraş! Maraşlıyım ben. Kahramanmaraşlı...

5

Doğup büyüdüğüm bu şehri çok seviyorum. Çünkü bu şehir, hayalî süper kahramanlara benzemez. Gerçek bir kahramandır Maraş. “Yahu! Bir şehirden kahraman mı olur?” demeyin. Dinleyin!

6

1919’da başlayan Kurtuluş Savaşı’nda en sağlam savunmalardan biri de Maraş’ta yapılmış. Şehrimizi ele geçiren Fransızlar, hiç ummadıkları bir kuvvetle karşılaşmış. Maraş halkı şehrini vermek istememiş. Önce Sütçü İmam adında cesur bir Maraşlı dikilmiş karşılarına. Sonra da kaledeki Türk bayrağını korumak isteyen Maraş halkı…

7

Gazilerimiz, şehitlerimiz olmuş. Aylarca süren bu direniş karşısında pes etmiş Fransızlar. Yavaş yavaş geri çekilip Maraş’ı terk etmişler. İşte bu yüzden İstiklal Madalyası alan ilk şehir olmuş benim güzel Maraş’ım. Bununla da yetinilmemiş, adının başına kahraman sıfatı eklenmiş, Kahramanmaraş olmuş. Üç beş satırda anlattığıma bakmayın. Maraş halkının mücadelesi, Kurtuluş Savaşı’ndaki en büyük destanlardan biridir. Rahmetli dedemden sık sık dinlerdim. “Bu topraklar kahramanlarla doludur.” derdi. Şimdi o kahramanlar cennetteler. Biz de onların bize bıraktığı cennet vatanımızda yaşıyoruz. Ama kahramanlar bitmiyor. Kahraman şehrim Maraş’ta benim de bir kahramanım var. Hem de süper kahraman. Pelerini yok! Olağanüstü güçleri de yok! Onu kahraman yapan ailemiz için çalışması… 8

Ailemiz için mücadele etmesi… İşte karşınızda Kahraman Sütçü! O, benim babam. O, benim süper kahramanım.

9

Bizim Do?ndurmacı Benim babam dondurmacı. Ama öyle çok ünlü değil. Maraş’ın şirin bir mahallesinde küçük bir dükkânımız var. Adı da komik:

Evet evet! Doğru okudunuz. Dondurma değil, Döndürme. Bu ilginç ismin hikâyesi benim doğduğum günlere kadar gidiyor. 10

Ninemden dinledim bu hikâyeyi. Henüz bir haftalık bebekmişim. Annem de babam da kararsız kalmış ismim için. Bana hangi ismi koyacaklarına karar verememişler. ― Hacer olsun, anacığımın adı, demiş annem. ― Ama anacığın hayatta. Allah uzun ömür versin. Daha çok yaşar inşallah. ― Senin aklında ne var? ― Bence Döndü olsun. Rahmetli anacığımın adı. ― Benim annemin olmuyor da senin annenin adı niye oluyor? ― Ama hanım… ― Aması maması yok! Tatlı bir tartışmanın içine düşmüş bizimkiler. Bu tartışma birkaç gün sürmüş. Ertesi gün kimliğimi çıkarmak gerekiyormuş. Ama adım hâlâ belli değilmiş. 11

Küçük bir çocuk gelmiş babamın yeni açtığı dondurma dükkânına: ― Sade bir dondurma istiyorum, demiş. Babam da yılların Maraş dondurmacısı. Hem de en iyi ustalardan biri. Almış eline bir külah, daldırmış sade dondurma teknesine. Sonra da bir çubuğun ucunda uzatmış çocuğa:

12

― Al bakalım! ― Teşekkürler! ― Al hadi! ― Ama abi! ― Yakala! ― Tüh! ― Buyurunnn! ― Vermiyorsun ki! ― Sen alamıyorsun. ― Döndürüp duruyorsun. ― Eee! Maraş dondurmasına ulaşmak kolay mı? ― Gerçekten zormuş. ― Buyurun bakalım! ― Duuur, döndürme! ― Döndü bile! ― Döndürmeee! Döndürme dedim sanaaa! ― Döndürme mi? ― Döndürmeee! Başım döndü! Bir an dalmış babam. O sırada da kaptırmış külahı. 13

― Oh be! Dünyanın en güzel dondurması bu. ― Neden? ― Çünkü kapması çok zor. Çocuğun cevabı güldürmüş babamı. Ama onun cevabından çok, ağzından çıkan sözcüğe takılmış: ― Döndürme! Döndü-rme! ― Döndürme mi? Ne diyorsun Usta? ― Döndü ve döndürme! Tabanları yağlayıp eve koşmuş. Beni uyutmaya çalışan annemi karşısına alıp aklından geçenleri söylemiş: ― Kızımızın adı Döndü olsun. Dükkâna bile onun adını vereceğim. ― Nasıl yani? ― Renkli bir tabela yaptıracağım: DÖNDÜ-RME 14

― Hımmm! Fena fikir değil. ― Tamam mı? İkna oldun mu hanım? ― Tamam da bir şartım var. ― Neymiş o şart? ― İkinci çocuğumuz da kız olursa adı Hacer olacak. ― Sen nasıl istersen. ― Söz mü? ― Söz! Böylece benim adım Döndü, dükkânımız adı da DÖNDÜ-RME olmuş. Önce bana kimlik çıkarmışlar. Sonra da dükkânımıza renkli bir tabela asılmış. Tabelayı görenler hayret etmiş. Hatta gülenler olmuş. Komşu esnaflardan biri takılmış: ― İlkokulda Türkçe dersin zayıftı galiba. 15

― Niye ki? ― “Dondurma” yazacağına “Döndürme” yazmışsın be Usta’m! ― Heee, o mu? O, bir kelime oyunu birader. Bu dükkânda en çok duyduğum sözü slogan yapayım dedim. ― “Döndürme”yi mi? ― Evet! ― Tek sebep bu mu? ― Yok! Tek sebep bu değil. 16

― Başka? ― Bir de kızımın adı var. Kızımın adı da gizli o tabelada. Komşunun gözleri büyümüş: ― Vay vay vay! Çok zekisin Kahraman Usta! ― Öyleyimdir. İki esnaf gülüşmüş. Bu tatlı sohbetin üstüne üç toplu dondurma yemişler. 17

Ne de olsa Maraş’ta bir dondurmacı bu. • Rize’de olsa çay • Gaziantep’te olsa baklava • Hatay’da olsa künefe ikram ederdi babam. Onları gören esnaf arkadaşları da gelmiş. Onlar da bu ikramdan nasibini almak istemiş. Babam da durur mu? Başlamış bağırmaya: ― Sebiiil! Sebiiil! Oradan geçen bir çocuk sormuş: ― Sebil ne demek? ― Sebil, bir çeşit ikramdır. Yoldan geçen herkes faydalanabilir. ― Yani ben de mi? ― Sen de… ― Ama param yok! ― Sebilden para alınmaz ki! ― Yaaa, süper! 18

İşte böyle başlamış Döndü’nün ve “DÖNDÜRME”nin hayatı. Kahramanmaraş’taki onlarca dondurmacıdan biri olmuş babam. Hâlâ da öyle. Maraş’ın en kalabalık caddelerinden birinde dükkânımız. O kadar çok dondurmacı var ki aynı sokakta bile beş tane sayabilmiştim. İsimleri bile birbirinden ilginçti. Her biri bereketli işler, hayırlı kazançlar peşindeydi. • DONDUR-MA-RAŞ • KÜLAHLI • İKİ ARTI BİR TOP • BUZ TOPLARI • DÖNDÜ-RME

19

Bu beş dondurmacı yan yanaydı. Babama iyi deyip torpil yapamam. Beşi de birbirinden iyiydi. Diğer dondurmacılar da Maraş dondurmasının hakkını veriyordu. Babamı onlardan farklı yapan ise ünlü bir gurme oldu. Bir gün bir gurme geldi Maraş’a. Ondan sonra hayatımız değişti.

20

Ziya Ç?elebi Gerçek adı Ziya’ymış ama soyadından şüpheliyim. Hakkında biraz araştırma yaptım. Çocukluğundan beri yemeklere düşkün olan Ziya Bey, annesinin mutfağında büyümüş. O kadar güzel yemekler yapıyormuş ki annesi “Türkiye’nin hatta dünyanın en iyi aşçısı benim annem!” diyormuş. 21

Büyüdükçe iddiası artmış. Sırf annesinden daha iyi bir aşçı bulmak için düşmüş yollara. Ünlü gezgin Evliya Çelebi gibi… Evliya Çelebi gibi şehir şehir dolaşmış. En güzel yemekleri, en iyi tatlıları keşfetmeye çalışmış. Bu gezileri ünlü yapmış onu. Gazetelerde yazılar yazmış, televizyonlarda yemek programları hazırlamış. Programının adı “Ziya Çelebi’nin Seyahatnamesi”. İlham kaynağı kesinlikle Evliya Çelebi. Onun da “SEYAHATNAME” adında bir gezi kitabı var. Neyse... Kıvırcık saçlı, kısa boylu ve göbekli gurmemiz Ziya amca, Maraş’a da geldi. Kalın ve kırmızı çerçeveli gözlüğü, yine beyaz gömleğin üstünde kırmızı pantolon askısıyla oldukça dikkat çekiciydi. 22

Bir de olmazsa olmazı vardı. Rengârenk papyonlar ve kravatlar takıyordu. Bizim caddeye girdiği gün askıları ve gözlüğü gibi papyonu da kırmızıydı. ― Palyaço geldi, dedi küçük kardeşim Hacer. Haksız da sayılmazdı. Burnuna kırmızı bir sünger taksak palyaço da olabilirdi. Öz güveni yüksekti Ziya Çelebi’nin. Yaptığım araştırmada öğrendim: “Kendimi nasıl mutlu hissediyorsam öyle giyiniyorum.” diyordu. Ben sevdim onu. Renkli bir kişilikti. O da beni sevmiş olmalı ki beş dondurmacı arasında bizim dükkânın önünde durdu: ― Merhabalar küçük hanım. 23

― Merhaba efendim. ― Bu dükkânın sahibi cimri galiba. ― Onu da nereden çıkardınız? ― Baksana, “Dondurma” yazacağına “Döndürme” yazmış tabelaya, değiştirmemiş tabelayı. ― Hah hah haaa! ― Hah hah haaa! Ziya amcanın tatsız şakasına kameraman da güldü.

24

― Sen niye gülmüyorsun? ― Çünkü bu dükkân bizim. O tabela da doğru yazılmış. ― Sahi mi? ― Sahi tabii! Babam şakacı dondurmacılardandır. Çubuğun ucuna taktığı külahı döndürdükçe döndürür. Müşteriler de “Yeter, döndürme!” der. ― Şimdi anladımmm! ― Babam cimri mimri değil yani. ― Tamam tamam. Senin adın ne peki? ― Döndü! ― Döndü mü? Şimdi daha iyi anladım. Babasının biricik kızısın sen. ― Biricik değil ama ilk kızıyım efendim. ― Güzeeel! Biz konuşurken kameraman da kayda başlamış. 25

― Madem tanıştık, programı sizin dükkânda yapalım, dedi Ziya Çelebi. Ben de “Buyurun.” dedim. Birlikte “DÖNDÜRME”ye girdik. O sırada mutfaktaydı babam. Konuşmaları duyunca bir dondurma teknesi ile çıkageldi. O tekneyi büyük dondurma fıçısına yerleştirip misafire döndü: ― Hoş geldiniz Ziya Bey! ― Hoş bulduk Döndü’nün babası. ― Demek kızımla tanıştınız. ― Fırça bile yedik. ― Fırça mı? Hah hah haaa! Döndü böyledir. Haksızlığa gelemez. Ne dediniz de kızdırdınız onu? Araya girdim: ― Her zamanki gibi tabela meselesi baba. 26

― Heee, evet. İlk bakışta çoğu insan yanlış yazdırdığımı düşünüyor. Neyse... Dondurmanız nasıl olsun? ― Sade dondurma ile başlayalım Usta’m!

― Hemennn! Bu sırada çekim de devam ediyordu. Ziya Çelebi sordu: ― Maraş dondurmasının sırrı nedir? Ünlü gurmeye bir külah dondurma hazırlayan babam cevap verdi: 27

― Bizim dondurmamız bir başkadır. Sırrı nedir dersen keçi sütü ve dağ salebidir derim. ― Keçi sütü mü? ― Evet beyefendi. ― Bunu bilmiyordum. İnek sütü kullandığınızı sanıyordum. ― Herkes öyle sanıyor ama sırrımız keçi sütünde saklı. ― Hımmm! ― Dondurmanız da hazır. Bu sıcak havada iyi gelir. ― Teşekkürler. Ziya Çelebi, sade dondurmasına dilini değdirdi. Sonra da yavaş yavaş, tadına vara vara yemeye başladı. 28

Babam ve ben, kenarda onu izliyorduk. Gözlerini kapattı. Ara ara mırıldandığını duyduk: ― Mmmm! Mmmm! Mmmmmm! Dondurmanın külahını da yedikten sonra ayağa kalktı. Babamı iki omzundan tutup kutladı: ― Hayatımda yediğim en güzel dondurmaydı. Maraş dondurmasının neden bu kadar ünlü olduğunu şimdi anladım, dedi. ― Sağ olun Ziya Bey. Ziya Bey, gerçek bir gurmeydi. Tat alma duyusu çok gelişmişti. Doğuştan gelen bir yetenek olmalıydı bu. Babamla Maraş hakkında konuşmaya devam ettiler. Maraş’ın kültüründen, tarihinden bahsettiler. 29

Konu Kurtuluş Savaşı yıllarına kadar gitti. Çok sıcakkanlı bir insan olan Ziya Çelebi takılmadan edemedi: ― Şehri ile adaş olan birini ilk defa görüyorum. ― Heee, evettt! Ben de Kahraman, Maraş da Kahraman. İkimiz de Kahraman! ― Babanız da sizin kadar zekiymiş. Size bu adı vermek çok akıllıca. ― Çok zekiydi rahmetli. ― Nurlar içinde yatsın. ― Amin efendim, amin!

30

Küçük ? Şair Ziya Çelebi bir külahla kalmadı. Yayın boyunca dondurma yedi. Programın sonuna doğru yanıma yaklaştı: ― Seninle başladık, seninle bitirelim Döndü. ― Nasıl isterseniz efendim. ― Babanı tanıdık. Onun sayesinde Maraş dondurmasının sırrını öğrendik. Peki senin hayalin ne? Sen de baban gibi dondurmacı mı olacaksın? 31

Araya babam girdi: ― Benim kızım nahiftir, narindir. İstese dondurmacıların en iyisi olur ama… ― Ama… ― Şair olacakmış benim kızım. ― Şair mi? ― Evet, şair... ― Allah Allah!

32

Tekrar bana döndü: ― Nereden çıktı bu şairlik hayali? ― Yoksa bilmiyor musunuz? ― Neyi bilmiyor muyum? ― Maraş’ın şairler memleketi olduğunu… Asistanıyla göz göze geldi Ziya Çelebi: ― Şeyyy, asistanlarım bilgi vermemiş.

33

Asistan cevap verdi: ― Maraş deyince dondurmayı konuşuruz diye düşündüm. ― Ama Maraş birçok şair yetiştirmiş, dedim. “Yedi Güzel Adam”a ilham olmuştur. ― Yedi Güzel Adam? O an anladım ki Ziya Çelebi’nin uzmanlık alanı sadece yemekler. ― Yedi Güzel Adam, Maraş’ta yolları kesişen yedi değerli şairdir. • Cahit Zarifoğlu • Sezai Karakoç • Erdem Beyazıt • Akif İnan • Nuri Pakdil • Alaaddin Özdenören • Rasim Özdenören 34

― Demek öyle! ― Bu şairleri duymadım demeyin sakın. ― Duydum tabii ki! Cahit Zarifoğlu’nun şiirlerini çok severim mesela. Ama bu yedi şairin… ― Yedi Güzel Adam’ın… ― Evet, Yedi Güzel Adam’ın Maraş’ta yaşadığını bilmiyordum. ― Öyleyse çok mutlu oldum efendim. ― Neden? ― Birine bilmediği bir şey öğretmek dünyanın en güzel olayıdır bence. ― Bak sen! Ne güzel konuştun! Bu kadar güzel konuştuğuna göre şiirlerin de güzeldir. ― Şiir mi? ― Evet, şair olacağım demedin mi? ― Dedim de… ― Hadi, bir şiir oku bize. Senin şiirinle veda edelim Maraş’a. ― Şeyyy… ― Hadi Döndü, bekliyoruz. 35

― Hımmm, peki o zaman: “Ben küçük bir çocuğum. Hep ışık ol önümde

Karanlığa hapsedip

Derman olmaya gelip Dertlerimi dindirme

Benim de bir dünyam var Benim de hayallerim Önümde engel olup

Ayağıma taş koyup

Beni yolumdan döndürme Umut bir anlık sevinç

Sevinç pırrr diye uçar Umuduma saldırma Sevincimi soldurma

Yaşamımı dondurma!”

36

Dalıp gitti Ziya Çelebi. Bir büyük olarak bir çocuktan duyabileceği en güzel cümleleri duymuştu. Giderken burnuma dokundu: ― Hoşça kal küçük şair. Güzel şiirlerin güzel kitapların sayfalarında yer alır umarım, dedi.

37

Sürpriz?Telefon Ziya Çelebi’nin Seyahatnamesi programı aynı haftanın pazar günü yayınlandı. Bütün Maraş halkı televizyonun başındaydı. Programın başında Maraş’ın tarihî eserleri ve doğal güzellikleri tanıtıldı. • Kahramanmaraş Kalesi • Kurtuluş Müzesi • Arkeoloji Müzesi • Maraş konakları • Bağlar, yaylalar, mesireler... 38

Biliyor musunuz? Benim güzel Maraş’ımda bir de Dondurma Müzesi var. Ziya Çelebi o müzeyi de ziyaret etmiş. Onu da izledik. Sonra sıra bize geldi. Beş dondurmacının olduğu caddeye giren ünlü gurme, birden bana doğru yöneldi. Heyecandan bağırdım: ― Bakın! Bu, benim! Bu, benim! ― Güzel kızım benim, dedi annem. Bu, benim televizyona ilk çıkışımdı. Zaten sıradan bir insan, televizyona kaç kere çıkabilirdi ki? • Ünlü bir şarkıcı değilse… • Rekorlar kıran sporcu değilse… • Halkın sevdiği oyunculardan biri de değilse… 39

Çok zor… Hatta mucizelere bağlı. En fazla benim gibi birkaç dakika görünürsünüz ekranda. O birkaç dakika bile yetti bana. Çok mutlu oldum. Ama birazcık da utandım. Ziya Çelebi ile konuşurken yanaklarım kızarmış. Hatta birazcık da kekelemişim. Utangaç bir kızım ben, ne yapayım? Her gün yanımda ünlü biri, karşımda da kamera olmuyor ya!

40

Devamında olanları ben biliyordum ama annem bilmiyordu. Yorum üstüne yorum yaptı annem: “Beyaz önlüğün temizmiş Kahraman.” “Keçi sütünden bahsetmen iyi olmuş.” “Ziya Bey de ne kadar renkli bir insan.’’

41

Annem konuşadursun, babamı gururla izledik. Kardeşim Hacer, televizyona yaklaşıp ekranı öptü: ― Aslan babacığım, dedi. Çok güldük buna. Babam kollarını açıp çağırdı onu: ― Ekrandaki babayı bırak kızım, gerçek babaya sarıl. Onlar şakalaşırken programın sonu yaklaştı. Yedi Güzel Adam bölümü ve benim okuduğum şiir çok anlamlı olmuştu. Şiirimi okurken duygusal bir müzik de koymuşlar. Annemin de babamın da gözleri yaşardı. Hacer bu defa da beni öptü: ― Şair ablacığımmm! ― Şirin kardeşimmm! 42

Ailece çok mutlu olmuştuk. Türkiye’nin izlediği bir programda yer almak, güzel şehrimizi tanıtmak gurur vericiydi.

Program biter bitmez babamın telefonu çalmaya başladı:

“Ooo, bacanak! İzlediniz mi?”

“Nasıl çıkmışım amcaoğlu?”

“Fenomen olur muyum enişte?”

“Sağ ol yengem, ellerinizden öpüyorum. Dayıma da selamlar!”

“Döndü mü? Döndü de ne güzel okumuş.” 43

Övgüler, tebrikler, selamlar derken annemin telefonu çaldı. ― Kimsiniz? ― Ben Millî Eğitim Müdürü… ― Kim? ― Millî Eğitim Müdürü’yüm yenge hanım. Annem babama fısıldadı:

44

― Millî Eğitim Müdürü arıyor. ― Ver bakayım telefonu. ― Al da sen konuş! ― Buyurun Müdür Bey! ― Kahraman Bey, merhaba! ― Merhabalar efendim. ― Programı izledim. Maraş dondurmasının tanıtımına büyük katkı sağladınız. Sağ olun. ― Sizler de sağ olun efendim. Bir Maraşlı olarak görevimizdi. ― Ama ben daha çok Döndü ile gurur duydum. İlk fırsatta küçük şairimizle tanışmak isterim. ― Çok seviniriz Müdür Bey. Döndü de çok sevinir. Telefondaki konuşmaları duymuştum. Duyduklarıma inanamadım. 45

Kahramanmaraş Millî Eğitim Müdürü benimle tanışmak istiyordu. Bu, benim için müthiş bir haberdi. Farkında değildim ama birazcık ünlü olmuştum. Bir gün sonra okul yolunda anladım bunu. Beni görenler hemen tanıdı: ― Şiir okuyan kız bu! ― Selam Şair Hanım! Tezahürat yapıp alkış tutan liseli abiler oldu: “Maraş seninle gurur duyuyor!” Bu kadar övgüye alışık değildim. Evet, ailemin biricik kızıydım. Hanım hanımcık olduğumu, terbiyeli olduğumu, çalışkan bir çocuk olduğumu söyleyen çoktu. 46

Akraba ziyaretlerinde “Tü tü tü maşallah!” diye severler, nazar duası okurlardı bana. Yaşlı teyzeler nazar boncuğu takar, “Kem gözlerden uzak olsun!” derlerdi.

Okulda da öğretmenim çok severdi beni. Ama bunların hepsi benim hayatımda olan insanlardı. Yabancı insanlardan övgü almak daha da utandırdı beni. Kısık sesle teşekkür etmekten başka bir şey diyemedim. Yanaklarım yine al al oldu.

Asıl sürpriz okulda bekliyormuş beni. İlk derse başlamıştık ki Müdür Yardımcısı geldi:

― Ziyaretçin var Döndü, dedi. 47

Meraklı bakışlarla onu takip ettim. Okul müdürünün odasında elinde bir buket çiçekle kibar bir beyefendi bekliyordu: ― Merhabalar! Ben Millî Eğitim Müdürü… Sözünü tamamlayamadan araya girdim: ― Be-be-ben de Döndü. ― Seni tanıyoruz canım. Seni tüm Maraş tanıyor artık. Heyecandan cevap veremedim. Ben sessiz kalınca o, devam etti: ― Şiirin çok güzeldi Döndü. Başka şiirlerin de var mı? ― Var efendim. Şiir defterim şiirlerle dolu. ― Hepsini sen mi yazdın? ― Hayır, hepsini değil. Şiir defterime sevdiğim şairlerin sevdiğim şiirlerini yazıyorum. Ve kendi şiirlerimi de tabii... 48

49

― Güzel! Bunu öğrenmem iyi oldu. Tebrik ediyorum seni. ― Teşekkürler efendim. Bizim okulun müdürü de sohbetimize katıldı: ― Televizyonda şair olmak istediğini söylemiştin, doğru mu? ― Çok isterim öğretmenim. ― O zaman sana harika bir haberim var. ― Neymiş? Millî Eğitim Müdürü devam etti: ― Senin şiirlerini kitap hâline getirelim, ne dersin? ― Aman Allah’ım! Bu, bir rüya mı? ― Rüya değil. Okuduğun şiir çok etkiledi beni. Şair olmak çok yakışacak sana. ― Yaaa, gerçekten mi? Çok çok mutlu olurum. Yedi Güzel Adam’ın şehrinde bir küçük şair olmak… 50

― Belki bu konu ile ilgili de bir şiir yazarsın. ― Hımmm! Neden olmasın? O gün babamın yanına kuşlar gibi kanat çırparak gittim. Yedi Güzel Adam ile anılmak… Maraşlı bir çocuk başka ne isteyebilirdi ki?..

51

Vefa Don?durması Maraş’ta ünlü olmuştuk. Beni de babamı da dükkânımızı da bilmeyen yoktu. Daha ilk günden doluşmuşlardı dükkâna. Bu kadar müşteri beklemiyordu babam. Bu kadar müşteriyi hiçbir dondurmacı beklemez. İki fıçı içine koydukları iki tekne dondurma olur. Biri sade, biri çikolatalı… Ve o iki tekne dondurma akşama kadar satılır. Ama Ziya Çelebi sonrası durum değişti. İki tekne dondurma öğlen olmadan bitiyordu. Ne yapacağını 52

şaşırdı babam. Beş dondurmacının arasında en ünlüsü olmuştu. Yerli turistler “DÖNDÜ-RME”yi soruyordu. Rehberler de yabancı turistleri getiriyordu. Dükkânın içi yetmez oldu. Dışarıya da masalar koyduk. Bazı müşteriler oturarak yemek istiyordu. Komşu dondurmacılara gelince… Onlar babamı severdi. Ustalığına saygı duyardı. İmrenerek izliyorlardı olanları. Sonra korkulan oldu. Yeterince para kazanamayan ve müşteri kaybeden iki dondurmacı, dükkânını kapatmak zorunda kaldı. Onların yerine bir berber, bir de emlakçı dükkânı açıldı. Üzülmüştü babam. İki arkadaşının gittiğini görmek hoşuna gitmemişti. Biraz da kendini suçluyordu. 53

― Benim yüzümden kapattılar, deyip duruyordu. Bir gün yanına gittim: ― Böyle düşünme baba, dedim. ― Nasıl düşünmem kızım! Birkaç ay öncesine kadar hepimizin işi vardı. Az çok para kazanıyorduk. Ama şimdi üç dondurmacı kaldık. Onları da kaybedersem… ― Onları kaybetmeyeceksin baba.

54

― İyi de nasıl? Bütün müşteriler bize geliyor. ― Peki küçük dükkânın yetiyor mu sana? ― Yetmiyor, tıkış tıkış oluyoruz. ― O zaman komşularınla ortak ol baba. Dükkânlar arasındaki duvarları yıkın, üç dükkân tek dükkân olsun. ― Evet, olabilir!

55

Benim canım babam, Kahraman babam, çok özel bir babaydı. Başkası olsa “Çocuğun aklına mı uyulur?” der, zengin olmaya bakardı. Ama benim iyi kalpli babam dayanamadı. Üç dükkânı birleştirip ortak oldu onlarla. İşsiz kalan eski komşularını da çağırdı, ustalık teklif etti. Artık çok daha geniş bir dükkânımız, çok daha iyi ustalarımız vardı. Beş dondurma ustası, aynı dükkânda buluşmuştu. Ustalardan biri, anlamlı bir teklif sundu: ― Dükkânımızın adını değiştirelim mi? ― Ne olsun? ― Bence VEFA DONDURMASI olsun. Kahraman Usta’nın vefasını tabelaya yazalım. 56

― Evet! Hepsi aynı anda bağırmıştı. Hepsi sevmişti bu fikri. Ama babam bana sormak istedi: ― DÖNDÜ-RME ismini sen doğunca koymuştum. Uğur getirmiştin dükkâna. Ziya Çelebi de senin sayende girdi buraya. Şimdi sen ne dersen o olur kızım! VEFA mı, DÖNDÜ-RME mi? Doğrusu ben de sevmiştim vefa sözcüğünü. Geçmişini, geçmişteki arkadaşlarını unutmayan insanlar için vefalı derlerdi. Babam da vefalı bir insandı. Onun bu özelliği tabelaya yakışırdı. ― “Vefa Dondurması”nı sevdim baba. 57

İmza?Günü Bu güzelim aylar birbirini kovaladı. Baharın başında değişen hayatımız, yaz sonunda daha da güzel oldu. Millî Eğitim Müdürü’nün isteği üzerine bütün şiirlerimi ona teslim etmiştim. Ağustos sonunda bir gün kapımız çalındı: ― Kim o? ― Kargonuz var efendim! 58

Polisler sürekli uyarıyordu. Her duyduğunuz sese kapıyı açmayın diyordu. Ben de açmadım. Anneme seslendim: ― Anne, kargocu gelmiş. Yine ne siparişi verdin? ― Yooo, bu aralar sipariş falan vermedim, dedi annem. Merak edip kapıyı açtı. Kargocu genç gülümsedi: ― Döndü Sütçü’ye bir paket var efendim. ― Döndü benim de beklediğim bir paket yoktu. Ne geldi ki? ― İçini açıp bakamıyoruz. İmzanızı atıp teslim alın, kendiniz bakarsınız. ― Peki, alayım bari. Hafiften nazlanmıştım ama meraktan da ölecektim. Ne vardı paketin içinde? 59

Annemle salona geçip kargo poşetinin ağzını yırttık. İçinden güzel kapaklı, “YEDİ BUÇUK” adında güzel bir kitap çıktı: ― Bu kitap da ne? ― Kızım! ― Anne! ― Bu, senin kitabın kızım. Bak, senin adın yazıyor kapakta. ― !!! Şoktan konuşamadım bile. Hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım. Millî Eğitim Müdürü sözünü tutmuş, kitabımı çıkarmıştı. Üstelik imza günü bile ayarlamıştı.

İMZA GÜNÜ DAVETİYESİ 30 Ağustos 2022 Maraş Kitap Fuarı 60

O tarihte ben de oradaydım. “YEDİ BUÇUK” adındaki şiir kitabımı imzalayıp okuyucularımla buluştum. O şiirlerin okunuyor olması, şiir defterimden çıkıp kitap sayfalarına girmesi ne güzeldi! Bir başka güzellik de yan masadaydı. Ziya Çelebi de “ANADOLU YEMEKLERİ” kitabını imzalıyordu. Aylar sonra onu görünce çok mutlu oldum.

Kitabıma adını veren “YEDİ BUÇUK” şiirimi birlikte okuduk: 61

YEDİ BUÇUK Yedi renkli gökkuşağı altında Yediveren gülleri gibiydiler. “Erdem”liydi “Zarif’’ti her biri. “İnan” diyorlardı İnan kendine. Sen de bizden olabilirsin, Sen de ilham alabilirsin. Sonra inandım ben de. Ben de yazdım, ben de çizdim. Dilim sustu, Kalemimle konuştum. Yedi güzelin yanında Olsam olsam buçuktum. DÖNDÜ SÜTÇÜ 62

Etkinlik

 Harita üzerinde Kahramanmaraş’ı bulup boyayalım.

 Harita üzerinde Ankara’yı bulup boyayalım.

 Türkiye’nin güneyinde hangi deniz var? Bulup boyayalım.

.....................................................................................

63

Etkinlik  Sen de yaşadığın şehir için iki kıtalık güzel bir şiir yazmak ister misin?

 Akrostiş şiir bile olabilir. Haydi, göster yeteneğini!

.....................................................................................



.....................................................................................



.....................................................................................



.....................................................................................



.....................................................................................



.....................................................................................



.....................................................................................



.....................................................................................



.....................................................................................



.....................................................................................



..................................................................................... 64

TÜR

TÜRKİYE ÇOCUKLARI-4

KİYE ÇOCUKLARI-4

KA H R A MA N MA R A Ş L I D Ö N D Ü

KAHRAMANMA DÖNDÜ RAŞ LI

1

ol Şen

Hikâye Değerlendirme Kitapçığı

KALİTELİ EĞİTİM YAYINLARI Kocasinan Merkez Mah. Kuşçu Sok. No.: 19/A Bahçelievler/İSTANBUL Tel.: 0212 515 05 00 Fax: 0212 515 05 00 www.keyyayinlari.com /keyyayinlari

/keyyayinlari

Yanık

1

Get in touch

Social

© Copyright 2013 - 2024 MYDOKUMENT.COM - All rights reserved.