Barışkent 01 Flipbook PDF

Barışkent 01

89 downloads 98 Views 45MB Size

Story Transcript

Ocak 2023 | Sayı 01

BARIŞKENT

İÇİNDEKİLER Önemli Not: Bu dergide bulunan içeriklerde tetikleyici olabilecek ögeler yer almaktadır. Tetiklenebileceğinizi düşünüyorsanız; okumayı bırakabilir ya da kendinizi daha iyi hissettiğiniz bir zaman okumaya devam edebilirsiniz.

01

Yönetimden Mesaj

02

Yayın Ekibinden Notlar

04

Ulusal Etkinlikler | Ulusal Temsiliyetlerimiz

06

Yerel Birlik SCORP Etkinliklerimiz ve Çalışmalarımız

13

Geleceğin Büyüklerinden Bizlere

14

Rol Modellerimiz Anlatıyor

15

İnsan Hakları ve Barış Kapsamında İçerikler

30

Film Köşesi

32

Bulmaca

33

Takımımızdan Son Söz

35

Kaynakça

Yönetimden Mesaj

01

YAYIN EKİBİNDEN NOTLAR ECE NUR YOLDAŞ LORP Herkese selamlarr. Ben Ece Nur Yoldaş. Yerel birliğimizde LORP’luk görevini üstlenmekteyim. Başkent TÖB SCORP takımı olarak son derece emek verdiğimiz ve bu mükemmel derginin editörü olmaktan çok büyük bir gurur duyuyorum. Dergimizin hazırlanma sürecinde iyi ki bu takımı seçmişim dediğim o kadar fazla an oldu ki. Birlikte çok fazla anı ve tecrübe biriktiğimiz biricik takımımla böyle güzel bir dergi çıkardığımız için hem gururdan hem de mutluluktan ağlamamak elimde değil. Bu süreçte bana her zaman destek olan ve dergimizde çok büyük bir emeği olan Genel Sekreterimiz Selin Çelik’e, takımımızdan sorumlu ve bizlere büyük bir motivasyon sağlayan yönetim kurulu üyemiz Özgür Renas Şahin’e , ne olursa olsun asla motivasyonumun düşmesine izin vermeyen biricik asistanlarım Akif, Bora, Defne, Sıla ve Yasmin’e, her zaman tüm sorularımı cevaplayan ve desteklerini bizden asla esirgemeyen yerel birlik Başkan’ım Simge Aydınyer’e ne kadar teşekkür etsem az. Çook büyük bir keyifle okuyacağınız ‘Barışkent’ dergimizin ilk sayısını sizlerle baş başa bırakıyorum. Barışla kalın.

AKIF KAYA

BORA ÖZKAN

LORP-A

LORP-A

Herkese selamlar ben Akif. Dönem 1 Türkçe öğrencisiyim ve yerelimde LORP-A yım. “ Barışkent “ dergisinin ilk sayısını çıkardığımız için takımca çok mutluyuz. Sizlere dergimizde birbirinden farklı içerikler sunduk. Sizlere yeni bakış açıları kazandırmak asıl hedeflerimizden biriydi umarım başarabilmişizdir. Biz dergiyi oluştururken birçok yeni bilgi edindik ve sizin de okurken yeni bilgiler edineceğinize kesinlikle eminim. Benim için çok özel bir deneyimdi. Dergimizin ortaya çıkmasında emeği geçen herkese çok teşekkür ediyor ve sizleri dergimizle baş başa bırakıyorum.

Kankalar selamlar Bora ben.Dönem 1 İngilizce öğrencisiyim ve aynı zamanda Başkent TÖB'de LORP-A olarak görev almaktayım ve bu sene İnsan Hakları ve Barış çalışma kolunun dergisi olan ''Barışkent'' dergisinin ilk sayısını sizlere duyurmaktan büyük iftihar ve sevinç duyuyorum. Biz bu süreçte çok eğlendik ve keyif aldık. Umarım sizler de beğenirsiniz. Herkese keyifli okumalar!

02

YAYIN EKİBİNDEN NOTLAR DEFNE TUNCAY LORP-A Herkese selamlarr! Gözümüzün bebeği olan Barışkent’e hoş geldiniz. Ben Defne.Yerelimde LORP-A olarak görev alıyorum. Asistanlığa seçildiğimden beri bir gün olsun motivasyonumuzun değil düşmesine azalmasına bile engel olan direktörümüz Ece olmasa bu satırları yazamazdım. Dönem başından beri her soruma döndüğü her derdime bir çare bulduğu ve desteğini hiç eksik etmediği için sonsuz teşekkürlerim başta Ece’ye. Sonrasındaysa teşekkürlerimin en büyüğü yüzlerinden gülücükleri eksik olmayan ve beni her daim mutlu etmeyi başaran, birbirinden güzel ve kapsamlı içeriği sizler için hazırlayan canım takım arkadaşlarıma. Sayfalarımızda birçok konuya değinerek okuyan herkesin kendinden bir parça bulmasını ve sesini duyurabilmiş hissetmesini istedik. Umarız ki emeklerimiz hedefine ulaşmıştır. Sizlere güzel katkıları olması dileğiyle, iyi okumalar!

SILA NAZ ÇİMEN LORP-A Her sayfada gökkuşağından farklı bir renk bulacağınız Barışkent okuyuculara selamlar! Ben Sıla Naz Çimen.Yerelimde Lorp-a görevini üstleniyorum.SCORP adına ilk kez çıkarılacak olan "Barışkent"in içerik hazırlayıcılarından biri olarak Başkent TÖB SCORP ekibimle yer aldığım için çok mutluyum.Dergimizde insan hakları,insan hakları ihlalleri,tabular,rol modellerimiz, geleceğin büyükleri,film önerileri gibi pek çok konuya yer verdik.Umuyorum ki dergimizin gelecek sayılarında insan hakları ihlalleri yer verilen konulardan biri olmasın.Bu yolda hepimize büyük görev düşüyor.Farkındalık ve savunuculuk yolunda bu derginin herkese bir şey katması dileğiyle... Barışla kalın.

YASMİN NAZ YILMAZ LORP-A Merhaba sevgili okuyucumuz, ben Yasmin. Yerel birliğimde LORP-A olarak görev almaktayım. Öncelikle umarım bu dergiyi okurken çok eğlenirsin ve kendine yeni şeyler katarsın çünkü biz bu dergiyi hazırlarken kendimize yeni şeyler kattık, sizlere güzel bir dergi hazırlayabilmek için çok uğraştık. Dergiyi hazırlarken ortak değerlerimiz hakkında farkındalık kazandırmak ve yeni bilgileri bünyemize katmak en büyük amacımdı. Umarım bu amacıma ulaşmışımdır. Bütün tasarımlarını bizim yaptığımız bu dergide bulmacalar, röportajlar, yeni bilgiler ve dahasını bulabilirsiniz. Bu dergide emeği geçen insan hakları ve barış takımıma teşekkürlerimi iletmekle birlikte sizlere bol eğlenceli bir okuma diliyorum. Barışla kalın.

03

L ETKİNLİKLER A S U L U

2022 KURULTAYI SCORP AYRILMIŞ OTURUMU

SCORP & SCOPH YAZ AKADEMİSİ

7. BÖLGE TOPLANTISI SCORP AYRILMIŞ OTURUMU 11. ULUSAL İNSAN HAKLARI VE BARIŞ KIŞ KAMPI

22’-23’ Dönemi Ulusal Etkinlik Temsiliyetlerimiz

04

Ulusal Temsiliyetlerimiz ECE NUR YOLDAŞ 21 Eylül Dünya Barış Günü KÇG Takım Üyesi 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü KÇG Takım Üyesi

DEFNE TUNCAY 10 Aralık Dünya İnsan Hakları Günü KÇG Takım Üyesi Özgürlükler Tematik KÇG Takım Üyesi

DİLA NAZ ŞENYUVA Hasta ve Hekim Hakları KÇG Takım Üyesi

ZİYA ABİLZADE 22’-23’ DÖNEMI SCORP TEMSİLİYETLERİMİZ

Hasta ve Hekim Hakları KÇG Eş Koordinatörü

05

21 EYLÜL DÜNYA BARIŞ GÜNÜ Sosyal Medya Çalışması

21 Eylül Dünya Barış Günü Kapsamında; Savaş ve Barış kavramlarının tanımları ve etkileri, Barış Savunucuları ve bu kapsamda rol alan kuruluşlar hakkında bilgi verici bir video çalışması yaptık. Videomuza Türkçe ve İngilizce altyazı ekledik. Bu çalışmayla beraber yaklaşık 3500 kişiye ulaşmayı başardık.

Sosyal Medya Çalışmamıza aşağıda bulunan QR Kod’ u okutarak ulaşabilirsiniz.

06

HASTA HAKLARI GÜNÜ SAHA ETKİNLİĞİ SAHA ETKINLIĞI 25 Ekim’de Başkent Tıp Öğrencileri Birliği İnsan Hakları ve Barış Takımı olarak ‘26 Ekim Hasta Hakları Günü Saha Etkinliği’ gerçekleştirdik. Başkent Hastanesi Ümitköy Polikinliğinde broşür dağıttık ve hastalara bilgilendirme yaptık.

Saha Etkinliğimiz için hazırlanan ve dağıtılan broşürlerimiz:

07

20 KASIM DÜNYA ÇOCUK HAKLARI GÜNÜ ANKETİ 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü kapsamında yapmış olduğumuz anket analizlerinin tamamına yanda bulunan QR Kod aracılığıyla ulaşabilirsiniz.

08

ÇOCUK İHMALİ VE İSTİSMARINA BAKIŞ ETKİNLİĞİ

Oturum 6 Aralık’ta; Yerel Birlik Başkanımız ve Ayırıcı Tanı: Çocuk İhmali ve İstismarı Desteklenmiş Proje Koordinatörü Simge Aydınyer tarafından ‘Çocuk İhmal ve İstismarına Bakış’ oturumumuzu gerçekleştirdik ve Çocuk İhmali ve İstismarına karşı üstlenebileceğimiz roller hakkında bilgi edindik.

09

’DÜNYAYI VERELİM ÇOCUKLARA’ SAHA ETKİNLİĞİ Ankara Çocuk Hakları Komitesi ile birlikte, Pursaklar’da bulunan Ankara Çocuk Evleri Sitesinde Saha Etkinliğimizi gerçekleştirdik. Etkinlik öncesinde 13 Ocak 2023’de Değerli Psikolojik Danışman Ilgım Ertal öncülüğünde bir eğitim gerçekleştirdik. 16 Ocak 2023 tarihinde Ankara Çocuk Evleri Sitesi’nde saha etkinliğimizi düzenledik; çocuklarla tanıştık, oyunlar oynadık ve şarkılar söyledik.

Saha Etkinliğimiz:

10

İNFOGRAFİKLERİMİZ

11

İNFOGRAFİKLERİMİZ

12

)

. . GELECEGIN. BÜYÜKLERINDEN BIZLERE Hayal dünyaları her daim geniş ve renkli olan küçüklerimize de bir sayfa ayırmak istedik. Bizim geleceğimiz olan miniklerimizi her daim gözetmeli, onlara da seslerini duyurabilmeleri ve hayallerini paylaşabilmeleri için fırsat vermeliyiz.Son zamanlarda karşılaştığımız tablolar bize değil hayal dünyalarında yaşayabilmek en temel hakları olan yaşam haklarının bile ellerinden alındığını göstermektedir.

Merhabalar, Ben 6. sınıfa gidiyorum. Eskişehir’de yaşıyorum. En sevdiğim renk mavi en sevdiğim ders fen. Öğretmenimiz çok eğlenceli, fen dersinde deneyler yapıyoruz. En sevdiğim mevsim kış. Eskişehir’de kışlar soğuk geçiyor bazen kar da yağıyor. Bir keresinde kar yağdığında okullar tatil olmuştu ve arkadaşlarımla tüm gün kar oynamıştık. Bir tane küçük kız kardeşim var şu an çok iyi anlaşamıyoruz ama onu çok seviyorum. Köpekleri çok seviyorum annemler izin vermediği için şu an bir köpeğim yok ama büyüdüğümde kendi evim olduğunda sahiplenmek istiyorum. Büyüdüğümde çok başarılı bir bilim insanı olmak istiyorum. Derslerde yaptığımız deneyler gibi deneyler yapıp yeni şeyler bulmak istiyorum. Köpeğimin bahçesinde oynayabileceği büyük bir evim olsun istiyorum. Anlatacaklarım bu kadar okuduğunuz için teşekkür ederim.

Merhaba, Bu sene 5. sınıfa başladım. En sevdiğim ders Türkçe. Türkçe öğretmenimi çok seviyorum, okuma saatlerimiz oluyor ve birlikte bir kitap seçip onu seslendiriyoruz. Sesli kitap okumayı ve şiirleri seslendirmeyi çok seviyorum. Bu sene şiir dinletimiz olursa yer almak çok istiyorum. En sevdiğim kitap geçen ay derste okuduğumuz “Sol Ayağım”. Okurken çok duygulanmıştım. Annem doktor babam da makine mühendisi. Ben de büyüdüğümde annem gibi doktor olmak istiyorum. Çocukları çok sevdiğimden çocuk doktoru olmak ve onları iyileştirmeyi çok istiyorum. En sevdiğim renk yeşil ve en sevdiğim mevsim ilkbahar. Renklerin en belirgin ve cıvıl cıvıl olduğu zamanlar olduğu için ilkbaharı çok seviyorum. En sevdiğim hayvan kelebek çünkü kanatlarının güzelliğine her defasında şaşırıyorum. Söyleyeceklerim bu kadardı anlattıklarımı okuduğunuz için teşekkür ederim.

13

ROL MODELLERİMİZ ANLATIYOR

Meslek hayatında zorbalığa uğramak artık şaşırtıcı bir gerçek olmaktan çıkıp ne yazık ki kepimiz için günlük bir olguya dönüştü. Zorbalamalar özellikle erkek çalışan sayısının fazla olduğu iş yerlerinde kadınlara karşı görülmekle bunu genellemek ya da yıllara göre sınıflandırmak da doğru değildir. Bu içeriğimizde sizleri alanlarında yetkin olan ancak ”kadın” olduğu için efektif çalışamadığı öne sürülen ya da en başından düşüncelerini belirtmelerine izin verilmeyerek işlere dahil edilmeyen ve haksızlığa maruz kalan kadınlarla buluşturduk.Çevremizdeki her kadına yani aslında bütün bu zorluklara karşı pes etmeden mesleklerine devam etme motivasyonuna sahip rol modellerimize yönelttik mikrofonumuzu. Bir de olanları onlardan dinleyin istedik. MESLEK HAYATINIZ BOYUNCA HİÇ HAKSIZLIĞA YA DA ZORBALIĞA MARUZ KALDINIZ MI? Evet,1997-2000 yılları arasında bulunduğum iş yerinde tekniker olarak çalışmaktaydım o dönemde haksızlığa uğradım. OLAYI ANLTABİLİR MİSİNİZ? Sac imalatının yapıldığı bir işletmeydi ağırlıklı olarak erkek personel çalıştırılmaktaydı. “Kadınlar bu işleri yapamaz, kadın erkek işinden ne anlar.” gibi ithamlarda bulunuluyordu. Toplantılara katılmamız ve düşünce beyan etmemiz engelleniyordu ve fikirlerimiz önemsenmiyordu.Cinsiyetçi yaklaşımlar oldukça yaygın olmakla birlikte, sözlü tacizler ve iftiralar da atılmaktaydı. Kaç kadın çalışıyordunuz ve yaşadıklarınızın sizin üzerinizdeki etkisi nasıl oldu? Yaklaşık 100 kişilik bir işletmede 10 kişilik bir kadın personel çalışmaktaydı. Çalıştığımız işletmenin müdürünün kadın olması büyük bir avantajdı. Kendisi de bizi baskılardan korumaya çalışıyordu ancak toplantılar esnasında ve çalışırken maruz kaldığımız sözlü şiddet bize kendimizi kötü hissettiriyordu. İş verimimizi düşürmekteydi.

ÇALIŞTIĞINIZ DÖNEMDE HİÇ HAKSIZLIĞA YA DA ZORBALIĞA MARUZ KALDINIZ MI? Yaşadığım olaylar 2017-2022 yılları arasında gerçekleşti.Psikolojik danışman olarak da mesleğimi icra etmekteyim.Bir kadın olarak özel sektörde yaşadığım ilk büyük sıkıntı aynı işi daha düşük ücrete yapmak oldu. Benimle aynı bölümden ve okuldan mezun, aynı deneyime sahip erkek bir arkadaşımdan daha düşük ücret aldım. Çünkü onun erkek olarak önceliklinin ev geçindirmek olduğu düşünülüyordu fakat ben o süreçte tek başıma yaşadığım için ev geçindiriyordum. Çalıştığım başka bir yerde de evlilik sürecimde çok fazla problem yaşadım. Patronumun düzenli olarak çalışma arkadaşıma ve bana evlilik sürecinde olmamızın onun işlerini ne kadar sekteye uğrattığını söylüyordu. Oysa biz çalışma saatleri dışında tüm işlerimizi halletmeye çalışıyorduk. Aynı zamanda evlenince işe bu kadar vakit ayıramayacağımı, başka işlerimin olacağını, hamile kalma durumum olursa verilen emeklerin heba olacağını, bir erkek çalışan olsaydı bunların olmayacağını söyleyen bir patronla çalışmak durumunda kaldım. YAŞADIKLARINIZ HAKKINDA YORUMUNUZ NEDİR? Kadınların erkeklerden daha düşük ücreti hak ettiğini düşünmek,evlilik kadınla erkeğin ortak bir hayatı olmasına rağmen sorumlulukların kadına yükleneceğini düşünerek işini iyi yapmayacağını savunmak iş hayatında kadınların maruz kaldığı ayrımcılıklardan. Aynı zamanda kadının evli olması ya da çocuğunun olması benim çalıştığım sektörde dikkate alınmam için insanların beklediği bir davranış örüntüsü fakat erkeklerin evli/çocuklu olup olmadığı genelde sorgulanmıyor.

ÇALIŞTIĞINIZ DÖNEM BOYUNCA GÖZLEMLEDİĞİNİZ YA DA YAŞADIĞINIZ BİR HAKSIZLIK OLDU MU? Makine mühendisi olarak mesleğimi yaklaşık beş yıldır yapıyorum.Maruz kaldığım olay 2021 yılında meydana geldi. Üzerinde çalıştığım bir proje hakkında yurtdışı imkanı çıkmıştı o dönem. Birlikte çalıştığımız ülkeye gidip işleri bir süre oradan takip edecek bir çalışan aranıyordu. Listeye ismini yazan tek kadındım. Çalıştığım bölüm o dönem erkek sayısı bakımından bir hayli kalabalık olduğundan ve her alanda olduğu gibi benim çalıştığım bölüm de kadınlara hor bakıldığından listede erkek ismi daha fazlaydı. Birinin seçilmesi üzerine yapılan toplantı sonucu aslında iş için yetkin bir eleman olduğum ancak kadın olduğum ve tek başıma gideceğim için işi gereğince yerine getiremeyeceğim düşünüldüğü tarafıma iletilmişti. Bir kadın olarak yaşadığım en belirgin ayrımcılık ve zorbalık bu olmakla bunun dışında küçük büyük bir çok haksızlığa da maruz kaldım ve kalmaktayım. YAŞADIKLARINIZ SİZİN ÜZERİNZDEKİ GÖZLEMLEDİĞİNİZ ETKİLERİ OLDU MU VARSA NELER? Büyük bir hayal kırıklığı ve hüsrana uğradığımı hatırlıyorum. Kendimi artık işimde yetkin hissetmemeye başlamıştım. Zamanla bu da işe olan isteğimi de oldukça kırmıştı.

14

UK İŞÇİLİĞİ C O Ç

Öncelikle çocuk işçiliğini açıklayacak olursak;  Çocuk işçiliği; çocukları çocukluklarını yaşamaktan alıkoyan, potansiyellerini ve saygınlıklarını eksilten, fiziksel ve zihinsel gelişimlerine zarar veren işlerde çalıştırılmaları olarak tanımlanabilir. Daha geniş bir ifade ile çocuklar için zihinsel, fiziksel, toplumsal ya da ahlaki açılardan tehlikeli ve zararlı işler, okula düzenli devam etmelerini engelleyerek eğitimlerini aksatmalarına veya okullarından erken ayrılmalarına yol açacak işler ve çocukların okula devam ederken uzun süren ve ağır işlerde çalıştırılmaları ‘çocuk işçiliği’ kavramı altında değerlendirilir. 

Ülkemizde maalesef ki çocuk işçiliği oldukça yaygın sizlere bunu yapılan anketlerle daha iyi anlatmaya çalışalım; TÜİK'in (Türkiye İstatistik Kurumu) 2019’ da yapmış olduğu Çocuk İşgücü Anketi'nin sonuçlarını beraber inceleyelim.

Türkiye genelinde 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 16 milyon 457 bin kişi olarak tahmin edildi. Bu yaş grubundaki çocuklar, kurumsal olmayan nüfusun %20,3'ünü oluşturuyor. Yaş grupları itibarıyla, 5-11 yaş grubundaki çocuk sayısı 9 milyon 12 bin, 12-14 yaş grubundaki çocuk sayısı 3 milyon 796 bin, 15-17 yaş grubundaki çocuk sayısı ise 3 milyon 649 bin kişi olarak tahmin edildi. Bir ekonomik faaliyette çalışan 5-17 yaş grubundaki çocuk sayısı 720 bin kişi olup çalışan çocuklar arasında 5 yaşında çocuk gözlenmedi. 5-17 yaş grubunda çalışan çocukların aynı yaş grubundaki çocuklar içinde payını gösteren istihdam oranı ise %4,4 oldu.

TÜİK bu araştırmasında 5-17 yaş grubundaki çocukları kapsadı. 5-17 yaş grubunda ekonomik faaliyette çalışan çocuk sayısını 720 bin olarak hesapladı.

15

Çalışan çocukların %79,7'sini 15-17 yaş grubundakiler oluşturdu. Çalışan çocukların %79,7'sini 15-17 yaş grubundakiler oluştururken, %15,9'unu 12-14 yaş grubundakiler, %4,4'ünü ise 5-11 yaş grubundaki çocuklar oluşturdu. Cinsiyete göre incelendiğinde, çalışan çocukların %70,6'sını erkek çocukların, %29,4'ünü ise kız çocukların oluşturduğu görüldü.

Çalışan çocukların %65,7'si aynı zamanda eğitime devam etti. Çalışan çocukların %65,7'si bir eğitime devam ederken, bu oran erkeklerde %65,6, kızlarda %66,1 oldu. Yaş gruplarına göre, 5-14 yaş grubundaki çalışan çocukların %72,0'ı, 15-17 yaş grubunda çalışan çocukların ise %64,1'i aynı zamanda bir eğitime devam etti. Çalışan çocukların %34,3'ü eğitime devam etmedi.

Çalışan çocukların %35,9'u hanehalkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak için çalıştı. Çalışan çocukların çalışma nedenlerinde ilk sırayı %35,9 ile "hanehalkının ekonomik faaliyetine yardımcı olmak", alırken bunu, %34,4 ile "iş öğrenmek, meslek sahibi olmak" %23,2 ile "hanehalkı gelirine katkıda bulunmak" izledi. Çocukların %6,4'ü ise "kendi ihtiyaçlarını karşılamak" amacıyla çalıştı.

Çocu

i ğ i l i k İşç

Çalışan çocukların %45,5'i hizmet sektöründe yer aldı Çalışan çocukların %30,8'i tarım, %23,7'si sanayi %45,5'i ise hizmet sektöründe yer aldı. Yaş grubuna göre incelendiğinde; 5-14 yaş grubunda çalışan çocukların %64,1 ile tarım sektöründe 15-17 yaş grubunda çalışan çocukların ise %51,0 ile hizmet sektöründe ağırlık kazandığı görüldü.

Çalışan çocukların %63,3'ü ücretli veya yevmiyeli olarak çalıştı İşteki durumuna göre çalışan çocukların %63,3'ü ücretli veya yevmiyeli, %36,2'si ücretsiz aile işçisi, %0,5'i ise kendi hesabına olarak çalıştı.



Çalışan çocukların %66,0'ı düzenli işyerinde, %30,4'ü tarla-bahçede, %3,0'ı seyyar sabit olmayan işyeri veya pazar yerinde, %0,5'i ise evde çalıştı.

16

Çocuk İŞÇİLİĞİ . Çalışma ortamında fiziksel sağlığı olumsuz etkileyen faktörler incelendiğinde; çalışan çocukların %12,9'unun aşırı sıcak/soğuk ya da aşırı nemli/nemsiz bir ortamda çalıştığı, %10,8'inin kimyasal madde, toz duman veya zararlı gazlara maruz kaldığı görüldü. Çalışan çocukların %10,1'i zor duruş şekli veya harekete maruz kaldı veya ağır yük taşıdı, %10,0'ı ise gürültü veya şiddetli sarsıntıya maruz kaldı. Çalışan çocukların %6,4'ünün çalıştığı ortamda kaza riski ile karşı karşıya kaldığı, %4,6'sının ise çalıştığı işyerinde göz yorgunluğu veya görsel odaklanma konusunda risk altında olduğu belirlendi.

Çalışan çocukların %1,3'ü çalıştığı yerde bir yaralanma veya sakatlanmaya maruz kalırken, %4,4'ü çalıştığı yerde yaralanma veya sakatlanma durumuna tanık oldu. İşyerinin çalışma koşullarından kaynaklı herhangi bir rahatsızlık geçirenlerin oranı %0,6 iken, bu duruma tanık olanların oranı %2,2 oldu. Çalışan çocukların %0,1'i çalıştığı yerde fiziksel, sözlü şiddet veya kötü muameleye maruz kalırken, bu duruma tanık olanların oranı ise %1,5 oldu.



Ev işlerinde ailesine yardımcı olan çocuklar, hane için alışveriş, temizlik, yemek, ütü vb. ev işleri ile hanede kendinden küçük çocuklara veya yaşlı/engelli/hasta bir yakına bakma konularında ailesine destek olan çocukları ifade etmekte olup, çalışan çocuk kapsamında yer almamaktadır. Bu çerçevede, 5-17 yaş grubunda, ev işlerinde ailesine yardımcı olan çocukların oranı %45,5 oldu. Bu oran, erkek çocuklarında %40,0; kız çocuklarında %51,3 oldu. Ev işlerinde ailesine yardımcı olan çocukların %43,5'i hane için alışveriş yapma, çamaşır-bulaşık yıkama, ütü yapma, yemek pişirme, ev eşyalarının temizliği gibi işlerde, %23,2'si hanede kendinden küçük çocukların bakımında, %5,4'ü ise hanedeki yaşlı/engelli/hasta bir yakınının bakımında ailesine yardımcı oldu.

Bu yapılan ankette ülkemizde çocuk işçiliğin azımsanamayacak kadar fazla olduğunu öğrenmiş olduk. Çocuk işçiliğine son vermek için UNICEF ve paydaşlarına elimizden geldiğince destek olup çocuk işçiliğe maruz kalan çocukların yardımına hep birlikte koşalım.

17

ı r a l k a H Hayvan

HAYVANLARI KORUMA GÜNÜ

Dünya genelinde insanların büyük bir kısmı hayvansever ve hayvanları sevip kolluyor. Onları evlatları gibi görenler dahi var. Ama ne yazık ki hayvanların yaşamlarını elinden alan onları cansız nesne gibi gören bir kesim de var. Bu kesimdeki insanlar hayvanlara birçok kötülük ( maddi kazanç ve eğlence amacıyla kötü davranış, hayvanları birbirleriyle kavga ettirip, yarıştırıp hayvanlara zarar verme, hayvanların yaşamlarını elinden alma vb… ) yapıyorlar. Dünya genelinde bu kötülüklere dikkat çekmek amacıyla her yıl 4 Ekim Hayvanları Koruma Günü olarak kutlanıyor. Bu önemli güne daha detaylı değinecek olursak;

Hayvanları korumak ve onların da sahip olduğu haklara yönelik farkındalık yaratmak için 1931’den beri her yıl 4 Ekim’de bütün dünyada Hayvanları Koruma Günü kutlanır. Kutlamaların amacı evlerimizdeki, sokaklarımızdaki, çiftliklerimizdeki ve doğal yaşam alanlarındaki hayvanların yaşam koşullarını iyileştirmek,onları korumak ve onların bizler için önemini herkese benimsetmektir.

PEKİ BUGÜN NASIL, NE ZAMAN, NE İÇİN ORTAYA ÇIKTI?

Pati sever dostlarımız ilk kez İngiltere’de 1822 yılında; hayvanları korumak,insanların hayvanlara iyi davranmalarını, daha iyi koşullarda beslenme ve korunmalarını sağlamak amacıyla Hayvanları Koruma Birliği’ni kurdular. Ülkemizde ise Hayvanları Koruma Derneği 1908 yılında kuruldu. Aynı sebeple dernekler birleşerek Hollanda’nın başkenti Lahey’de Dünya Hayvanları Koruma Federasyonu’nu oluşturdular. 1931 yılında Floransa’da toplanan bu kuruluş dünya üzerinde nesli tükenmekte olan hayvan türlerine dikkat çekmek üzere 4 Ekim’i Hayvanları Koruma Günü ilan etti.

18

HAYVAN HAKLARI İSE: Hayvan hakları: Hayvanların doğuştan gelen, yaşaması için ihtiyaç duydukları haklardır. Hayvan haklarının oluşturulma amacı hayvanların insan amaçlarına uygun olarak kullanılabilecek birer eşya olmadığı, kendi arzuları, ihtiyaçları olan bireyler yani bir insan gibi ilgi görülmesi gerektiğini anlatmaktır. Hayvan haklarını daha detaylı ve öğretici açıklamak için Dünya genelinde geçerli 14 maddeli Hayvan Hakları Evrensel Bildirgesi yayınlanmıştır.

BU BİLDİRGEYE GÖRE: Madde 1 :Bütün hayvanlar yaşam önünde eşit doğar ve varolma hakkına sahiptirler. Madde 2 :Bütün hayvanlar saygı görme hakkına sahiptir. Bir tür hayvan olan insan, öbür hayvanları yaşam hakkını elinden alamaz, bu hakkı çiğneyerek onları sömüremez, bilgilerini hayvanların hizmetine sunmakla ödevlidir. Bütün hayvanların insanlarca gözetilme, bakılma ve korunma hakkı vardır. Madde 3 :Hiçbir hayvana kötü davranılamaz, acımasızca eylem yapılamaz. Bir hayvan öldürülmesi zorunlu olursa, bu bir anda acı çektirilmeden ve korkutmadan yapılmalıdır. Madde 4 :Yabani türden olan bütün hayvanlarkendi özel ve doğal çevresinde, karada, havada ve suda yaşama ve üreme hakkına sahiptir. Eğitim amacıyla olsa bile özgürlükten yoksun kılmanın her çeşidi bu hakka aykırıdır. Madde 5 :Geleneksel olarak insanların çevresinde yaşayan bir türden olan bütün hayvanlar, uyumlu bir biçimde türüne uygun yaşam koşulları ve özgürlük içinde yaşama ve üreme hakkına sahiptir. İnsanların kendi çıkarları için bu uyumda ya da bu koşullarda yapacakları her türlü değişiklik bu hakka aykırıdır. Madde 6 :İnsanların yanlarına aldıkları bütün hayvanlar, doğal ömür uzunluklarına uygun sürece yaşama hakkına sahiptir. Bir hayvanı terketmek acımasız bir davranıştır. Madde 7 :Bütün çalışan hayvanlar, iş süresinin ve yoğunluğunun sınırlandırılması, onarıcı ve güçlerini arttırıcı bir beslenme ve dinlenme hakkına sahiptir. Madde 8 :Hayvanlara fizyolojik veya psikolojik acı çektiren deneyler yapmak hayvan haklarına aykırıdır. Tıbbi, bilimsel, ticari ve başkaca biçimlerdeki her türlü deney için de durum böyledir. Bunun yerine başka bir şey koyma tekniklerinden yararlanmalı ve bu teknikler geliştirilmelidir. Madde 9 :Hayvan beslemek için yetiştirilmişse bakılmalı, barındırılmalı, taşınmalı, yaşama veda etme süreci de korkutmadan ve acı çektirmeden olmalıdır. Madde 10 :Hayvanlardan, insanların eğlencesi olsun diye yararlanılamaz. Hayvanların seyrettirilmesi ve hayvanlardan yararlanılan gösteriler, hayvan onuruna aykırıdır. Madde 11 :Zorunluluk olmaksızın bir hayvanın yaşamına son verilmesi demek olan her davranış, bir "Biocide", yani yaşama karşı bir suçtur. Madde 12 :Çok sayıda yabani hayvanın yaşamına son verilmesi demek olan her davranış bir "Genocide" (soykırım), yani türe karşı suçtur. Doğal çevrenin kirletilmesi ve yıkılıp yok edilmesinin sonu soykırıma varır. Madde 13 :Hayvanın yaşama veda etmesine de saygı göstermek gerekir. Madde 14 :Hayvanları koruma ve savunma kuruluşları, hükümet düzeyinde temsil olunmalıdır. Hayvan hakları da insan hakları gibi yasayla korunmalıdır.

19

LGBT+ nedir? LGBT veya GLBT ya da LGBTQ+ 1990'larda LGB kısaltmasından sonra ortaya çıktı ve 1980'lerin ortaları ile sonlarından itibaren gey sözcüğü yerine kullanılarak LGBT topluluğunu temsil etmeye başladı. Birçok aktivist, gey topluluğu kullanımının eksik bir tanımlama olduğunu düşünerek LGBT topluluğu kullanımına geçti. 1900'lerden itibaren kullanılmaya başlayan "LGBT", eşcinsel hakları mücadelesinde kullanılan çatı kelimedir. Hareket GLBTT kelimesini kullanmaya başlamış ancak lezbiyenlerin toplumda "yok" sayılıyor oluşu sebebiyle, L harfi başa alınmış ve kadınlara bir tür pozitif ayrımcılık yapılmıştır.

Stonewall Ayaklanmaları Stonewall ayaklanmaları, ABD'nin New York şehrinin Greenwich village semtinde yer alan Stonewall Inn adındaki bir bara 28 Haziran 1969'da yapılan bir polis baskınından sonra başlayan bir dizi gösteri ve direniş eylemleridir. Bu gösteriler ABD tarihinde eşcinsellere ve cinsel azınlıklara baskı uygulayan bir sisteme karşı ilk açık direniş olarak tanımlanmaktadır. Başta Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere tüm dünyadaki eşcinsel hakları hareketini tetikleyen olay olarak da kabul edilir. Birkaç yıl içinde ise başta ABD olmak üzere tüm dünyada LGBT haklarını savunan dernekler ve gazeteler kurulmuştur.

Onur yürüyüşü Onur Yürüyüşü, her yıl Haziran ayının sonlarında Dünya genelinde kutlanan ve Stonewall ayaklanmasının yıl dönümünde gerçekleştirilen, LGBT bireylere destek veren kişilerin katılımıyla gerçekleşen bir dizi etkinlikler ve törenler bütünüdür. LGBT topluluğunda onur yürüyüşü veya gey onur yürüyüşü gibi isimlerle de bilinir. Bir dizi etkinliklerin ve geçiş törenlerinin gerçekleştirildiği etkinlikler Stonewall ayaklanmaları anısına gerçekleştirilmektedir.

20

LGBT+ Bayrakları LGBTI+ topluluğunun en ünlü sembolü, 1970'lerin sonlarından bu yana yaygın şekilde kullanılan altı çizgili gökkuşağı bayrağı. Bununla birlikte, son yarım yüzyılda cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğinin çok daha rahat ve farklı şekillerde ifade edilmeye başlanmasıyla birlikte bu topluluk içerisindeki farklılık ve çeşitlilikleri yansıtan yeni bayraklar da ortaya çıktı. Şimdi tasarlanan bazı bayraklara bir göz atalım.

Trans Bayrağı Trans bayrağı, geçmişte ABD Donanması'nda denizaltı subayı olarak çalışan Monica Helms tarafından tasarlandı. Trans Onur Bayrağı, 1999 yılında hazırlandı ve ilk olarak Arizona eyaletindeki Phoenix Onur Yürüyüşü'nde kullanıldı. Bayrakta yer alan mavi renk erkekleri, pembe kızları, ortada yer alan beyaz renk ise geçiş sürecinde olanları, kendini cinsiyetsiz olarak tanımlayanları ve interseksleri temsil ediyor.

Biseksüel Bayrağı Biseksüel bayrağı, 1998'de Michael Page tarafından biseksüellerin hem toplum genelinde hem LGBTİ+ topluluğu içerisindeki görünürlüğünün artırılması amacıyla tasarlandı.Bayrağını yüzde 40'ını oluşturan pembe eşcinselliği, aynı orana sahip mavi heteroseksüelliği ve yüzde 20'sini oluşturan mor da her ikisini birsen temsil ediyor. Panseksüel Bayrağı Bu bayrak 2010 yılında tasarlandı. Panseksüellik, cinsiyet ve cinsiyet kimliğinden bağımsız olarak birine karşı duygusal ve cinsel çekim duyulması olarak tanımlanıyor. Bu bayrağın da panseksüelliği biseksüellikten ayırt etmek amacıyla tasarlandığı düşünülüyor. Pembe kadınları, mavi erkekleri ve sarı renk de ikili cinsiyetin dışında kalanları temsil ediyor.

Genderkuir Bayrağı Genderkuir, "geleneksel cinsiyet tanımlarının dışında, kendisini ne erkek ne kadın, hem erkek hem kadın veya bu iki cinsiyetin birtakım özelliklerini bir arada taşıyan bir özne olarak tanımlayanlar" anlamına geliyor. Genellikle bir şemsiye terim olarak kabul ediliyor. 2011 yılında Marilyn Roxie tarafından tasarlanan bu bayraktaki lavanta şerit, pembe ve mavi olan geleneksel kadın ve erkek renklerinin karışımını temsil ediyor. Lavantanın zıt rengi olan koyu yeşil de kendini ne erkek ne kadın olarak tanımlayanları temsilen bayrakta yer alıyor.

İnterseks Bayrağı Bu bayrak, 2013 yılında interseks hak savunucusu Morgan Carpenter tarafından tasarlandı. İnterseksüellik, hem erkeksi hem de kadınsı cinsiyet özelliklerine sahip olan insanların durumunu belirtir. İnterseksüel olmak bazı durumlarda fiziksel, bazı durumlarda da fiziksel olmasa da hormonal anlamda çift cinsiyetli olmak durumudur. Birey içinde hem erkek hem kadın özellikleri taşıyabilir. Bayrakta, intersekslerin bütünlüğünü temsil etmek üzere bir daire yer alıyor. Mor ve sarı da genellikle cinsiyet açısından en nötr renkler olarak kabul edildiklerinden bayrakta kullanılıyor.

Aseksüel Bayrağı Aseksüel terimi, cinsel istek eksikliği ile tanımlanan cinsiyet kimliğini tanımlıyor. Siyah aseksüelliği sembolize ediyor. Gri, "griseksüelleri", yani aseksüellik ile seksüellik arasındakileri gösteriyor. Beyaz, bu topluluğun destekçilerini, mor da topluluğun genelini temsil ediyor. Aseksüellik ile aromantiklik karıştırılmamalıdır. Aseksüellik cinsel çekim duymama iken aromantiklik duygusal çekim duymamaktır.

Yeni Onur Bayrağı 2018 yılında grafik tasarımcı Daniel Quasar tarafından tasarlandı. Bu bayrak LGBT+ bayrağını daha kapsayıcı hale getirmek amacıyla tasarlandı. Oka benzeyen şeritler ise ilerlemeyi temsil ediyor.

21

İlk tabu kartımız olan eşcinsellik kavramından önce eşcinsel tanımına bakalım.Kendi cinsiyetinden kişilere duygusal, romantik ve cinsel yönelim içinde olan kişiler eşcinseldir. HASTALIK Eşcinsellikse kişiler arasındaki davranışları tariflemektedir. TEDAVİ Karttaki kavramlar toplumu sınıflandırmaktan ileriye EDİLEBİLİR götürmemekte ve bölücü faaliyetlere sebebiyet vermektedir. CİNSEL KİMLİK Yapılan çalışmalar sonucu eşcinselliğin bir hastalık olmadığı gün yüzüne çıktığından tedavisi de bulunmamaktadır. BOZUKLUĞU EŞCİNSELLİK

LEZBİYEN

Lezbiyen kavramı kadın eşcinseller için kullanılmaktadır. Terimin temeline inmek istersek MASKULEN Yunan kadın şair Sappho’nun M.Ö. 6. Yüzyılda KISA SAÇ yaşadığı Lesbos (günümüzdeki adıyla Midilli) Adası’nın isminden gelmektedir. Tabu kelimelerden olan başlıklar kişileri sterotiplere HANIM HANIMCIK OLMAYAN indirgeyerek bireylerin toplumdan soyutlanmasana sebep olmaktadır.

T A B U L A R I GEY

KIZ GİBİ DUYGUSAL FEMİNEN

1970’lerin başında Gey Kurtuluş Hareketiyle ortaya çıkan kavram başta hem kadın hem erkek eşcinseller kapsarken günümüzde yalnızca erkek eşcinselleri tariflemektedir. Çokça karşılaştığımız etiketlemelerden olan tabu kelimelerimiz ne yazık ki duyguları yaftalayarak hem insanları hem de hissettiklerini tek bir kalıba oturtmaya çalışmaktadır. Bireyin kendini gey olarak tanımlaması cinsel bir tercih olmamakla özenmeyle ya da örnek alınarak da ortaya çıkmamaktadır.

Biseksüellik geçmişte iki cinsiyete de çekim duymak olarak kabul edilse de günümüzde sadece iki cinsiyete değil birden fazla cinsiyete çekim duymak anlamında kullanılmaktadır. Avrupa’da şemsiye bir terim olarak da yer almaktadır. Yanlış olan ve kullanılmaması gereken kavramlardan olan seçememiş ve karasız söylemleri kişiyi yalnızlığa itmekte ve bireylerin biseksüellikten dolayı değil bu tarz tepkilerden kaynaklı olarak ruhsal sorunlar yaşanmasına sebep olmaktadır.

K I R A L I M BİSEKSÜELLİK

SEÇEMEMİŞ KARASIZ ÖZENTİLİK

22

TRANSSEKSÜEL

ANORMALLİK CİNSİYET DEĞİŞTİRMİŞ DÖNME

T A B U L A R I PANSEKSÜEL

DİKKAT ÇEKME ÇABASI UYDURMA CİNSİYET

Başta Trans kavramına değinmek gerekirse cinsiyeti ve/veya cinsiyet kimliği, doğumda atanan ve varsayılan bireylerin tümünü kapsamaktadır. Trans ifadesi herhangi bir cerrahi operasyonu şart kılmamaktadır. Bu terim cinsiyet kimliğiyle ilişkili olup herhangi bir cinsel yönelimi işaret etmemektedir. Transseksüel kavramı trans sözcüğünün aksine şemsiye bir terim olmamakla daha çok tıbbi bir kelime olarak kullanılmaktadır. Hormon terapisi, beden uyum operasyonu, mastektomi gibi tıbbi müdahalelere başvuran ya da niyetli kişileri temsil etmektedir. ASEKSÜEL Aseksüellik kartında yer alan sapkınlık ve terbiyesizlik ibareleri ERGENLİK sadece bu başlığa özgü olmayıp diğer kavramlarda da karşımıza çıkmaktadır. Diğer tabu kelime olan ergenlikse o dönemde daha ilgi duyduğu biri olmadığından bireylerin aseksüel olduğu TERBİYESİZLİK düşünülüp bir karmaşasına sebep olmasıyla ortaya çıkmaktadır. Aslında aseksüel kişiler genel olarak cinsel çekim ya da bir SAPKINLIK başkasıyla gerçekleştirilecek cinsel pratiklere ilgi duymamaktadır.

Son tabu kartımız olan panseksüel terimi herhangi bir cinsiyete karşı çekim duymaya açık olmak anlamına gelir ve buna özellikle non-binary cinsiyet kimlikleri de dahildir. Kimi panseksüellerin çekim duygusu cinsiyet dışındaki özelliklere dayanır. Kimileri içinse cinsiyet çekim duygusunun temelparçası olmakla, bu tüm cinsiyetlere karşı deneyimleniyor olabilir. Ancak tüm bunlar panseksüellerin tercihleri olmadığı anlamına gelmez.

K I R A L I M

Tasarımı kadar kendisi de rengarenk olan içeriğimize hoş geldiniz! Bu iki sayfada tabulaştırılan LGBTQIA+ konularını gerçek anlamda da amacına hizmet etmesi maksadıyla tabu kartları şeklinde hazırladık. Kartlarımız oyunun mantığına uyarak bahsedilen kavramları telaffuz ederken nelerin kullanılmaması gerektiği ve yanlış bilindiği hakkında bizleri bilinçlendiriyor. Bir dipnot olarak şunu eklemek isteriz ki: hepimiz olduğumuz gibi özellikle de farklılıklarımızla özgün ve eşsiziz. 23

Kadına şiddet kadar önemli ve hassas bir konu olan kadın hakları da günümüzün problemlerinden biridir.Kadın haklarına yapılan saldırı ve ihlallerden bazıları şunlardır: -Eşit iş gücü ve emekle çalışıp daha düşük maaş verilmesi. Kadın olduğu için dışlanması -Ekonomik olarak bağımlı olmaya zorlanması -Eğitim hakkının elinden alınması -Cinsiyetçi yaklaşımlara maruz kalması -Fiziksel ve psikolojik şiddete maruz kalması

24

Tenine sadece sevgi ve şefkat elinin dokunması ümidiyle... KADINA YÖNELIK ŞİDDET,DÜNYANIN ÇOĞU ÜLKELERİNDE GÖRÜLEN VE MİLYONLARCA KADINI ETKİLEYEN BIR DURUMDUR.DÜNYA SAĞLIK ÖRGÜTÜ TARAFINDAN 161 ÜLKEDE TOPLANAN VERİLERE DAYANARAK HAZIRLANAN BİR RAPORA GÖRE DÜNYADA TAHMİNEN 736 MILYON KADIN HAYATINDA EN AZ BİR KERE ŞİDDETE MARUZ KALIYOR.DÜNYADA OLDUĞU GİBİ TÜRKİYE'NİN DE PRİMER SORUNLARINDAN BİRİDİR. ARAŞTIRMALARA GÖRE KADINLARIN %52 İLE %66’SI SÖZEL ŞİDDETE, %15 İLE %65’İ FİZİKSEL ŞİDDETE, %24 İLE %55’İ PSİKOLOJİK ŞİDDETE, %13,5 İLE %19,3’Ü EKONOMİK ŞİDDETE, %6,3 İLE %15’İ CİNSEL ŞİDDETE MARUZ KALMAKTADIR. MARUZ KALINAN ŞİDDET YALNIZCA FİZİKSEL OLMAMAKLA BİRLİKTE PSİKOLOJİK,CİNSEL VE EKONOMİK GİBİ FARKLI ŞİDDET TÜRLERİNE DE AYRILMAKTADIR. KADINLAR BU ŞİDDET TÜRLERİYLE TOPLU TAŞIMA,İŞ YERLERİ,OKUL GİBİ TOPLUMUN HER YERİNDE KARŞILAŞABİLMEKTEDİR. BU SORUNU AŞMAK İÇİN ÖNCELİKLE TOPLUM EĞİTMELİ VE BU KONUDA TOPLUMUN FARKINDALIĞINI ARTTIMALI ARDINDAN İSE CAYDIRICI YAPTIRIMLAR UYGULANMALIDIR.

25

TÜRKİYE VE KADINLAR

-1930: Kadınlara belediye seçimlerinde seçme Türkiye'de kadınlara ve seçilme hakkı tanındı. verilen seçme ve seçilme

hakkı diğer dünya -1933: KÖY ülkelerinin aksine çok MUHTARI SEÇME VE önce SEÇİLME HAKKI verilmiştir.Cumhuriyetin TANINDI. başlangıç yıllarında -1935: İLK KADIN Türkiye'nin kadın ve MİLLETVEKİLİ kadın haklarına verdiği SEÇİME KATILDI VE değer dikkat 17 KADIN SEÇİLDİ. çekmektedir.

26

HIPOTERAPI 3 Aralık Engelliler Günü 3 Aralık Birleşmiş Milletler tarafından engelli bireylerin toplumsal yaşama tam anlamıyla ve diğer bireylerle eşit bir şekilde katılımını sağlamak ve farkındalık yaratmak amaçlarıyla “Uluslararası Engelliler Günü” olarak ilan edilmiştir. Engellilerin bir gün değil her gün farkında olalım ve zihinlerimizdeki engelleri yıkalım, engelleri beraber aşalım sloganlarıyla çıktığımız bu yolda farkındalık yaratmak ve alternatif tedavi yöntemlerinden bahsetmek için bu yazıda hipoterapiden bahsedeceğiz.

Yüzyıllardır süregelen inanışlarda ve aynı zamanda mitolojide atlara her zaman yardımcı ve şifacı rolü atfedilmiştir.Buna örnek olarak Türk mitolojisinde Tulpar ve Yunan mitolojisindeki karşılığı olan Pegasus verilebilir. Tulpar Türk mitolojisinde kutsal varlıkların bulunduğu yer olarak tasvir edilen üst dünyaya ait bir varlıktır.Tulpar savaşçıların yandaşı olması yanı sıra ihtiyacı olan insanlara yardımda bulunmasıyla da bilinir. Günümüzde ise bu tür destanların devam etmesini sağlayan ve at biniciliğinin terapi niteliğinde kullanılabilir olduğunu bütün dünyaya gösteren ve yayan Jubilee ve Lis Hartel’den de bahsetmemiz lazım.

Lis Hartel küçüklüğünden itibaren atlarla haşır neşir bir ortamda büyümüştür.Annesiyle başlayan binicilik eğitimi ilerleyen dönemde profesyonellerle devam etmiştir. Bu dönemde pek çok yarışmaya katılan Lis’in binicilik hayatı Polio’ya yakalanması sebebiyle sekteye uğramıştır. Fakat Lis yarışlara geri dönmeyi ve olimpiyatlara katılmayı kafasına koymuştur.Bu dönemde rehabilitasyonunu ve tedavisini atı, Jubilee üstlenmiştir. Hastalığa yakalanmasının 3 yıl sonra atta neredeyse hiç kas kontrolü olmadan durmayı öğrenmiştir. 1952 yılında kadınların olimpiyatlara katılma yasağının kalkmasıyla beraber Danimarka'daki yarışlara katılmıştır. Yarış sonunda bütün engellere rağmen bu dalda gümüş madalya kazanan ilk kadın binici olmuştur. Lis’in önderliğinde terapötik binicilik dünya çapında kabul edilen bir rehabilitasyon biçimi olmuştur.Hipoterapi de bu alanda kullanılan tedavilerden biridir.

27

Hipoterapi Hipoterapi kelime anlamıyla “at terapisidir”.Hipoterapi uygulanırken bir takım olarak çalışılır: at, terapist ve atın her iki yanında tedavi uygulanan bireyin doğru pozisyonlanmasında ve güvenliğini sağlamak amacıyla 2 yardımcı bulunmaktadır. Uygulamada atın dinamik yürüyüşü insanın yürüyüşüne çok benzemektedir. Bu yolla kendi başına yürüyemeyen bireylerde yürüyüşte kullanılan aynı kas gruplarının çalıştırılması sağlanır. Atın hareketleri bireyde 3 farklı tepkiye yol açar: Yan pelvik eğimi, ön/arka pelvic eğimi ve pelvik rotasyonu. Bu üç tepkinin birleşmesi aslında bireyin kendisi yürürken ortaya çıkardığı hareketlerin aynısını meydana getirmektedir. Bir seans boyunca tekrar eden bu hareketler binicinin dengesi ve postürüyle etkileşime geçerek kas tonusunu, dengesini ve koordinasyonunu arttırır. Bunu yaparken sadece atın üstündeki hareketlerden yararlanılmaz. Bunun yanı sıra terapist binicinin farklı aktivitelerde bulunmasını sağlar.(farklı oyunlar oynatarak).Fiziksel yararlarının yanı sıra atla etkileşime geçmek bireylerin psikolojisini de olumlu etkilemektedir. Özgüvende artış, konsantrasyon süresinde artış ve iletişim becerilerindeki artış görülen pozitif gelişmelerden bazılarıdır. Hipoterapi bir tedavi yöntemi olmaktan ziyade destekleyici bir uygulamadır.

Çoğu terapist hipoterapide hastanın ihtiyacına göre karma bir yaklaşım izler: Rood: Duyusal Motor yaklaşımı.Bu yaklaşımdaki genel hedef hareketi sağlamak ve postürdeki tepkileri otomatik bir seviyeye getirmektir. Bobathlar: Nörogelişimsel yaklaşımı benimsediler.Asıl amaçları kas tonusunu normal bir seviyeye getirmek, anormal ve primitif refleksleri engellemek ve otomatik tepkileri kolaylaştırmak. Ayres:Duyusal entegrasyon teorisini geliştirdi.Amacı okul öncesi ve okul çağındaki öğrenme engeli olan çocukların gelişimini desteklemekti.Tedavi teknikleri çocuğun kapasitesini genişletmek ve duyusal bilgilerin organize ve entegre edilmesini sağlamak. Bu farklı yaklaşımlar terapide bazı değişiklikler yaparak sağlanmaktadır: Atın hızı ve temposunda değişim Atın üstündeki pozisyon(farklı basınç merkezleri uygulayarak) Gözleri kapama Yakalama,uzanma gibi hareketler

HİPOTERAPİ UYGULAMA ALANLARI: Otizm , Hareket Bozukluğu ve Spastisite (Cerebral palsy), Artrit , Özbağışıklık hastalığı (Multiple Sclerosis), Kafa Travması ,İnme (Stroke), Omurilik Felci , Davranış Bozukluğu ve Psikolojik Bozukluklar

28

ÇEVREYE ÇÖPÜMÜZÜ ATMAYARAK BİR CAN KURTARABİLİRİZ.

OKYANUSLARDAKİ PLASTİK, HIZLA ARTIYOR. HER YIL OKYANUSLARA 14,9 MİLYON TON PLASTİK GİRİYOR. BUNUN BIR KISMI, GİRDAP DİYE BİLİNEN BÜYÜK AKINTI SİSTEMLERİNE GİRİYOR. GİRDAPLARA SIKIŞAN PLASTİK, KÜÇÜK PARÇALARA BÖLÜNÜP MİKROPLASTİKLERE DÖNÜŞÜYOR. KOKUSU VE GÖRÜNÜŞÜ İLE DE DENIZ CANLILARI TARAFINDAN SİNDİRİLEBİLECEK HALE GELİYOR.

PLASTİK ATIKLARIN OKYANUSLARA GİRMESİNİ NASIL ÖNLERİZ? NİHAİ ÇÖZÜM PLASTİK KİRLİLİĞİNİ ENGELLEMEK, SONRADAN TEMİZLEMEK DEĞİL, BU DA SADECE PLASTİK KULLANMA VE ATMA ALIŞKANLIKLARIMIZIN DEĞİŞMESİYLE MÜMKÜN. BU YÜZDEN HERKESİN ÇEVRESİNDEKİ İNSANLARI BU KONUDA BİLİNÇLENDİRMESİ GEREKİYOR.

29

FİLM KÖŞESİ İnsan Hakları Üzerine Filmler

Benim Adım Malala Pakistan'da Taliban'ın düşmanı haline gelen ve kız çocuklarının eğitim alması için çalışan gencecik bir kızın gerçek hikayesini anlatıyor. Malala, Taliban'ın organize ettiği vahşi suikastten zor bela kurtulduktan sonra daha da çok çalışan, korkusuz bir çocuk. Dünyanın en ünlü aktivistlerinden de biri aynı zamanda.

Persopolis Film, İran İslam Devrimiyle değişen hayatları, yaşıtlarına göre erken serpilmiş ve açık sözlü bir kız olan dokuz yaşındaki Marjane’nin gözünden anlatmaktadır. Filmde Şah'ın devrilmesine destek verilmesinin ardından, radikal İslamcı kesimin politik gücü elde etmesiyle beraber kişisel hakların daraltılması, kadınlara kara çarşaf giyme zorunluluğu, muhaliflerin susturulması ve birçok kadının hapsedilmesi gibi olaylar işlenmektedir.

30

Pride Sene 1984. İngiltere, Margaret Thatcher’ın muhafazakar politikalarının etkisi altındadır. Bu politik atmosfer içinde ezilen başlıca gruplar: eşcinseller; ve maden işçileridir.İlk bakışta hiçbir ortak noktası yokmuş gibi gözüken bu iki grup birbirine yardımcı olabilecek midir? Onur lezbiyen ve gey aktivistlerin güçlerini maden işçileri ile birleştirerek, politik engelleri, ve ön yargıları aşmalarının gerçek ve renkli hikayesini anlatmaktadır.

Mutluluk Şehri Uzun yıllar boyunca ülkelerindeki iç savaş nedeniyle şiddet ve yoklukla mücadele etmiş Demokratik Kongo Cumhuriyeti'nde yaşayan kadınlar için bir destek ve rehabilitasyon merkezi açılmıştır. 2016'da Nobel Barış Ödülü'ne aday olmuştur.FİLM BU KONUYU ELE ALMAKTADIR.

Beasts Of No Nation Kurgusal bir Batı Afrika ülkesinde bir grup askere katılmak zorunda kalan Agu adlı genç bir çocuğun yolculuğunu konu alıyor. Agu, komutanından ve etrafındaki birçok adamdan korkarken, acemi çocukluğu, ülkesinde devam eden savaşla acımasızca paramparça olmuştur ve ilk başta çelişkili tiksinti ve hayranlık arasında kalır. açık, içgüdüsel ayrıntılar ve Agu'nun bir çocuk asker olarak karmaşık, zor bir resmini çiziyor.

Duhktar Pakistan dağlarında bir anne ve 10 yaşındaki kızı köşe bucak saklanarak kaçmaktadırlar. Çünkü yaşadıkları aşiretin lideri kızla zorla evlenmek istemiştir. Şimdi peşlerindeki adamlarla büyük bir ölüm kalım savaşına girerler… Dramatik filmin yönetmenliğini ve senaristliğini Afia Nathaniel üstleniyor.

31

Bulmaca

1-Her yıl düzenlenen Onur yürüyüşü hangi ayaklanma anısına gerçekleştirilmektedir? 2-Çift cinsiyetli olma durumuna ne ad verilir? 3-Aromantiklikte olup aseksüellikte olmayan çekim nedir? 4-Yeni Onur bayrağında oka benzeyen şeritler neyi temsil eder? 5-Onur yürüyüşü hangi ay sonunda gerçekleşir? 6-Plastikler görünüşü ve …. ile deniz canlıları için sindirilebilecek hale gelir?

CEVAPLAR 1-Stonewall 2-İnterseksüellik 3-cinsel 4-ilerlemeyi 5-haziran 6-kokuları

32

Takımımızdan Fotoğraflar

33

Son Söz

SCORP takımı olarak dönem içerisinde saha etkinliklerimiz ve çıktılarımızla başta kendi farkındalığımızı sonrasında da ulaşabildiğimiz çevrelerin savunuculuk bilincini arttırmak istedik. Çalışma kolumuzun konu kapsamı gereğince her kesime seslenebilmemiz bizim için avantaj olmakla bizi de motive eden ve geliştiren noktalarından. Takım olarak birlikte çalışmaktan ve vakit geçirmekten her daim keyif aldık. Sizlerle paylaştığımız ve gerçekleştirdiğimiz etkinliklerimizin güzel sonuçlar verdiğini düşünüyoruz. Dönem içerisindeki emeklerimizin meyvesi olan BARIŞKENT dergimizde dönem başından beri hayalini kurduğumuz ve sizinle paylaşmak için heyecan duyduğumuz bir içerik ortaya çıkarmak istedik. Birbirinden renkli, bilgilendirici ve aynı zamanda eğlendirici olduğunu düşündüğümüz dergimizde kendinizden bir parça bulabilmeniz dileğiyle. Sevgi, sağlık ve barışla kalın. 34

Kaynakça Aşağıda bulunan QR Kodu okutarak kaynakçamıza ulaşabilirsiniz.

Bize ulaşmak için: [email protected] 35

Get in touch

Social

© Copyright 2013 - 2024 MYDOKUMENT.COM - All rights reserved.